•His Everything Belongs to-

112 15 79
                                    

1739 kelime ile iyi okumalar millet, 25 yorumda yb gelecek~

~~~

Xiao hareket etmeyi bıraktı, hâlâ Aether'ı taşıdığı pozisyonda tutuyordu, birkaç saniye boyunca Aether'a baktı, sanki bir şeyi çözmeye çalışıyormuş gibi gözleri ona bakıyordu. Birkaç saniyelik sessizliğin ardından biraz boğazını temizledi ve dikkatlice konuşmaya başladı.

"Neden bana adını söylemiyorsun? Sadece söyle işte, adın ne?" Ciddi bir ses tonuyla, gözleri doğrudan Aether'a bakıyordu. "Bir şey mi saklıyorsun?"  diye ekledi, yüzü aniden şüpheyle doldu.

Aether derin bir uykuda görünüyordu ve bir anlaşmaları vardı; Eğer ki Xiao, Aether'ın iyileşmesine yardım ederse, Aether onun sorularından 'birine' cevap vereceğine söz verdi. Bu yüzden önceliği Aether'ı uyutmak, üssünde bulunan yiyecek ve suyu bulmak olmalıydı.

Xiao, Aether'ın gerçekten kollarında uyuyakaldığını fark ettiğinde sessizce rahat bir nefes aldı, Aether'a bakıp bir dakika boyunca onun uyumasını izlerken gözleri rahat bir yorgunlukla bakıyordu. Sanki etrafındaki dünyayı unutmuş gibi derin bir nefes aldı ve bir dakika daha Aether'ın uykusunu izlemeye devam etti, gözleri huzurlu bir ifadeyle doldu.

"Oldukça rahat görünüyor.. çok şey yaşamış olmalı.." Gözleri hâlâ Aether'a bakıyordu. "Gerçekten dinlenmeye ihtiyacı var" Alçak, oldukça kısık bir sesle ekledi kendi kendine.

Xiao, Aether'ı yatırırken tüm kıyafetlerinin parçalandığına daha da dikkat etti, Aether'ı öylece, beyaz bir hasta önlüğü içerisinde görünce, sanki kendisi de donuyormuş gibi hissetti. Sevimli yüzü kirle doluydu, uzun sarı saçları arkasında uzun bir örgü hâlindeydi ama aynı zamanda dağınıktı da.

"Zavallı çocuk.." Xiao, Aether'ın kıyafetlerini görünce kendi kendine mırıldandı, sesi uzun zaman sonra ilk defa şefkat doluydu, Aether'ı dikkatlice yatağa koydu ve yatağa oturdu, onun yanına. "Sana biraz yemek yapacağım. Sadece bekle.. dinlenmen gerek" Aether'a bir saniyeliğine yumuşak bir şekilde gülümserken, kalkmadan önce derin bir nefes aldı.

"Geri döneceğim." dedi ve ayağa kalktı, mutfağa doğru yürümeye başladı.

Aether derin uykusundaydı..

Birkaç dakika sonra ise Xiao mutfaktan biraz yiyecek ve suyla geri döndü. Dikkatlice Aether'a doğru yürüdü ve tabağı, su bardağıyla birlikte yanındaki masanın üzerine koydu. Daha sonra tekrar Aether'ın yanındaki yatağa oturdu ve onu uyurken izledi, ciddi bir yüzle ona bakıyordu.

"Dinlenmeye ihtiyacın var, bu yüzden endişelenme, bizim için nöbet tutacağım"

Aether uykusunda, arada sırada titriyordu, bacak ve kollarını istemsiz olarak yastığına doğru sarmıştı, bir tür savunma mekanizması gibi. Xiao Aether'ın üzerine bir battaniye örttü ve Aether'ın yüzündeki kiri nazikçe temizlemek için bir bezi ıslattı, yüzünü temizlemeye başlamadan önce Aether'ın yüzüne yaklaştı.. Aether'ı izlemeye devam etti. Uykusu, yanaklarının bir bebek gibi çok şiş ve sevimli oluşu.. ama hayır, Aether kesinlikle ergenliğe girmiş bir genç olsa gerek, on yaşında bir çocuk değil mesela.

Xiao, Aether'ın şiş yanaklarını fark ettiğinde aniden kalbinin daha hızlı attığını hissetti, ona biraz daha uzun bakarken yüzüne istemsiz, yumuşak bir gülümseme getirdi.

Fakat Xiao tam başka bir şey söylemek üzereyken aniden sustu ve yüzü yeniden ciddileşti. Gülmelerini tutmaya çalıştı ama başarısız oldu, ağzından sessiz bir kahkaha çıktı.

Xiao, Aether'ın sevimli yüzünü temizlerken göğsünde sıcak bir his hissetti, gözleri sanki ona bakmaktan kendini alamıyormuş gibi hâlâ onu izliyordu, Aether'ın görünüşü karşısında kalbi neredeyse tek atıyordu, çok şirin ve olağanüstü güzeldi.

The Prophecy Of The Wind Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin