49 (Broken Hearts Need Fondue)

4.2K 228 116
                                    

                  

"Theodore! Tanrım o topu bana ver."

Annem işe başlayalı birkaç gün olmuştu, Zayn'in ise iş başvurusunun üzerinden iki hafta geçmişti. Bu süre içerisinde iki yere daha başvurdu ama bir tanesi ona şans bile vermedi, diğerinin görüşmesine ise geç kaldığı için alınmadı. Bu durumu ona çaktırmıyordum ama iyi gittiği söylenemezdi. Bir an önce bir yere girmezse kendine güveni tamamen yok olacaktı.

İki haftadır tek isteğim ona destek olmaktı, bunu her zaman istiyordum, evet ama bu seferki farklıydı. Bir işe girerse kendini çok daha iyi hissedecekti. Belki babası da gerçekten başarılı olduğunu görüp onu affedebilirdi.

Ben ise şimdilik beynimi düşüncelerden uzaklaştırmak ve üç küçük oğlumla vakit geçirmek için bahçeye çıkmıştım. Saat dört buçuktu, annemin gelmesine üç saat vardı, evde gereğinden fazla sıkıldığımı fark edip kendimi onların yanında buldum.

Theodore ağzında tuttuğu topu gelip elime bıraktı. Ona kıkırdarken "Hey, buna hep salya bulaştırmışsın!" diye bağırdım. Üçüyle de iyi anlaşıyordum, sanırım beni seviyorlardı, ha? Theodore, Simon ile oynarken ben Alvin'i kucağıma almış karnını seviyordum. Çok fazla sevgi doluydular, aynı zamanda çok fazla şımarık. Alvin mutlu olduğunu göstermek ister gibi havlıyordu. Aslına bakarsanız bu havlamak değildi, daha çok uluyor gibi gözüküyordu.

"Sanırım birileri senden kurtulmaya çalışıyor."

Biraz uzağımda duyduğum tanıdık erkek sesiyle kafamı oraya doğru çevirdim. Liam, kucağımdaki Alvin'i işaret ediyordu. Alvin'i diğerlerinin yanına bıraktıktan sonra ayağa kalkıp Liam'a doğru bir adım attım. Karşısında durduğumda beni yavaşça kucakladı, kollarımı boynuna doğru sarıp ona karşılık verdim.

"Kurtulmaya çalışmak? Bunu sevdiğini düşünüyordum." Dedim kendimi geri çekerken. Gülmeye başlarken "Tabii ki seviyor, çünkü seni seviyor." Diye açıklama yapmıştı. Gülümsedim.

"Senin burada ne işin var?"

"Kovuluyor muyum?"

"Hayır Lee," başımı iki yana salladım. Konuşurken bir yandan da bahçedeki küçük armut koltuklara doğru ilerliyorduk. Zayn ile araları bozuk olabilirdi ama Liam benim de arkadaşımdı, Zayn'in hayatımdan çıktığı zamanlarda da bana çok yardımcı olmuştu, bu yüzden onların arasındaki sorun benim ona bakış açımı etkilemezdi.

"Seninle konuşmak istedim."

"Konuşalım, uzun zamandır yapmıyorduk."

"Açıkçası Zayn ile aram açılınca seninle de öyle olur diye düşündüm. Yani, sonuçta onunla olan ilişkin benimkinden çok farklı."

Onu anlıyordum, ben de olsam aynı şekilde düşünürdüm. Başımı iki yana sallarken "Hayır, Liam senin Zayn ile aranda olan şey bizi etkilemez. Ki ben senin haksız olduğunu düşünmüyorum." Dedim, omuz silkmiştim. Zayn'in bu kadar uzatması ya da çarpıtması gereken bir konu yoktu.

"Yaptıklarımı aranızı açmak için yaptığımı düşünüyor ama öyle bir amacım yok. Ben sana çok değer veriyorum September ve üzülmeni istemediğim için gelip söylemiştim."

Gülümsedim. Değer verdiğiniz kişilerin size değer verdiğini dile getirmesi mutlu olmanızı sağlıyordu. Bir şeyler karşılıklıydı ve karşınızdaki kişi de bunu dile getirmekten çekinmiyordu.

"Sanırım Jacqueline ve Zayn bizim aramızdaki ilişkiyi hiçbir zaman anlamayacaklar. Fakat sorun değil."

"Jacqueline mi? Sana bununla ilgili bir şey mi söyledi?"

Weakness |Z.M.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin