(Cost kelimesi ile ingilizce kafiye bulmaya çalışmak çok eğlenceliydi ya bdkdbdkd)
Her şey dahil olmak üzere 2344 kelime ile iyi okumalar millet, 50 yorumda yb gelecek~
~~~
Albedo, Sucrose ile yan yana oturmuş, karşısındaki masanın üzerinde yer alan sonuçları inceliyordu, sekiz saatin ardından elde ettikleri sonuçları..
"Bu- buna inanamıyorum.."
"POP, PCB, OC, PBDE.."
Devamını Albedo getirdi: "Dioksin çeşitleri.."
"Furan, PFOE, ABC, DEF, PDF.."
Albedo kendi kendine mırıldandı: "IMG, JPEG, SVG, PSD, SKT, PTSD.."
Ardından Sucrose yeniden konuştu, sesi stresle karışık hissettiği korku yüzünden biraz titremişti: "Ftalatlar, BPA ve.. hidrokarbon-..."
"Son duyduğum bile başlı başına yeterli Sucrose- ah.. kahretsin.. Onu acı içinde öldürmeye mi, yoksa akıllarına gelen her türlü zehirli kimyasalı birleştirerek ölümcül bir silah oluşturmaya mı çalışıyorlar? Zombi virüsü yetmiyor gibi.."
"Ne yapmalıyız, Mister Albedo?"
"Bilemiyorum, bu kez gerçekten bilemiyorum Sucrose.. O kadar karmaşık ki, en ufak bir fikrim bile yok. Tek bildiğim, Aether'a yardım edebilmek için her yolu deneyeceğim."
...
Hızla revire geri döndüklerinde, Xiao'nun kısık ama endişeli sesi bile duyuluyordu. "Aether'ın boynu çok kötü morarmış Mister Baizhu, sanki bir zombi ısırığı etkiliyor gibi.."
"Chef Alchemist?" Scaramouche kollarını göğsünde birleştirmiş şekilde, ateşi de çıkmış Aether'ın yatağı karşısındaki boş yatakta otururken ona başını çevirdi, araştırma sonucu hakkında bilgi istediğini belirtircesine bakıyordu.
"Hiç konuşmasam daha iyi, Scaramouche. Aklıma gelen tek fikir, Aether'ı gözlemleyerek ilaç vermek.."
"İlaçlarla ayakta tutmaya çalışmak ne kadar mantıklı? Başı ağrıyorsa baş ağrısı, ateşi varsa ateş düşürücü, veya midesi bulanıyorsa da buna özel ilaç vermenin onu iyileştireceğini düşündüren nedir Alchemist?"
"Daha iyi bir fikri olan varsa konuşabilir. Ne olduğunu bilmediğimiz bir şeye karşı panzehir de üretemeyiz, zombi virüsü gibi düşünün."
"Ne harika-"
"Aether?"
"..." Sonunda gözlerini açabilen Aether epey bulanık görüyordu, hiçbir şeyi idrak edemiyordu ve ateşler içerisinde öksürdü, titreyen elini ağrıyan kalbi üzerinde tutarken gözleri dolmuştu.
Scaramouche ciddi ifadesiyle anında ayaklanarak Aether'ın soluna geçtiğinde elini onun boynuna koydu, ardından da yanağına. "Bunu her kim yaptıysa.." Scaramouche küfretmemek veya kendini kaybetmemek için derin bir nefes aldı, Aether'ı hafifçe tokatladı. "Hey, beni duyabiliyor musun- Aether?"
"A.. ac.."
"Tamam tamam, konuşmasan da olur. Duyduğunu anlamam yeterdi." Scaramouche arkasındaki Baizhu ve Albedo'ya baktı. "Yalnızca antibiyotik verin."
"Ne? .. Öylece mi?"
"Evet, öylece. Tek tek farklı serumlar yedirmektense, genel olarak zehirlenmelere ne iyi geliyorsa onu verin. Hatta ne var biliyor musunuz? Vitamin bile verebiliriz. Bağışıklık sistemini güçlü tutmaya bakalım yeter." derken yeniden Aether'a başını eğdi. "Aether, konuşma diyordum ancak vazgeçtim. Size saldıranların yüzünü gördün mü?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Prophecy Of The Wind
FanficXiao boş sokaklarda yürüyordu ki, bazı çığlık sesleri duyduğunda eli tabancasına gitti. Herhangibir şekilde dikkat çekmemek adına sessiz olması gerektiğini biliyordu, yavaş adımlarla ilerlemeye devam ederken sağına, ve yavaşça arkasına da bakmayı ih...