44 (Alvin And The Huskies!)

5K 269 141
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Güzelim, sakin ol. Beni boğacaksın."

Beni uyarması üzerine boğazımı temizleyip kollarımı onun boynundan çektim. Karşımda duran üç yavru Husky'ye hayranlıkla baktım. Ne yapmam gerektiğini bile bilmezken Zayn beni sırtımdan itekleyerek "Hadi Sep," dedi. "Tanış onlarla."

Birkaç adım atıp kafeslerinin önünde diz çöküp kapısını açtı. Siyah-beyaz olanı eline alıp onu sevmeye başlamıştı. Yanda durmuş dudaklarımı ısırarak onları izliyordum. Zayn'in hayvanlara karşı olan sevgisi çok büyüktü.

"Merhaba September, ya da anne mi demeliyim? Benim adım mm, adım şey..."

Yavru köpeği bana doğru tutmuş sesini değiştirerek sanki onu konuşturuyor gibi yapıyordu. Kıkırdadım. Dudaklarımı ısırmayı bırakarak "Theodore," dedim.

"Evet, tabii. Adım Theodore!"

Onu benim kucağıma bıraktığında alıp başını okşadım. Senelerdir hayalim olan ufaklık şu an kucağımda duruyordu. Hayvanları çok sevsem de köpeklerden birazcık korkardım, belki onlar korkumu aşmamda yardımcı olabilirdi.

Onlar havlamaya çalışıp saçma sapan sesler çıkarırken Zayn bu sefer kahverengi-beyaz olanı kucağına alıp bana doğru tuttu.

"Alvin."

"Hey? Birileri Alvin ve Sincaplar'ı çok mu seviyor? O zaman diğer ufaklığın adı da Simon, değil mi?"

"Evet, genel kültür seviyene bayıldım."

Bana doğru gülerek bakıp onların üçünü de kucağıma bıraktı. Simon tamamen beyazdı, üçünü de farklı almıştı ve onlara hayranlıkla bakmamı sağlıyorlardı, çok güzellerdi. Sıra sıra hepsiyle ilgilenmeye, onlarla oynamaya çalışıyordum fakat yaramaz oldukları için bu pek kolay olmuyordu. Ne zaman havlamaya çalışsalar istemsizce kahkaha atıyordum.

Ne kadar olduğunu bilmediğim bir süre onlarla oynadıktan sonra birden "Zayn," dedim. Bu sırada o Simon'a takla attırmakla meşguldü. "Bunlar nerede yaşayacak?"

"Sen nerede yaşıyorsan orada yaşayacaklar September, üçü de senin."

Dudaklarımı ısırdım. Ben günün çoğunluğunda evde olamıyordum, onlarla annem mi ilgilenecekti? Bunu kabul eder miydi?

"Mm, buna annem ne diyecek?"

Birden durup kaşlarını kaldırdı. Daha sonra uğraşmakta olduğu Simon'ımı rahat bırakıp ellerini omuzlarıma yerleştirdi. Oraya bir öpücük bırakmıştı ve ben bunu neden yaptığına anlam bile verememiştim.

"İzin verecek."

"Umarım," diye fısıldadım. Popomun titrediğini hissettiğimde elimi oraya götürdüm. Brandon arıyordu. Siktir! Bugün onun doğum günüydü ve ben kutlamayı unutmuştum, aslına bakarsanız onu tamamen aklımdan çıkarmıştım!

Weakness |Z.M.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin