43 (Angel Wings)

5.3K 245 159
                                    

"Canım, günaydın."

Gözlerimi yavaşça aralayıp karşımda annemi gördüğümde uyku sersemliğinden birkaç saniye tepki veremedim. Hafifçe doğruldum, gözlerimi ovuştururken "Anne?" demiştim. Onun hala Birmingham'da olması gerekmiyor muydu? "Döneceğini neden söylemedin? Daha kalacaktın."

"Kızımı özledim."

Kollarını bana doğru uzattığında uzanıp ona hafifçe sarıldım. Annemle iyi anlaşıyorduk, birbirimizi seviyorduk ama hiçbir zaman o aradığım anne-kız ilişkisini yakalayabileceğimizi sanmıyordum.

Hastalığım geçiyordu, doktorun verdiği ilaçları dört gündür hiç aksatmadan kullanıyordum. Zayn ilk gün benimle kalmıştı fakat sonraki günler buna izin vermemiştim, kötü değildim, iyi hissediyordum ve nasıl olduğu hakkında hala bir fikrim yoktu ama onu yanımda kalmaması konusunda ikna etmeyi başarmıştım. Tabii her gün yanıma gelip nasıl olduğuma bakıyordu, orası ayrı.

"Ben de seni özledim, ev sensiz çok boş."

Söylediğim an yüzünde oluşan o masum gülümsemeyi görmemem için kör olmam gerekiyordu, bana yansıtmasa da her zaman ona karşı uzak olduğumu düşünüyordu, bu doğruydu, çok yakın değildik. Ama her zaman ondan soğuyacağım, onu sevmeyeceğim konusunda endişeleri vardı.

"Madem sen yeni geldin, duş al, kendine gelirsin. Ben de kahvaltı hazırlayayım." Dört gündür yatmaktan ciddi anlamda sıkılmıştım. Dün odamı toparlasam da kalkıp bir şeyler yapmak istiyordum, sürekli yatmak bana göre değildi.

Başını beni onaylayarak sallayıp odadan çıktı. Arkasından ben de çıkıp o odasına ilerlerken banyoya ilerleyip işlerimi hallettim. Telefonumu elime almış bildirimlerime bakarken mutfağa ilerliyordum. Pek kayda değer bir şey yoktu. Üniversitedeki arkadaşlarımla olan grup mesajları, birkaç gereksiz bildirim.

Hey, dur bir dakika! Bugün Brandon'ın doğum günüydü. Kahvaltıdan sonra arayıp kutlamam gerektiğini beynime not ettim. İlk olarak masayı kurdum ve kahvaltılıkları çıkardım. Annem için tost ekmeğinin üzerine birkaç malzemeyle kahvaltılık pizza yapıp üzerine cheddar peyniri de koyduktan sonra onları fırına verdim. Bu tarifi Autumn'dan almıştım, gerçekten çok lezzetli oluyordu.

Salatalıkları keserken telefonumun çalmasıyla işimi bırakıp kim olduğuna baktım, tahmin etmesi zor değildi. Zayn artık beni her gün en az üç kere arıyordu.

"Bebeğim, günaydın. Uyanmış mıydın yoksa uyandırdım mı?"

"Uyandım, anneme kahvaltı hazırlıyorum."

"Annen geldi mi? Bahsetmemiştin."

"Bana da sürpriz oldu." Telefonu kulağımla omzum arasına alıp salatalıkları doğrama işine devam ettim. Arada eğilip fırındaki pizzaların pişip pişmediğine bakıyordum. Sadece üzerindeki peynirin erimesi gerekiyordu zaten.

"Ben de geleyim mi? Pastaneden bir şeyler alırım."

"Tabii, gel. O pizzalardan yapıyorum. Sana da yapmıştım, beğenmiştin."

"Ah, şanslı günümdeyim desene. On beş dakikaya yanındayım bebek, öptüm."

Cevap vermeden telefonu alıp kenara koydum çünkü benim cevabımı beklemeden kapattığını biliyordum. Kendi kendime gülüp işime devam ederken annemin geldiğini fark ettim. Banyosu çok kısa sürüyordu. On dakikada gelmişti ve ben on dakika içerisinde daha saçlarımı şampuanlamaya yeni geçmiş oluyordum!

"Benim kızım ne kadar da becerikli öyle. Oturayım mı?"

"Otur tabii, her şey hazır sayılır."

Weakness |Z.M.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin