55 (Forever's Gonna Start Tonight)

3.6K 223 182
                                    

"Zayn, gel hadi. Yemek hazırladım."

O salonda otururken ona doğru ilerledim, kollarımı boynuna sardıktan sonra yanağına bir öpücük bıraktım. Başını hafifçe geri yasladığında göz göze gelmiştik. Sıcacık bir gülümseme gönderdim ona. Alnına düşen saçlarını geriye ittirdim.

"Geliyorum." Dediğinde yeniden bir öpücük bırakıp geri çekildim. Herhangi bir karşılık vermemişti. Son günlerde böyleydi. Şirketi kaybedeli on beş güne yakın oluyordu ve o günden beri durgundu. Konuşmuyor, gülmüyor, benimle çok az iletişim kuruyordu. Hatta öyle ki onunla konuşmaya çalışmazsam ağzını açmıyor, ona yaklaşmazsam bana dokunmuyordu bile.

Zayn'in kötü hallerini daha önce de görmüştüm. Babasını kaybettiğinde de çok zor dönemler geçirmişti fakat hiçbirinde bu şekilde davranmamıştı. Hep içinde bir umut olduğuna inanıyordum fakat şimdi ben bile ne olacağını kestiremiyordum. Onu kaybetmekten, kendine bir şey yapmasından korkuyordum. Bu fikir aklıma geldikçe tüylerim ürperiyordu.

Arkamdan mutfağa ilerleyip masaya oturdu. Son zamanlarda hep çok sevdiği yemekleri yapmaya çalışıyordum. Sırf midesine bir şeyler girsin diye çok farklı şeyler denemiştim ama o hep tabağından birkaç çatal alıp bırakıyordu. Zayıflamıştı, yanakları çökmüştü.

Tabağına et soteyi ve kare şekilde kesip kızarttığım patatesi koydum. Kendime de alıp karşısına oturmuştum. Sessiz bir şekilde yemeğini yiyordu, tabii yaptığına yemek yemek denebilirse.

"Zayn, bir şey sorabilir miyim?"

"Tabii ki," dedi başını tabağından kaldırıp bana baktıktan sonra. Ona tatile gitmeyi teklif edecektim. Belki iyi gelirdi, kendini iyi hissederdi. Hem orada taşınma konusunu da açardım. Bir kere ona buradan gitmeyi teklif etmiştim ama üzerinde çok konuşma şansımız olmamıştı, hatırladığını bile sanmıyordum.

"Eğer sen de istersen bir tatile çıkalım. Birkaç günlüğüne kafa dağıtmak sana da iyi gelir."

"Kafa dağıtmaya ihtiyacım yok, iyiyim ben."

Yeniden tabağına çevirdi bakışlarını. Önünde duran bardağı dudaklarına götürüp birkaç yudum su içerken ben ne cevap vereceğimi düşünüyordum. Tartışma yaratmadan ona ihtiyacı olduğunu söylemem lazımdı. Son zamanlarda onunla konuşurken bile geriliyordum. Daha önce hiç söyleyeceğim kelimeleri bu kadar özenle seçtiğim olmamıştı.

"Bence bir tatil yapmak ikimiz için de iyi olur."

"Ailem bu haldeyken gidip eğlenemem. Hem hangi parayla gideceğiz September?"

"Zayn," gözlerinin içine baktım. "Ailen bir arada, annen ve kardeşlerin akrabalarıyla. Kendini düşün biraz, lütfen."

"Kendimi düşünemem. Daha önemli şeyler var."

"Senden daha önemli ne olabilir?"

Durup gözlerimin içine bakmaya başladı. Son günlerde bakışları bile değişmişti, gözleri parlamıyordu. Donuktu.

"September, bu konu burada kapansın. Tatile gitmeyeceğiz."

Daha fazla bir şey söylemedim. Gözlerimin içine bakmaya devam ederken başımı onaylayarak sallamakla yetinmiştim. Zaten o da bana bakmayı kesip yemeğine dönmüştü. Neyse ki bugün diğer günlere göre biraz daha iyi yiyordu.

Yemekte daha fazla konuşmadık. Tabağının bir kısmını yedikten sonra yine bırakmıştı ama olsun, en azından midesine bir şeyler giriyordu. O yukarı çıkarken ben de masayı toplayıp bulaşıkları yerleştirmiştim.

Weakness |Z.M.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin