10 (Lost And Found)

9.5K 489 36
                                    

Üç gündür sokaktaydım. Koskoca üç gün sadece yürümüştüm. Aslında ilk başta koşuyordum ama daha sonra böyle giderse enerjimin çabuk biteceğini fark edip yürümeye karar vermiştim, enerjim önemliydi. Ah, böyle bir durumda bile güldürmeyen esprilerinizi yapabiliyorsunuz Bayan Petrova(!)

Şuan hissettiklerimi birkaç kelimeyle özetlemem gerekirse; karnım açtı. Sanırım şuanlık en önemlisi buydu çünkü bu üç gün içinde su bile içmemiştim. Nereye gittiğimi bilmeden yürümüştüm ve bu sürede çok az insan görmüştüm çünkü iç taraflarda yürüyordum, şehir kısmında değil. Olayın şokunu atlatmaya başladığımda etrafıma ilk kez bakmış, nerede olduğumu düşünmüş, kendi kendime gidebileceğim bir yerin olup olmadığını sorgulamış ama kimsemin olmadığını fark edip yürümeye devam etmiştim. Ailem yoktu, evine gidip durumu anlatabilecek kadar yakın bir arkadaşım yoktu -aslına bakarsanız benim arkadaşım bile yoktu!-

Bunun dışında ise kendimi kullanılmış hissediyordum. Aldatılmış, önemsenmemiş, hor görülmüş, kenara atılmış, değersiz... Şuan burada ölsem kimsenin umurunda olmayacaktım. Zayn'in de. O lanet orospu çocuğunun umurunda değildim. Kendine çoktan yeni birini bulmuştur diye tahmin ediyordum. Ondan nefret ediyordum.

Buna rağmen hala aklımda onun olmasından nefret ediyordum. Nerede olduğumdan tam emin değildim ama etrafımda ağaçlardan başka hiçbir şey yoktu. Bir ağaca sırtımı yaslamış öylece bekliyordum. Neyi beklediğimden emin değildim, böyle giderse bekleyebileceğim tek şey ölümüm olacaktı. Yürürken ara ara düşüp bir yerlerimi çizdirmiştim. Özellikle bacaklarım yere çok sürtündüğü için berbat haldeydi. Yaz mevsimi olsa bile burası soğuktu, üşüyordum. Gözlerim uykusuzluktan ve ağlamaktan kızarıp şişmişti, kendimi görmesem de bundan emindim. Şuan bile uykusuzluktan gözlerim kapanıyordu. Karşı koymadım, zaten yarı kapalı olan gözlerimi tamamen uykuya teslim ettim.

*

Birinin sesini duyuyordum. Hatta birkaç kişinin... Gözlerimi aralamaya çalıştım, çok az açabilmiştim.

"Seni sonunda buldum!" Birisi bedenimi onunkine doğru çekip bana sarılınca acı içinde, ağlamaklı bir şekilde inledim. Şu saniyeye kadar kim olduğunu anlamamıştım ama kokusu burnuma geldiğinde Zayn olduğunu fark etmem zor olmamıştı. Bu halde bile kokusunu ayırt edebiliyordum.

Elimi göğsüne koyup onu ittirmek için kendime komut verdim fakat tek yaptığım işaret parmağımı kımıldatabilmekti, fazlasını yapamıyordum. Titreyen, kurumuş dudaklarımı araladım, "S-sen," dedim.

"Evet, benim güzelim. Zayn. Ben geldim."

Ondan nefret ettiğimi yüzüne haykırmak istiyordum, bu imkansızdı. Karşı koyamayacak kadar güçsüzdüm. Zor durumdaydım. Bu gerçek en az Zayn Malik kadar nefretlik olsa da yaşayabilmem için ona ihtiyacım vardı. Yoksa ölecektim.

Beni kucağına alıp yürümeye başladığında her adımında kemiklerim kırılıyor gibi oluyordu, vücudumun hareket eden her yeri acıyordu. Saçlarımda bir öpücük hissettim. Beni öpüyordu, kim bilir ikimizden başka kim vardı da hala oyunu bozmuyordu. Kalkıp 'Bu piç benim sevgilim falan değil' demek, oyununu yerle bir etmek istiyordum. Düşüncelerimin hepsini gerçekleştirmek istiyordum ama hepsi imkansızdı.

"Beni çok korkuttun, sana bir şey oldu diye öyle korktum ki September."

Kapı açıldı ve beni arabaya bindirdi, başımı göğsüne yasladı. Beni bir bebekmişim gibi kucağında yatırıyordu. Saçlarıma ve alnıma sürüyle öpücük bırakmıştı. Arabanın hareket etmesi bana sanki bir beşikteymişim gibi hissettiriyordu. Birkaç dakika önce terk ettiğim uykuya yeniden kendimi bırakmıştım.

Sırtım yumuşak bir yerdeydi, kafam da öyle. Sıcaktı ve burnuma gelen bir erkek kokusu vardı. Birkaç dakika gözlerimi açmayıp öylece durdum. Birisi saçlarımla oynuyordu, bunu hissettiğimde gözlerimi hafifçe araladım. Daha önce hiç gelmediğim bir yerdeydim. Yanımdaki kişi ise Zayn'di. Sanırım bu onun kendine ait olan eviydi, burası da tahmin edilebileceği üzere onun odasıydı.

Weakness |Z.M.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin