20 (Truth About Him)

7.9K 395 288
                                    

[Şarkı Önerisi] -> P!nk - Just Give Me A Reason

-

"Her şeyini aldın değil mi?" Zayn bana bu cümleyi dördüncü kez kurduğunda sıkıntıyla yanaklarımı şişirerek başımı olumlu anlamda salladım. Yedi gün geçirmiştik ve artık Bradford'a geri dönme vaktimiz gelmişti. Buradaki yedi günlük sürede annemi ve cici babamı iki kere daha görmüştüm. Jeremy biraz soğuk bir adamdı fakat annem bize karşı o kadar sıcaktı ki onun soğukluğunu hissetmemiştim bile. Sık sık arayacağını, en kısa zamanda yeniden onu görmek için gelmemi söylemişti.

Zayn'e gelirsek; bu bir hafta boyunca birbirimize karşı o kadar iyiydik ki şaşırıyordum. Neredeyse hiç kavga etmemiştik, normalde Zayn'le aynı ortamda bulunduğumuz beşinci dakikadan itibaren kavga etmeye başlıyorduk. Bizim için güzel bir rekordu, ki zamanın çoğunu Zayn ile geçiriyordum. Liam bize çok nadir katılıyordu.

Saat on birde yola çıktık. Yine sıkıcı geçeceğini tahmin etmiştim ve öyleydi de. Arabaya bineli henüz birkaç dakika olmuştu fakat ben oflayıp puflamaya başlamıştım. Arka koltukta tek başıma otururken onların önde konuştukları ve hakkında hiçbir fikrim olmadığı konuları dinlemek pek hoşuma gitmiyordu. Bunun için telefonumu ve kulaklığımı çıkarıp müzik dinlemeye başladım.

*

Evimin önüne geldiğimizde araba durdu. Üç saattir yoldaydık ve müzik sayesinde sıkılmamıştım. Şimdi ise eve gidip güzelce dinlenecektim.

"Akşam uğrarım." Zayn'in söylediğini başımla onayladım, onlara 'Görüşürüz' deyip arabadan indikten sonra kendimi eve olabildiğince hızlı atmıştım. Yaklaşık üç saatlik bir duş alma, çanta boşaltma, yemek yeme merasiminden sonra telefonuma baktım. Gelen birkaç bildirim arasından Zayn'in mesajı dikkatimi çekmişti.

"İşim çıktı, gelemeyeceğim. Yarın uğrarım. -Z"

Kaşlarımı çattım, işi çıkması normaldi sonuçta o bir holdingin veliahtıydı, babası bir şeyler söylemiş olabilirdi. Yine de içimde olan merak etme duygusuyla rehberi açıp onu aradım. Birkaç çalıştan sonra açmıştı.

"September?"

"Hey, aslında aramayacaktım ama merak ettim." Sesi boğuk geliyordu, garip bir rahatsızlık tonu vardı ve bu beni merak ettirmişti, iyi ki aramıştım.

"Sorun yok, babamlayım. Yarın gelmeye çalışacağım, dikkatli ol."

"Pekala, sen de öyl-"

"September," lafımı bölüp söylediğinde garip bir şeyler olduğunu fark etmiştim. Zayn benimle hiçbir zaman bu şekilde konuşmazdı, çok stresli olduğunuzda veya korktuğunuzda istemeden çıkan ses tonuyla çıkıyordu. Birkaç saniye konuşmasına devam etmesini bekledim fakat yapmayınca "Efendim," diyerek hala konuşması için beklediğimi belirttim.

"Hırkam! Sende mi kalmış diye soracaktım."

"Hayır, çantadan çıkmadı." dediğimde anladığını belirten bir şekilde mırıldanıp telefonu kapattı. Garip konuşmuştu fakat bunun benimle ilgili olduğunu sanmıyordum, belki de yorgundu. Çok irdelememeye karar verdim, sonucunda üzülen taraf her zaman ben oluyordum.

*

Üç gün geçmişti. Üç gündür Zayn gelmiyordu, onu aradığımda beni geleceğini söyleyerek bir şekilde geçiştiriyordu. Asıl önemli olan gelmesi değildi, farklı bir şeyler olduğundan şüpheleniyordum. Bir hafta boyunca burada olmayıp benim aile işlerimle uğraştığı için babası ona kızmış, işleri üstüne yüklemiş olabilir miydi? Hiçbir şey hakkında hiçbir fikrim yoktu, kısacası büyük bir hiçliğin içindeydim.

Weakness |Z.M.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin