8 (Meeting With The Family)

10K 484 29
                                    

Gece geç uyuduğum için yataktan kalkmam biraz zaman almıştı. Uyuduğumda hava aydınlanmak üzereydi ve ben o gittikten sonra sadece televizyona boş boş bakınmıştım. Dengesizliklerine anlam vermeye çalışıyordum ama yapamıyordum.

Zayn Malik, tanıdığım hiçbir kızın karşı koymak istemeyeceği bir adamdı. Baştan aşağı çekiciydi. Ona karşı hissettiğim fiziksel çekimin kendimden saklayabileceğim türden olmasını dilerdim ama değildi.

Kendimi bir anlık güçle yataktan attığım sırada tam karşımda duran aynadaki yansımam dikkatimi çekmişti. Elim refleks olarak boynumdaki morluğa doğru gitti. Aynaya biraz daha yaklaştım, önüme gelen saçları arkaya aldım. Parmaklarımı morluğun üzerinde gezdiriyordum. Dün Zayn'in dudaklarının gezindiği yerlerde... Garipti, garip hissettiriyordu. Beni gördüğünde muhtemelen boynumdaki morluğa bakacak ve ondan bir iz taşımamın keyfiyle sırıtacaktı.

Sadece bu da değildi. Yorgun gözüküyordum. Fazla uyuduğum için gözlerimin altı ve dudaklarım şişmişti, saçlarım birbirine karışmıştı ve bu havada hala yorganla uyuduğum için terlemiştim. Yaptığım uzun banyo sonrasında biraz kendime gelmiştim. Bir şeyler yemek için mutfağa inip buzdolabını açtığımda karşılaştığım manzara tamamen hayal kırıklığıydı. Karşımda duran bomboş dolaba yanaklarımı şişirip bugünlük kahvaltımı mısır gevreği ve sütle yapabileceğimi düşündüm. Sonra da çıkar ev için bir şeyler alırdım.

Televizyonun karşısına geçmiş kocaman kasedeki mısır gevreğini mideme indirirken telefonum mesaj sesiyle titredi. Hiçbir zaman telefona kimden mesaj geldiğini merak etmeyerek kenara atan insanlardan olamamışımdır. Hemen alıp mesaja baktım. Zayn'dendi.

"Yarım saat sonra seni almaya geliyorum, bekletme."

Cevap yazmadan telefonu kenara attım. Zaten bitmek üzere olan mısır gevreğini mutfağa kaldırdım ve giyinmek için odama çıktım. Dolaptan lacivert tulumumla uzun beyaz hırkamı çıkardım. Hava şuan iyidi ama belki akşama serin olurdu. Giyindikten sonra biraz makyajın hiç de fena olmayacağını fark etmiştim. İnce, kısa kuyruklu bir eyeliner, biraz rimel, şeftali rengi dudak parlatıcısıyla beş dakika içerisinde halletmiştim.

"Siktir," aynada kendime son kez bakarken boynumdaki morluğu hatırladım. Fondöten veya kapatıcı kullanırsam belli olacaktı. Ayrıca ben kesinlikle onu unutup elimi sürerdim ve mahvederdim. Yandaki ince fularlardan birini alıp boynuma bağladım. Zayn neden yaptığımı anlayacaktı ama en azından haberlerde 'Aşk Isırığı' diye manşet olmazdım -ki bu da iyi bir şeydi- değil mi?

İşim bittiğinde telefonuma Zayn tarafından atılan ve çıkmam gerektiğini söyleyen mesajı gördüm. Güzel, tam zamanında hazırlanmıştım. Kapıyı kilitleyip arabasına bindim. Beni birkaç saniye süzdükten sonra boynumdaki fulara baktı.

"Böyle şeyler takar mıydın?" diye sordu. Tanrım, kesinlikle benimle uğraşmaktan fena halde keyif alıyordu. Ona ciddi olup olmadığını sorarcasına baktım ama pek de ilgilenir gibi bir hali yoktu. İçimden 'Yoksa dün gece yaptığın şeyi hatırlamıyor musun Zayn?' diye bağırıp gülmek gelmişti ama bunu yapmadım. Onun yerine kafamı iki yana sallayıp "Sadece bazı durumlarda," dedim. beni onaylar gibi kafasını salladı.

"Bugün nereye gidiyoruz?"

"Annemle tanışacaksın."

"Ne? Annenle tanışmak mı? Şimdi mi? Bunu bana şu an mı haber veriyorsun?"

"Sakin ol September, gerçekten sevgilim değilsin ya."

"Benden hoşlanmazsa?"

Gözlerini devirdi. Yola bakıyordu ama bunu fark edebilmiştim. Nefesini bıkkınlıkla verdi.

Weakness |Z.M.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin