54 (He Lost His Everything)

3.8K 203 69
                                    

Ve Zayn Malik, beni bir kere daha hayal kırıklığına uğratarak gelmedi. Akşama dışarı çıkacağımızı, geç kalmayacağını söylemesine rağmen hala aramamıştı bile. Üstelik saat ona geliyordu. Bu saate kadar onu birkaç kere aramış fakat ulaşamamıştım. Açmıyordu, mesajlarımı görmüyordu. Onun adına endişeleniyordum.

Louis'yi aramak aklımdan geçmişti fakat onun da telefonu kapalıydı. Ne bok yedikleri hakkında hiçbir fikrim yoktu ama tek dileğim Zayn'in Louis ile bir arada olmasıydı. Tek başına olduğunu düşündükçe kafam daha da allak bullak oluyordu. Ya bir yerde içiyorsa? Sarhoş olduysa? Biri ona zarar verirse? Ya başka birisinin yanına giderse?

Düşüncelerimle boğuşmak bana çok zor geliyordu. Eziliyordum, rahatsız hissediyordum ve bu durumu içimden atmanın hiçbir yolu yoktu. Ya Zayn'in yanında başka bir kadın varsa? Tanrım... Meredith?

"Saçmalama!" diye mırıldandım kendime. "Asla böyle bir şey yapmaz. Şu durumda yapmaz."

Televizyonun karşısındaki koltuğa oturmuş öylece karşımdaki ekrana bakıyordum. Bir spor kanalı açıktı sanırım. İzlemiyordum ki, sadece ses olsun ve korkmayayım diye açmıştım. Duymuyordum bile. Koltukta, elimin altında duran telefonu alıp bir daha Zayn'i aramayı denedim. Sonuç; hüsran.

Onun yerini bilen kim olabilirdi? Liam? Niall? Harry? Ailesi? Bilemiyordum ve eğer ortada başka bir durum yoksa özellikle ailesini rahatsız etmek istemiyordum. Onları endişelendirmek şu anki tercihlerim arasında en sonda olandı.

Rehberde kimi arayacağımı düşünerek isimleri gezerken kapının çalmasıyla durdum. Kalbim hızlanmaya başlamıştı. Zayn! Umarım başka biri değildir tanrım, lütfen bir başkası olmasın.

Hızla ayağa kalkıp delikten bakma gereği bile duymadan kapıyı açtım. Karşımda Liam'ı gördüğümde ise omuzlarımı düşürdüm. Neden ben Zayn'i beklediğimde karşıma her seferinde Liam çıkıyordu. Bu zamana kadar en çok yardımıma koşan kişi o olmuştu.

"Liam, kafayı yiyeceğim. Zayn nerede?"

"Bunun için geldim. September, bu sefer bitti."

Kalbim resmen gümbür gümbür atıyordu. Her atışında şah damarımın orada baskıyı hissedebiliyordum. Nefesim daralıyordu, biten şey neydi? Liam yeniden bana geçen seferki gibi bir haber mi getirmişti? Zayn, yeniden benimle ayrılma planı mı yapıyordu? Ama olmazdı, olamazdı. Bunun hiçbir mantıklı açıklaması yoktu ki.

"Ne? Ne bitti?" diye sordum fakat kekelememe engel olamamıştım. Gözlerine bir bakışım vardı, sanki yalvarıyordum. Bir daha bana öyle bir haber vermesini istemiyordum ve bunu ona anlatmaya çalışıyordum.

"Zayn, kötü durumda."

"Liam, ben hiçbir şey yapmadım. Yemin ederim sadece yanında olmaya çalışıyorum. Her şey güzeldi, üç gündür hep bir aradaydık. İyi gözüküyordu. Benden uzaklaşmak mı istiyor?"

"Hayır. September, seninle alakası yok."

Gözlerim dolu doluydu ona bakarken. Bir adım atıp içeri girdi. Kapıyı kapattı. Üzerimde neyse ki düzgün bir şeyler vardı ve toparlanmak zorunda kalmamıştım. Zayn akşam dışarı çıkacağımızı söyleyince eve gidip hem kıyafet almış hem de üzerimi değiştirmiş, bir şortla askılı tişört giymiştim.

"Neyle alakası var o zaman? Liam, anlat lütfen."

"Şirket. Gidiyor."

Kaşlarımı çattım. Ne demek şirket gidiyordu? Zayn daha bana üç, dört gün önce gelip her şeyin çok iyi olduğunu, bir süre işleri Marcus'un ele alacağını, kendini iyi hissedince de kendisinin başa geçeceğini söylemişti. Üstelik çok iyi gözüküyordu, babasının mirasını yaşatmaya kararlıydı. Şimdi ne olmuştu?

Weakness |Z.M.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin