53 (Batman And Catwoman)

4.2K 200 125
                                    

                  

-multii dsklgjljsşfkfjskfjkdfjfkjdfjskiddd

*

Kapısını bir kere daha hızlı hızlı çaldım. Bana eve geçiyor olduğunu söylemişti ve üç saattir telefonlarına bakmıyordu. Onu gerçekten merak ediyordum, babasını kaybedeli bir hafta olmuştu ve süre içerisinde doğru düzgün yemek yemiyordu. Hatta bazı zamanlar su bile içmiyordu. Güçten düşüp bir yerde bayılıp kalmasından korkuyordum.

Büyük kapı yavaşça açılırken ben içimdeki rahatlama hissiyle birkaç saniyedir tutuyor olduğum nefesimi serbest bıraktım. Karşımdaydı, sapasağlam bir şekilde duruyordu. Tanrıya şükürler olsun ki aklımdan geçen o milyonlarca kötü düşünceden biri başına gelmemişti.

Kollarımı ona uzatıp boynuna sımsıkı sarıldım. Afalladığını anlayabiliyordum, sanırım gecenin bir buçuğunda ona gelmemi beklemiyordu. Gelirdim, deli gibi merak etmiştim, her şeyi yapabilirdim.

"September? Ne oldu?" diye mırıldandı kollarını belime doğru sararken. Yüzüm boynuna gömülü bir şekilde onu soluyordum. Ses tonundan, boynunun sıcaklığından, yüzünün halinden uykudan uyandığı belliydi. Kapımı geç açmasının sebebi de bu olmalıydı. Boynuna küçük bir öpücük bıraktıktan sonra biraz geri çekildim ve gözlerine baktım. Onlar da şişmişti.

"Eve geçince yazacağını söyledin ama üç saattir ulaşamıyorum. Korktum."

"Özür dilerim, uyuyakalmışım." Parmaklarıyla gözlerini ovuşturdu. Üzeri çıplak olsa da altında hala pantolonu vardı. Kim bilir gün içinde nasıl yorulmuştu da eve gelince pantolonunu çıkarma fırsatı bile bulamamıştı. Ona kızmak istiyordum ama beceremiyordum. Kötü bir zamandaydı ve bir de ben sorun çıkarmak istemiyordum. Parmaklarımı saçlarının arasından geçirip onları arkaya doğru ittim.

"Çok mu yoruldun? Şirket işi ne oldu?"

"Doniya tüm haklarını bana vermek istedi. September kabul edeceğim." Konuşurken bir yandan da salondaki ikili koltuğa yan yana oturmuştur. Bağdaş kurup vücudumu onunkine çevirdim onu dinlerken. "Orası babamdan kalan en büyük hatıra. Babam işini çok severdi. Yaşatmam lazım."

Gülümsedim. O kadar güzel düşünüyordu ki... Bu zamana kadar hep şirketin yönetimini almayı reddetmişti. Hiçbir zaman bunu istememişti ama bugün fikri değişmişti. Sanırım şirkete gittiği için. Belki de babasının odasına girmişti, birileri veya bir şeyler onun fikirlerinin değişmesinde etkili olmuştu.

"Haklısın. Babanın hatırasına sahip çıkarsan iyi hissedersin. Hem baban da böyle isterdi."

"Bugün Doniya ve Marcus ile konuştuk. Ben kendime gelene kadar işlere Marcus bakacak."

Marcus babasının şirketinde çalışıyordu. Ben onu daha önce hiç görmemiştim, aynı ortama girmemiştik ama Zayn birkaç kere çalışkan bir adam olduğundan bahsetmişti. Uzun yıllar boyunca Yaser Malik'in emri altında çalışmış, resmen sağ koluymuş. Aynı zamanda Maliklerle aile dostu olduklarını da söylemişti.

"Bu çok iyi. Bir süre daha dinlenir, kendine geldiğinde başlarsın."

"Umarım öyle olacak."

Salonda, televizyonun çaprazında bulunan büyük duvar saatine baktı ve gözlerini yeniden ovuşturdu. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra konuşmaya başlayan o olmuştu. Aslında bugün o şirkete giderken endişeliydim, ona iyi gelip gelmeyeceği konusunda emin olamıyordum ama şimdi onu bu şekilde görünce iyi ki gitmiş diye düşünüyordum.

"Yaser Malik'in oğlu olduğumu herkese göstereceğim. Toparlanmam lazım Sep, bu evde kendimi çürüterek bir yere varamam."

Onunla böyle karşılıklı konuşmak en sevdiğim şeylerden biriydi. Bizim sıradan sevgililer gibi olmadığımız zaten belliydi ama diğerleri gibi her saniye öpüşüp koklaşmak yerine birbirimizi de dinliyorduk. Bu hoşuma gidiyordu. Bana düşüncelerini açıklayabilmesini seviyordum.

Weakness |Z.M.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin