Her şey dahil 879 kelimeyle iyi okumalar millet, 50 yorumda yb gelecek~
~~~
Xingqiu içeri adımını attığı an gözyaşlarını tutamamıştı. Chongyun kendini yorgan altına sarmış ağlıyordu anlaşılan, ve Jean omzundan patpatlayana dek olduğu yerde kalakalmıştı Xingqiu.
Hızla yanına koşarak yorganı iteceği sırada, acıyla ağlamakta olan Chongyun oldukça korkuyordu, sıkıca yorganını içeriden kavrayarak açılmasını engellemeye çalışmak için bile fazla zayıf olduğundan dolayı, titremekte olan bedeni Xingqiu ve Jean'a kolaylıkla görünür kılınmıştı.
"Chong-" Chongyun'u iki yakasından sertçe kavrayarak kendisine bakması için gözlerini şok ile açmaya sağlamasına çalışıyordu.
"Kulağı kanıyor.." diye kendi kendine mırıldanan Jean, gerekli olacak malzemeleri almaya çıktığı sırada odada yalnız kalmışlardı, sımsıkı kapalı olan gözleri bir an için açılan Chongyun yorgun bir ifadeyle yere bakarken, Xingqiu onun baktığı yerde görünebilmek için yatakta bir dizi üzerindeyken Chongyun'a daha da eğildi, yüzünü ön plana soktuğu sırada Chongyun gördüklerine inanamıyordu bile, ancak hâlâ hissettiği kulak çınlaması yüzünden istemsizce gözyaşları dökmeye devam ediyordu, yalnızca yorgunlukla bedenini Xingqiu'nun himayesi altına bıraktı.
"..."
Xingqiu endişe ile karışık yutkundu, dolu gözleri bir yana istemsizce elleri titremişti, kolları arasına kendini teslim eden Chongyun'un titreyen bedenini görünce, sanki dokunsa kırılacakmış gibi hissetti.
"..."
Ne kadar süredir öylece Chongyun'a başını eğmiş baktığını bilmiyordu, ancak parmak uçları nazik olmaya özen göstererek omuzlarına yerleştirildiğinde, Xingqiu'nun dokunuşu ardından, aldığı titrek nefesleri sakinleştirmeye çalışan Chongyun, ellerini yorgun bir şekilde Xingqiu'nun iki yanında tutuyordu, onu sıkıca kavramak için bile fazla yorgun hisseden Chongyun'un zaten yarım şekilde açık olan buz mavisi gözleri yavaşça olacak şekilde tamamen kapanmıştı.
Resmen ikisi de buluştukları andan itibaren tek kelime etmemişti, konuşacakları birçok şey olmasına rağmen susmayı tercih etti Xingqiu, Chongyun'un zaten iyi olmadığını görerek.
Ki haklıydı; Onca soracak sorusu ve söyleyecekleri olmasına rağmen Chongyun, dudaklarını yalnızca içine derin nefesler çekmek için aralayabilmişti.
...
Jean geldiği sırada ona yavaşça başını çeviren Xingqiu, sırf Chongyun'un rahatı bozulmasın diye çok yavaş hareket ediyordu, elindekilere sorarcasına bakarken Chongyun'un gözleri arada açılmıştı, ve enkaz altından kurtarılarak Mondstadt surları içerisinde barınmaya başladığı, buraya geldiği günden beri doğru düzgün bir uyku çektiği tek anı bile olmamış olsa gerek ki, gözleri kendini tekrardan kapatıyordu.
"Onun nesi var.." Uzun zaman sonra fısıltıyla konuşan Xingqiu ellerini Chongyun'un sırtında tutuyordu.
"İşitme cihazını, yüksek sesten dolayı çıkarıp fırlatmış, ancak endişelenme, kulak zarı patlamadı, yalnızca teni biraz zedelenmiş gibi, şimdi hallederi-" Xingqiu yalnızca sol elini Chongyun'un bedeninden ayırarak, sağ elini ise hâlâ varlığını sevdiğine belli etmek istercesine onun sırtında tuttuğu sırada Jean'a uzattı. "Kulak zarı patlaması sonucu oluşan bir kanama olmadığına göre, ben de temizleyebilirim."
...
Jean o ikisini yalnız bıraktığında Xingqiu yavaşça Chongyun'u kendinden ayıracakken, belinin iki yanından tişörtünü kavrayan ellere indirdi bakışlarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Prophecy Of The Wind
FanfictionXiao boş sokaklarda yürüyordu ki, bazı çığlık sesleri duyduğunda eli tabancasına gitti. Herhangibir şekilde dikkat çekmemek adına sessiz olması gerektiğini biliyordu, yavaş adımlarla ilerlemeye devam ederken sağına, ve yavaşça arkasına da bakmayı ih...