Her şey dahil 1229 kelimeyle iyi okumalar millet, 25 yorumda yb gelecek~
~~~
Xiao, Aether'in uzun sarı saçları yüzünden net bir şekilde göremiyordu, bu yüzden yüzüne yaklaşmalıydı. "Bana boynunu göster!" Xiao aniden daha sert ve agresif bir tonda, emir verircesine konuşunca Aether'ın yanağını duvara, bedenini aşağıda, yatağa doğru sabitlemeye devam ederken yüzü daha da soğuklaştıkça sesi daha yüksek ve daha ciddi hale geldi, Aether'ın boynuna bakmaya başladıkça gözleri daha da keskinleşti.
Xiao'nun parmakları, Aether'ı tutarken daha da sıkılaştı ve Aether'ın kollarına daha fazla baskı uyguladı. Yüzü kızgın ve ciddi görünmeye devam etti, Aether'ın boynuna bakmaya devam ederken gözleri daha da delici bir hâl aldı.
Aether aklına ilk geleni söyledi; "Bu sadece bir.. ısırık.. ama 'love bite' dediklerinden! Sadece bir hickey yani! B- benim bir.. Bir erkek arkadaşım var ve-"
Yalan..
'Bugün' biri onu ısırmış gibi görünüyor. Isırık yeni ve.. Xiao onu bulduğunda Aether yalnızdı. Sadece zombiye dönüşmüş olanlar vardı ve etrafında hiç de bir tür 'erkek arkadaş' örneği yoktu.
Aether yalan söylerken Xiao aniden biraz sessizleşti ve bir saniyeliğine Aether'ın yalanlarını düşündü. Gözleri hızla biraz soğuk bakıyordu ve yüzü biraz daha sertleşti, öfkelice yeni bir iç çekti. Aether'ın boynuna bakarken kollarını tutmaya devam etti, yalanlarını duydukça gözleri daha da keskin hale geldi.
"Bana gerçeği söyle.." Aether'ı altında sabitlemeye devam ederken sesi biraz daha yüksek ve daha öfkeli hâle geldi.
"Lütfen Xiao.. bırak beni.."
Aether hâlâ boynunu saklamaya çalışıyordu ve Xiao onu vücudunu kendisine doğru çevirmeye zorladı, Aether'ın kucağında otururken onu sırtından yatağa sabitledi, Xiao diğer elini de Aether'ın kafasına doğru uzatırken Aether'ın iki bileğini tuttu.
"Yalnızca gitmeme izin ver, beni bir daha görmeyeceksin, söz veriyorum.."
"Dedim ki... bana her şeyi anlat!" Xiao soğuk, agresif ve sert bir tonda dedi, dudaklarını sertçe bastırdı, Aether'ın boynunu saklamaya çalıştığını görünce yüzü biraz daha sertleşti. Aether'a bakmaya devam ederken koluna daha fazla baskı uyguluyordu, yüksek sesle öfkeli bir iç çekti, yüzü ciddileştikçe gözleri genişledi ve yüzündeki soğukluk ile ciddiyet keskinleşti.
Xiao, daha net görebilmek için Aether'ın kafasını kendi tarafına dönmeye zorladı. Aether'ın saçlarını nazikçe itti ve boynuna tekrar ve tekrar baktı. Zombi ısırığı, kesinlikle zombi ısırığı gibi görünüyor.. ama.. nasıl oluyor da Aether hâlâ zombiye dönüşmüyor?!
Xiao'nun gözleri daha da ciddileşti ve ısırığı net bir şekilde görünce gözlerindeki soğukluk öfkeye dönüştü. Sonra, Aether'ın hâlâ hayatta olduğunu bilirken yüzünde yavaşça bir endişe ifadesi belirdi ve gözleri bu konuda biraz kafa karışıklığı yarattı.
Aklına hızla bir fikir geldiğinde yumuşak bir iç çekti ve şimdi yüzü endişeyle dolu bir şekilde Aether'ın boynuna bakmaya devam etti.
"En azından şunu şöyle.. Nasıl oluyor da hâlâ hayattasın?" Sonunda alçak ve endişeli bir ses tonuyla sorabilmişti, gözleri Aether'a duyduğu sempatiyle dolmaya başladı.
Aether korktuğu için sessizce ağlıyordu, Xiao'ya bakamıyordu bile, gözleri kapalıydı ve Xiao biraz pişman hissetti..
Aether hiçbir şey söylemeyip sessizce ağlarken, Xiao anlayışlı bir şekilde iç çekti. Aether'a bakarken gözleri biraz daha yumuşayıp daha sempatik hâle gelirken alçak ve hüzünlü bir bakışla, Aether'ın şu anda neler yaşadığını ve hissettiğini anlamaya çalışırken yüzü daha fazla üzüntü ile doldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Prophecy Of The Wind
FanfictionXiao boş sokaklarda yürüyordu ki, bazı çığlık sesleri duyduğunda eli tabancasına gitti. Herhangibir şekilde dikkat çekmemek adına sessiz olması gerektiğini biliyordu, yavaş adımlarla ilerlemeye devam ederken sağına, ve yavaşça arkasına da bakmayı ih...