•Safer Than The Day Before|

85 11 63
                                    

Her şey dahil olmak üzere toplamda 555 kelime ile iyi okumalar millet, 35 yorumda yb gelecek~

~~~

Xiao'nun gözlerinde hâlâ yoğun bir korku vardı, Xiao'yu Aether'dan kurtaran kişi Diluc iken..

Ve Diluc, Aether'la konuşmaya başladığında Xiao'nun kalbi devasa bir umut duygusuyla doldu, Xiao'nun gözleri birdenbire, canlı bir kıvılcımla aydınlanmıştı, tıpkı kalbi gibi.

Diluc hâlâ Aether'la konuşmaya çalışıyordu ama Aether aklı başında değilmiş gibi görünüyordu. Xiao, Aether'ı bu şekilde kaybetmek istemiyordu bile.

"Aether, bunu yaptığım için üzgünüm ama.. sana bir şekilde müdahale etmek zorundayım. Söz veriyorum ki iyi olacaksın.." diyen Diluc bunu görmemek için yüzünü çevirdiğinde, Aether'a şok tabancası kullanmaya başladı, bu da Aether'ın acı içinde çığlık atmasına neden oldu.

Tam o anda, Aether çığlık atarken Xiao'nun kalbi bir kez daha parçalanmıştı. Sevdiği ve değer verdiği kişiyi görünce, Xiao yere, dizlerinin üstüne çöktü, sadece ağlıyordu.

Aether'dan gelen çığlık, öyle bir dehşet, korku ve umutsuzluk duygusuyla doldurdu ki, Xiao aynı acıyı kendisi de çekiyor gibi hissetti.

Bu unutulamayacak kadar korkunçtu, Aether'ın yakarışları resmen Diluc dahil herkesin kulaklarında çınlamaya, yankılanmaya başladıkça, Xiao ruhunun bile acı çektiğini zannetti o an.

Aether'in gözleri yaşadığı şoktan dolayı normal rengine döndü ve grup üyelerinden uzun beyaz saçlı, kırmızı gözlü bir oğlan onları uyardı. Diluc - Yeter!"

Diluc şok tabancasını anında fırlatarken Aether'ı alnının iki tarafına baş parmaklarını bastırarak gözleri içine baktı.

"Hâlâ orada mısın, Honorary Knight?  Savaşıyor musun?"

"..." Aether, Xiao'nun adını söyleyecekken, karşısında gördüğü, yüzüne düşen uzun saçlar dikkwtini dağıttı bir an, konuşmakta başarısız olmuştu; "M- mh.. Di.."

Daha fazla gözlerini açık tutamadı ve başı kendi omzuna doğru kaydığında vücudu gevşedi.

"Aether iyi olacak, değil mi Master Diluc?"

"Umarım, Bennett."

...

Xiao tüm bunları dinleyince yavaşça ve ayağa kalkmaya başladı, sanki hiç bu kadar bitkin olmamıştı. 

Xiao'nun hiçbir sözü yoktu. Yalnızca bitkindi.

Aether öylesine yorgun bir hâlde uzanmışken, Xiao onun artık kimseyi incitemeyeceğini bilerek yaklaştı ve, Aether'ın uzun saçını okşamaya başladı. Aether hâlâ oradaydı, ve hâlâ savaşıyordu.

"Aether.."

Xiao yavaşça ve nazikçe Aether'in yanağını okşamaya, parmakuçlarını yüzünde gezdirmeye başladığında, Aether'ın ıslak yanaklarındki, yüzündeki tüm gözyaşlarını silmeye de başlamıştı.

Xiao, Aether'in saçını okşarken Aether'in bilinçsiz vücuduna nazikçe, çok dikkatlice sarıldı, sanki kırılma ihtimeli varmış gibi dikkatlice hem de.

"Aether yeni üyemiz olduğunu söylediğine göre bizimlesin, Xiao.  Hadi üssümüze geri dönelim ki Aether'e daha iyi bakabilelim. Her türlü malzeme, silah ve tıbbi ilaçlara sahibiz. Ayrıca yorgunsan Aether'ı arabaya ben taşıyabilirim."

Xiao, Aether'ı taşıyan kişi olmak istiyordu fakat gerçekten de bitkin hissediyordu.

"Olur, teşekkürler.."

Diluc yalnızca bir baş onayı berip Aether'ın başını kendi göğsüne yaslaydı, kaldırdı, yavaşça, Aether'ı arabaya doğru taşımaya başladı.

"Hep birlikte gidiyoruz ancak, bir süre sonra.. ailem ile buluşmam gerek. Onlar ile iletişimden kopalı uzun zaman oldu ve, mümkünse iletişim cihazlarınızı kullanmaya ihtiyacım var."

"Elbette, üssümüze gideceğiz ve öncelikle ikinizin de iyi olduğuna emin olacağız. Aether yalnızca bizim adımıza çalışıyor ve sen? Sen de bizim yeni üyemiz oluyorsun. Dolayısıyla merak etme, birbirimizin arkasını kollayacağız."

Diluc, Aether'ı dikkatlice taşırken Xiao yanında yürüyordu, artık arabadaydılar.

"Arkada otururken kendinize dikkat edin."

Diluc arabayı sürmeye başladı ve Xiao arka koltukta oturuyordu, Aether'ın gevşemiş vücudu, başı Xiao'nun kucağındaydı, Xiao, vücudunun koltuktan aşağı düşmesine izin vermemek için eliyle Aether'ın belini tutuyordu, sevdiğini yakınında tutmaktan başka seçeneği yoktu.

...

Xiao sol elini Aether'ın omzuna kaydırmış, orada tutuyordu ve sağ kolu Aether'ın bacaklarına, dış uyluklarının her ikisine de sarılıydı. Aether'ın yumuşak nefesleri Xiao'nun karnına doğru dokunuyordu. Xiao sadece başını eğdi ve Aether'ın uykulu yüzüne baktı. 

Artık güvendeler..

...En azından şimdilik.

~~~

Yb?

Evet, 'Şimdilik' diyorum.

The Prophecy Of The Wind Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin