41 (I'm Not Your Girlfriend)

5.5K 282 192
                                    




Saat yediye geliyordu. Okuldan çıktıktan sonra bir şeyler almak için markete uğradım çünkü malum günlerimden biri yaklaşıyordu ve evde fazlasıyla abur cubur eksiğim vardı, özellikle de çikolata! Hayatımın aşkı kesinlikle çikolataydı, eğer ömrümün sonuna kadar sadece tek bir şey yiyerek yaşama şansım olsaydı çikolatayı tercih ederdim.

Bunu birkaç gün önce tavuk için söylemiştim...

Market sepetine birkaç paket sıcak çikolata atarken bir yandan da kendi aptal düşüncelerime gülüyordum. Etraftaki insanlar benim kaçıncı derece hastalıklı olduğumu düşünüyorlardı acaba?

İşimi bitirebildiğim kadar çabuk bitirmeliydim, zaten sadece abur cubur almak için buradaydım. Evin mutfak alışverişini artık annem üstlenmişti, kesinlikle işime geliyordu. Bununla uğraşmak bir eziyetti... Telefonumun şarjı bittiği için ve okuldan çıktıktan sonra anneme haber vermediğim için –yirmi dakika önce evde olmam gerekiyordu- biraz daha hızlandım. Son günlerde şarjım çok fazla bitiyordu, telefonuma yeni bir batarya almam lazımdı.

Almam gereken çok fazla şey vardı!

Bütün fıstıklı çikolatalara uzanıp onlardan da birkaç tane sepete atarken etrafa bakındım. Sol tarafıma baktığımda bana doğru gülümseyerek bakan bir Zayn Malik fark etmiştim ama bu beni nedense şaşırtmamıştı. Yani tamam, bir anlık şaşkınlık yaşadığım doğruydu, sadece buydu. Böyle şeylere beni alıştırmıştı.

Gözlerimi devirdim.

"Hey, beni gördüğüne ne kadar mutlu oldun!" yalancı bir mutlulukla söylediğinde içten içe ona gülmek istesem de yapmadım. Aslında söyleyeceği ilk şeyin 'Neden mesajlarıma cevap vermiyorsun?' olmasını bekliyordum çünkü o gün beni eve bıraktığından beri –ki bu dört gün önceydi- bana her gün 'Günaydın' ve 'İyi geceler' temalı mesajlar atmıştı ve ben hiçbirine geri dönüş yapmamıştım.

Onunla konuşacak bir şeyim olduğunu hala düşünmüyordum, onunla konuşmak istemiyordum. Yapacağı tek şey kafamı karıştırıp gitmek olacaktı.

Yapmacık bir şekilde gülümserken "Ya, ne demezsin." Dedim.

"Sanırım savaş çıkacak?"

"Hı?"

Gözleriyle elimdeki alışveriş sepetini işaret edip güldü. İşaretinin üzerine ben de gözlerimi oraya çevirip içindekilere baktım. Ne? Çok fazla bir şey yoktu. Yaklaşık on tane gofret, beş-altı paket çikolata, yine beş-altı paket cips, biraz kuruyemiş, meyveli yoğurt...

Tamam, daha sayamadığım sürüyle şey vardı ve gerçekten fazla gözüküyorlardı. Gözlerimi hafifçe kısıp ona döndüm.

"Mm, hayır. Annem istedi, kek yapacakmış."

"Hepsiyle mi?"

"Bir kısmını da sonra yemek için aldım."

Söylediklerimin gerçek olduğuna inanmadığını belli eder bir imayla baktı, kaşlarını hafifçe kaldırmış, yamuk sırıtışıyla bana bakarken "Aha, kesin öyledir." Demişti bakışları kadar imalı bir ses tonuyla. Ona yeniden gözlerimi devirdim.

"Sep, bana gözlerini devirme."

"Hala Christian Greycilik oynamaya devam mı ediyorsun?" gözlerimi ondan çekip market raflarındaki güzel, sevimli çikolatalara çevirip sordum. Pekala, biraz önceki manzaram da güzeldi fakat hasta olmama birkaç gün varken hiçbir şey bana çikolatadan daha güzel gelmiyordu.

"Beni şu sadist adamla karşılaştırmaman gerektiğini daha ne kadar söylemem gerekiyor?"

"Bilmem, pek önemsemiyorum."

Weakness |Z.M.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin