Her şey dahil olmak üzere 831 kelime ile iyi okumalar millet, 50 yorumda yb gelecek~
~~~
"..."
Xiao öylecez karşısındaki kişinin başından akan kan küçük de olsa miktarına bakıyordu, diğer tarafta zombileri öldüre öldüre gelen ekip biraz sinirliydi, hele ki Fishcl. "Ne yapıyorsun sen ya?! Ölmek mi istiyorsun?!"
Albedo da Xiao'nun duraksama sebebini görünce saatini kontrol etti. "Bu kişi, haritamızda gösterilmiyor. Mondstadt'tan biri değil, sistemimize kayıtlı da değil. Üstelik zombi mi, yoksa değil mi, orası da meçhul."
Kaeya onları korurken mırıldandı. "Gözlerindeki şok ifadesine bakılırsa, onu yakından tanıyordun."
"Ekibimdendi.."
"..."
"Orada öylece dikilecek misin, yoksa en azından nabzına falan bakacak mısın? Burada zaman kaybedemeyiz." diyen Diluc sayesinde aklı başına gelen Xiao, söylediği gibi yaptı, kalbi stresle atarken bir yaşam belirtisi bekledi, anxak zombilerin yaklaşmakta olan sesleri yüzünden odaklanmak çok zordu, bu yüzden Albedo, titreşime duyarlı cihazlarından birini, oğlanın dudaklarına yaklaştırdı.
"..."
...
"Nefes alıyor. Onu çıkaralı-." Xiao'nun bunu duyduğu an hareketlenmesine karşılık kolunu yakaladı Diluc. "Enkazı dört bir yandan kontrol etmeliyiz, yanlış bir hareketinle, bedeninin daha fazla ezilmesine yol açmak istemezsin, değil mi?"
"..." Xiao başıyla onaylayınca Diluc durumu iyice inceledi. "Yeterli ekipmanımız yok, ancak dikkatlice kaldırarak altında kalmış bedeni rahatlıkla kurtarabiliriz. Şimdi, yönlendirmeni bekliyoruz, Chef Alchemist." Kollarını sıvayan Diluc, ona yandan bir bakış atarken bir köşeden kavradı. "Bunu çekmek ile başlayacağım."
"Evet, orası güvenli gibi görünüyor. Ardından şuradaki kayayı kaldıralım." şeklinde önerilerde bulunan Albedo da Xiao gibi yardıma gelmişken, Fischl ve Rosaria zombilere baktılar, Rosaria konuştu. "Siz erkekler ağırlık kaldırırken, biz de sizi koruyalım o hâlde."
...
"Bacağı ezilmemiş ve bedeninin büyük bir kısmı boşluğa denk gelmiş, dolayısıyla sakatlık olacağını sanmıyorum, ama buradan baktığımda göremediğim bir kemik kırılmasına karşılık, özellikle boynuna dikkat edelim."
Onu kolları arasında dikkatlice kaldıran Diluc, metrelerce ileride bıraktıkları araca baktı, zombiler de o yöndeydi. "Araca buradan gitmek çok riskli." Kaeya onayladı, tek başına da olsa ilerledi. "Bekleyin, size getireceğim."
"Dikkatli ol!" Albedo aniden bu şekilde, stresle seslendiğinde, Kaeya'ya daha da bir özgüven gelmişti. "Benim için endişe mi ediyorsun?"
"..."
"Alberich.. Git artık!" Onu itekleyen Rosaria'ya karşılık kahkaha atan Kaeya az önce söylediği gibi ilerledi.
...
Üzerine doğru koşan zombilerin birkaçını arabayla ezerek gelen Kaeya, dışarı atladığı gibi kapıyı açtı.
"Onu karargaha goturmemiz gerek, ölümcül derecede bir kan kaybı yok ama başından aldığı darbeye karşılık acil müdahale etmeliyiz."
"Sırf bir kişi için geri dönemeyiz, daha yeni geldik, araştırmaya devam etmeliyiz." diyen Albedo, diğerlerine de baktı.
"Çocuklar, bir karar vermek için acele etmeye ne dersiniz? Zombiler etrafımızı sarmak üzere ve onlar için her kullandığımız kurşun, bunu duyan başka bir tanesini bize doğru yönlendiriyor da?"
"..Arabayı ben kullansam, ve onu teslim ettiğim gibi geri dönsem, ben gelene dek idare edebilir misiniz?"
Herkes bir an için birbirine bakarken, anahtarları Xiao'ya fırlattı Kaeya. "Acele et, daha buradan Windrise'a gideceğiz."
"Peki, dikkatli olun."
Fischl arabanın kapısını ikisi için açtı ve Xiao açık mavi saçlı oğlanı arka koltuklardan birine yerleştirdi, düşmeyeceğinden emin olacak şekilde bağladılar. "Seninle gelmemi ister misin?"
"Hayır Fischl, sizlerin burada birbirinize destek olmaya daha çok ihtiyacınız var, hızlı olacağım."
Baş onayı veren Fischl kapıyı kapattı ve ekibe katıldı, Xiao ise yalnız başına, karargaha dönmek adına sürmeye başladı.
...
"X.. Xi.."
Arka taraftan gelen mırıltılara karşılık bile olsa başını çeviremedi Xiao, kendisine seslendi sanmıştı bir an, fakat yanılıyordu.
"Endişelenme, güvendesin. Tedavi almanı sağlayacağım." Açık mavi gözlerini birden, yavaşça ve zoraki bir şekilde açabilmiş olmasına rağmen, sürücü koltuğunda kim olduğunu da, şu anda nerede olduğunu da kestiremiyordu.
"K..imsin.."
"Benim, Xiao. Kendini yorma ve yalnızca gözlerini kapat."
"Xi..ngqui.. Onu bulmak-"
Titreyen elini yorgunlukla alnına götürdüğünde, bulanık da olsa gördüğü kırmızılık kesinlikle kandan başka bir şey olamazdı.
"F.. Fat.." Gözleri istemsizce yukarı doğru kaydığı sırada göz kapakları da titrerken başı yeniden koltuğa düştü ve bilincini yitirdi, bunu fark eden Xiao ise anında aracı durdurarak durumunu kontrol etmeye çalıştı.
"Fatui mi dedin sen az önce? ..." Nabzını tekrardan kontrol edeceği sırada istemsizce camdan dışarıya bakarken farkettiği tanıdık yüz sebebiyle hızla arabanın sürücü koltuğuna geri atlamak zorunda kalmıştı Xiao. Ve tam gaza basacakken sol tarafındaki pencereye kurşun sıkıldı, neyse ki Knights Of Favonius'un araçları da kurşun geçirmezdi.
"Hey! Nereye gittiğini sanıyorsun? Adın Xiao'ydu öyle değil mi?" Uzun, zencefil rengi saçlara sahip, mavi gözlü genç hevesle konuştuğu sırada başka bir araç Xiao'nun yolunu kesti, dışarı çıkan Scaramouche ise sıkıntıyla nefes verdi. "Tam bir baş ağrısı, yalnızca alacağımızı alıp gideceğiz Tartaglia, şov yapmaya gerek yok."
"Bunu diyorsun ama az önce onların yolunu arabanla kesip havalı havalı çıkan da sendin Scaramouche!"
"..." Elini alnına vuran Scaramouche oldukça sinir olmuştu, elinde tuttuğu bomba bir yana konuştu.
"Ya kapılarını bizim için açar ve teslim olursun, Xiao, ya da, arabayı patlatırım, ve içerisinde yaşam mücadelesi veren arkadaşınla birlikte havaya uçarsın."
Fatui biliyor..
Ve bunu düşündüğü sırada etrafını kolaçan eden Xiao farketti ki, gökyüzü birden fazla drone ile dolmuştu. Bazıları Knights Of Favonius'a ait olsa da, aralarında büyük ihtimalle Fatui'ninkiler de vardı.
"Ne zamandan beri bizi izliyorlardı.." diye mırıldanan Xiao öylece arka koltukta bilinçsiz şekilde yatan ekip üyesine baktı.
Şimdi vereceği karardan, ileride hiçbir şekilde pişman olmayacağından emin olmalıydı.
Ve Xiao, Chongyun'u kurtarmayı seçmişti.
Bunun için de, Scaramouche'un dediği gibi yapmayı.
~~~
Yb?
Xiao çizimini bundan sonraki ybde kullanabilirim çünkü SONUNDA FATUİ'NİN ELİNE DÜŞTÜ.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Prophecy Of The Wind
FanfictionXiao boş sokaklarda yürüyordu ki, bazı çığlık sesleri duyduğunda eli tabancasına gitti. Herhangibir şekilde dikkat çekmemek adına sessiz olması gerektiğini biliyordu, yavaş adımlarla ilerlemeye devam ederken sağına, ve yavaşça arkasına da bakmayı ih...