•Shadows Cast Over Secrets|

60 9 76
                                    

Her şey dahil olmak üzere 1259 kelime ile iyi okumalar millet, 50 yorumda yb gelecek~

~~~

Surlardan içeri girdikleri an, Diluc, Kaeya'yı alarak karargâhlarına doğru ilerledi, Xiao ise Aether'ı kontrol noktasında bulunan sağlık ocağına götürdü. Isırılan Aether olduğu için, insanlar elbette ki çığlıklar içerisinde kaçmıyordu.

"Burası çok soğuk.."

"Aslında, içerisi gayet sıcak..?" Xiao endişeyle karışık Aether'ın alnına götürdü elini. "Sanki ateşin var gibi. Mister Baizhu, Aether'ı kontrol eder misiniz?"

"Xiao.." Aether'ı dolu gözleriyle gördüğünde omuzları üzerine ince bir battaniye serdi. "Bu daha iyi hissettirir, her şey yoluna girecek."

(Y/N: Ehe

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Y/N: Ehe.. Dudak kısmı yerleştirme olarak tam iyi durmamış gibi geliyordu ama bazı arkadaşlara sordum sıkıntı olmaz dediler, ben de çizimi böyle bitirmeye karar verdim dkdbdkdb Neyse neyse Aether'a bakın~🥺💕)

"..."

Baizhu, boynundaki ısırık izi ve etrafını temizlemek ile uğraşırken, Xiao görünür bir yerde oturduğuna emin olmuştu, Aether'ın sol elini tutuyordu, hiçbir şey demiyordu ve yalnızca varlığını belli etmek için yanındaydı.

"Tamamdır." Baizhu gülümsedi, Xiao ise Aether'ı odasına çıkaracağını söyleyerek, kolunu ona sarmış şekilde ilerledi.

"..."

Aether içeri girip koltuğa oturduğunda, Xiao elinde bir bardak suyla geri döndü. "Al bakalım." Aether, titreyen iki eliyle kavrayınca, Xiao can sıkıntısıyla onu izledi. "Benden istediğin ne var, Aether? Söyle, ve senin olsun."

"L- Lumine.."

"Aether, seni anlıyorum. Bunca uğraş bir hiç içindi diye düşünüyor olmalısın, ancak- ... Üzgünüm, teselli etmek konusunda gerçekten de berbatım. Yalnızca, senin için burada olduğumu bilmeni istiyorum. Onca yaşanandan sonra yorgunsundur, biraz uzanmaya ne dersin?"

Aether başını kaldırdı ve dolu gözleriyle ona baktı. "Peki ya sen?"

"Başucunda oturuyor olacağım, söz veriyorum." diyerek Aether'ı saçlarından öptü, ellerini tuttu. "Hadi, gel benimle." Aether'ın yatağına yatmasını sağlayınca bir sandalye çektiğini gören Aether, Xiao'nun kolunu tutmak için elini uzattı. "Xiao, sen de benimle uyur musun?"

"..Elbette, uyumana yardımcı olacaksa sarılabiliriz de."

"Teşekkür ederim.." Aether'ın uyuyacağı ana kadar gözlerini bile kırpmadı Xiao, ve bu, sandığından da uzun sürmüştü.

...

"Aether?"

"Hm?"

"Saat.. çoktan gece ikiyi geçti."

The Prophecy Of The Wind Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin