9 (Deal Or No Deal)

9.6K 457 84
                                    

Akşam yemeğinin beklediğimden kat kat daha iyi gitmesi beni şaşırtmıştı. Yaser Malik arada bana sert bakışlar gönderse de sanırım yaptığım rolü başarılı buluyordu. Annesi hiç şüphelenmemişti, kız kardeşleri de öyle. Zayn'in birbirinden güzel üç tane kız kardeşi vardı ve bu kendimi çirkin hissetmeme sebep olmuşlardı. Tanrım, ailecek güzellerdi.

Malik Malikanesinden -kulağa değişik geldiğinin farkındayım- çıktığımızda saat dokuz buçuktu. Bugün kendime verdiğim ev alışverişi sözümü tutmak için hala vaktim vardı. Önümüzdeki dört gün okulum olduğundan yapmam mümkün olmayacaktı çünkü fena halde yoruluyordum.

"Zayn, beni markete bırakır mısın? Ev için bir şeyler alacağım."

"On sekiz değil de otuz sekiz yaşında gibi konuşuyorsun," bunu gülerek söylediğinde ben de güldüm. Ciddi bir ifade ile söylese gülmezdim. Kesinlikle.

"Benim evimde her işimi gören hizmetçiler yok, üzgünüm Malik," derken onun gülüşü biraz daha büyümüştü. Eğleniyor gibi bir hali vardı.

"Peki, gidelim."

Çok da uzun sayılmayacak bir yolculuktan sonra evimin birkaç sokak arkasındaki büyük marketin önünde arabayı durdurdu.

"Teşekkür ederim, iyi geceler." Dünkü gibi olur diye başka hiçbir şey söylememiştim. Zaten beni bırakmasını beklemiyordum. Basıp giderdi herhalde. Zayn Malik benimle ev alışverişi mi yapacak, sebze-meyve mi alacaktı? İşte buna gülerim.

Arabadan inip kapıyı kapattıktan sonra arkamdan bir kapı daha kapandı. Daha sonra arabanın kilit sesini duyup ona döndüm. Kaşlarımı kaldırarak bakarken "Ne var?" diye sordu. Yüzüme eğlenir bir ifade yerleştirirken "Sen," dedim. "Benimle ev alışverişi mi yapacaksın?"

Yanıma gelip elini belime doğru sardı. Bu çocuğun hareketlerine anlam veremediğimi eğer şu ana kadar söylemediysem bundan sonra bu konuyu uzun uzun tartışmak istiyorum. Bazen gerçekten neye uğradığımı şaşırıyordum. Ruh halinin değişmesi sadece dakikalar alıyordu.

"Öyle de denebilir."

Biraz önce söz verdiğim gibi güldüm. Başımı sallamıştım.

"Peki ama sıkıldığını söyleyip kaçacağına eminim."

"Daha beni tanımıyorsun Sep."

Bunu biliyor olman ne kadar güzel Zayn, keşke biraz da durumun tersine dönmesi için uğraşsan. Örneğin üç tane kız kardeşin olduğunu yemekte öğrenmemiş olsaydım daha güzel olurdu.

Bu düşüncelerimin hiçbirini tabii ki ona söylemedim, aklımı kaçırmış olabilirdim fakat o kadar da değildi. Markete girdiğimizde bir alışveriş listesi yapsaydım her şeyin daha kolay olabileceği aklıma geldi. Bana zaman bırakmamıştı ki, daha kahvaltımı ederken yarım saat içinde hazır olmamı söyleyen bir mesaj atmıştı.

"Bir liste yapmadığım için zorlanacağız sanırım, beklediğinden daha fazla zaman harcayabiliriz."

"Sorun değil, gece daha yeni başlıyor." dediğinde kıkırdadım. Kafamı gülerek iki yana sallarken "Sebze falan alacağımızın farkına henüz varamamış gibisin."

"İşin esprisi zaten burada güzelim,"

Bana artık böyle şeyler söylemesini umursamıyordum çünkü Zayn'in konuşma tarzı böyleydi. Bana özel olmadığına adım gibi emindim. Düşünceleri kafamdan uzaklaştırırken sebzelere ilerledim. Gerekli olan her şeyi sırasıyla alıyordum -ki marketteki her şey gerekliydi- Zayn ise yanımda durmuş beni izliyordu.

"Bana öyle bakacağına oradan kiraz alır mısın? Şuan hiç yardımcı olmuyorsun."

"Tanrım," kendi kendine mırıldanarak ileriye kiraz almak için gitti. Kıkırdadım. Sanki gerçekten sevgilimmiş gibi birlikte ev alışverişi yapıyorduk. Birlikte yaşıyormuşuz gibi hissettiriyordu. Kes şunu September, fazla acınılasısın. İç sesim beni aşağılarken ona yüzümü ekşittim. Haklı olması sinirimi bozuyordu.

Weakness |Z.M.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin