24 (The Rose)

8K 354 201
                                    

                  

[Şarkı Önerisi -> Westlife - The Rose]

*

Bir haftadır çalışıyordum, ya sabah erkenden gidip akşamüstü dört gibi eve dönüyordum ya da öğlen birde gidip akşam on birde çıkıyordum. Bugün ise saat on iki buçukta işe gitmek için evden çıkmıştım. Havalar soğumaya başlıyordu, yakında okulum da başlayacaktı. Zaman kaybetmeden kaydımı buradaki okullardan birine aldırmayı planlıyordum.

Jeremy işte annem ise bir arkadaşındaydı, evin kapısını güzelce kilitleyip anahtarı cebime attıktan sonra tam kulaklığımı takacaktım ki posta kutusunun üzerindeki mor-siyah küçük bir kutu dikkatimi çekti. Yanına yaklaşıp baktığımda üzerindeki beyaz kâğıda dağınık el yazısıyla yazılmış yazıyı gördüm.

"Bunlar senin için, sevdiğini biliyorum ve beğenmeni umuyorum. Bir de en kısa zamanda bu adamı affedip evine geri dönmeni xx -Zayn"

Okuduğum yazı içimi bir anlığına ısıtıp gülümsememe sebep olsa da geri eski halime döndüm. Kutuyu elime alıp kapağını açtığımda içinde sürüyle Toblerone görmüştüm. Beni küçük sürprizleriyle kendine döndürmeyi mi planlıyordu? Acaba bir yerlerde beni izliyor muydu? Etrafıma bakındım fakat kimseyi bulamamıştım. Peki, sandığı kadar kolay değildi.

Kâğıdı buruşturup kutuyla beraber evin biraz ilerisindeki çöpe attım. İçindeki Tobleronelara içim sızlamış olabilirdi, nefsime sahip çıkmalıydım, değil mi? Yaptığım bir yandan kendimi acımasız gibi hissettirse de onun bana yaptığı acımasızlık daha büyüktü.

*

İş yorucuydu, tahmin ettiğim kadar zorlanmasam da zihinsel olarak da yoruluyordum ve tek isteğim eve gidip uyumak oluyordu. Özellikle akşam yediden sonra insanlar başka hiçbir işleri yokmuş gibi kafeye bir şeyler yiyip içmeye geliyorlardı.

Eve gelip bir şeyler atıştırdıktan sonra odama gidip üzerimi değiştirdim. Yatağa yattım, uykuya dalmak üzereyken bir tıklanma sesiyle kendime gelmiştim. Kapı gibi durmuyordu, daha çok cam tıklatılıyor gibi hissetmiştim. Emin olmadığım -ve korktuğum- için yataktan çıkmadım. Birkaç kere daha vurulduğunda içimden ölmemek için dualar okurken yerimden kalktım. Perdenin arkasında bir gölge vardı ve inanın bir insana ait olmak için fazla büyüktü. Odam bahçe katında olduğu için bu daha da korkutucu oluyordu.

Perdeyi açtığımda karşımda gördüğüm şeyle ufak çaplı bir çığlık atacakken elimi ağzıma kapatıp durdum fakat korkudan zıplamama engel olamamıştım. Tanrım, bu ne?!

Kocaman bir Minion vardı, üzerinde de "Camı aç, üşüdüm. -Dave" yazan bir karton duruyordu. Seslice nefesimi verip camı açtım. Zayn'in işi olduğu belliydi.

"Gecenin bu saatinde ne yapıyorsun?"

"Uhm, henüz gece değil, uyuyacağını tahmin etmiyordum." Sesini kalınlaştırmış arkada konuşuyordu. İnanın bana Minion o kadar büyüktü ki Zayn arkada görünmüyordu bile. Gülmemeye çalıştığım için dudaklarımı ısırdım.

"Korktum, senin yüzünden."

"Ulan ded- Imm, şey, uyuyacağını tahmin etmediğimi söyledim." Bu adam gerçekten kafayı yemiş olmalıydı, önce dayanamayıp kendi sesiyle 'Ulan' demiş fakat daha sonra eskisi gibi kalınlaştırıp Minion'ı konuşturmaya başlamıştı.

Weakness |Z.M.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin