33 ('September I Love You')

6.6K 294 220
                                    

multi sdgjkdfasşlfkasdlş <3<3<3<<33<

*

Annem bir ya da iki günlüğüne oradaki eşyalarını tamamen toplamak için Birmingham'a dönmüştü, Jeremy ile kesin olarak ayrılmamışlardı ama annem ayrılma taraftarıydı, Jeremy ise onu bırakmak istemiyor gibi gözüküyordu, sanırım onun annemi sevdiğine inanıyordum.

Zayn ile aramız hala aynıydı, hiçbir şey değişmemişti. Ara sıra konuşuyorduk, ilk günkü gibi değildik gerçi ama yine de bu beni huzursuz ediyordu.

"Bizi bırakıp neden gittiler ki?"

Bethany, Jacqueline ve Heaven ile oturmuştuk. Zayn beni onların yanına getirmişti. Louis, Niall, Liam ve Harry ile birlikte birkaç işi olduğunu, kızların yanında kalmamı söylemişti. Sanırım onlarla aramın iyi olmasını istiyordu. Güzel, kızlarla olmayı seviyordum fakat Jacqueline biraz soğuk duruyordu, onunla, diğerleriyle olduğu kadar çok kaynaşamamıştım.

Telefonuma bakınmak için onu cebimden çıkardığımda tarih dikkatimi çekti. Günlerden çarşambaydı ve ben bugün için Brandon'ın maçına gideceğime söz vermiştim. Siktir! Ne yapacaktım?

"Kızlar," dediğimde üçünün gözleri de bana doğru döndü. Parmaklarımı saçlarımın arasından geçirip "Benim bir arkadaşıma sözüm vardı," diye devam ettim. "Ve gitmezsem ayıp olacak."

"Git tabii ki, bizim için sorun olmaz." Bethany gülümseyerek bana baktığında ben de ona gülümsedim. Aslında, kızları da çağırabilirdim. Çok kalmazdık zaten, maçı izler sonra geri dönerdik. Birbirine bastırdığım dudaklarımı ayırdım.

"Siz de gelmek ister misiniz? Okuldan bir arkadaşım ve beni basketbol maçına çağırdı, birlikte gidelim."

"Olur mu ki? Ayıp olmasın?"

"Harry'ye söylerim ama emin misin?"

İkisi bir yandan konuşmaya başladığında güldüm.

"Sorun olmaz, hadi kızlar evde oturmaktan daha eğlenceli olmaz mı? Jacqueline, sen ne dersin?"

Omuz silkerken "Çoğunluğa uyarım," demişti. Başımı onaylayarak sallayıp yeniden Heaven ve Bethany'ye döndüm. Yavru kedi bakışı atıyordum, dudaklarımı sarkıttım.

"Bu masum bakışlar sadece erkek arkadaşını etkiler Sep, beni değil." Heaven'ın söylediğine istemeden kıkırdadım. O ise bu sırada konuşmaya devam etmişti; "Tamam, belki biraz beni de. Hadi gidelim."

Ellerimi çırpıp hemen ayağa kalktım. Saat yedi kırktı ve maç sekiz buçukta başlayacaktı. Geç kalalım istemiyordum.

Hepimiz zaten dışarı çıkabilecek bir haldeydik. Benim üzerimde lacivert dar paça pantolonumla krem rengi bir kazak vardı. Deri ceketimi geçirdiğim an hazırdım. Kızlar da aynı şekilde hazır olduklarında yola çıktık. Arabayı Bethany kullanıyordu ve gitmemiz yirmi dakikamızı almıştı.

Sahaya geldiğimizde gözlerim Brandon'ı aramaya başlamıştı, şükürler olsun ki ortalıkta saatlerce dikilmemiştik, Brandon beni görüp hemen yanımıza gelmişti.

"September ve uhm, kızlar. Hoşgeldiniz." Kızlar onunla tanışırken ben de etraftaki insanlara bakıyordum, baya bir kalabalık vardı.

-

Üçüncü periyot bitmişti, kızlar kendi aralarında konuşurken ben telefonumu çıkarmış Candy Crush oynuyordum, bu oyundan nefret ediyordum fakat sıkılmıştım ve internet paketim yoktu, yapabileceğim en iyi şey buydu.

Yanıma birinin oturmasıyla refleks olarak gözlerimi telefonumdan kaldırıp oraya doğru baktım.

"Demek bana haber vermeden bir yerlere gitmeye başladın güzelim."

Weakness |Z.M.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin