Her şey dahil 1489 kelime ile iyi okumalar millet, 35 yorumda yb gelecek~
~~~
Xiao, Aether'ın bedenini dikkatlice kolları arasında sararken, arabayı süren kişi Diluc değil ancak uzun boylu ve uzun saçlı başka bir adamdı.
"Tam anlamıyla geç kaldık, üstelik bu senin hatan, Kaeya."
"Benim mi hatam? Aether'dan mesajı aldığın gibi zombileri yönlendirmen gerekirdi, hatta Fatui arabasını Mika'nın dronelarından biriyle gözlem yaparken farkettiğin an bunu yapmalıydın."
"Gözlem yapan Outrider iken benim üzerime pek bir şey düşmez. Tartaglia denen şu adam resmen hepimizi dalgaya aldı. Drone kameramıza el sallayarak 'Scaramouche pek de fotojenik sayılmaz, onun yerine beni çekmeye ne dersiniz, sevgili Master Diluc?" şeklinde konuşması oldukça sinir bozucuydu."
"Hahaha, belki de sana aşıktır? Hatırlasana, geçen ay yüz yüze geldiğinizde 'Lütfen her şeyini ortaya koy, master~' diye nasıl da alay ediyordu, o ana dair kamera kayıtlarını hâlâ odamdaki çekmecede kilitli şekilde saklıyorum." Sırıtmakta olan Kaeya'ya göz devirip camdan dışarıyı izledi Diluc, bir an için Aether'ın, Xiao'nun kucağında sakince uyuyan formunu kontrol ettikten sonra.
"O bana değil, Mondstadt City üzerinde sahip olduğum ekonomik güce aşık. Hatırlasana, Mister Zhongli ile geçen hafta karşılaştığı gün nasıl da mutluydu, utanmasa düşman değil de sevgililermiş gibi boynuna sarılacaktı." Dinlenmek üzere gözlerini kapatmaya karar verecekken, duyduğu isim yüzünden iyice doğruldu ve gözlerini şok ile araladı Xiao, bir eli nazikçe Aether'ın omzunu hâlâ kavradığı sırada Diluc'a çevirdi bakışlarını.
"Ne? M.. Mister Zhongli.. Mondstadt'a mi döndü? Ne zaman? Ondan bir haber aldınız mı? Tanıyor musunuz?"
"Ailem diye bahsettiğin kişilerden biri de o muydu?" diye sordu Kaeya, bir gözü -zaten sadece bir tane- önündeki yolu izlerken.
"Evet.. Evet! O buradaysa.. Diğerleri de öyledir.. Ganyu, Chongyun, Xiangling, Doctor Baizu ve mümkünse Hutao denen şu sinir bozucu kızı bile görmek istiyorum.. Onlardan ayrılalı sahiden çok uzun zaman oluyor.."
"Senin burada olduğunu bilerek dönmüş olabilirler mi?" diye soran Diluc'a yanıt verdi Xiao; "..Evet, en son Mondstadt'a.. Eski bir bard ile görüşmek için gelmiştik. Asla anlam veremedim ancak.. Mister Zhongli onunla görüşmesi gereken bazı konular olduğunu söylerdi."
"..Liyue'den onca yolu alkol içmekten başka vasfı olmayan bir ayyaş için mi geldiniz yani?" Diluc yüzünü ekşitti.
"..Neden öyle söylüyorsun ki? Venti bizim için de değerli bir üye." diye sırıtan Kaeya'ya sıkıntıyla nefes verdi Diluc. "Böyle düşünmenin tek sebebi, senin de ondan pek farklı olmaman."
"Hadi ama.. Herkesin içmek için bir sebebi vardır. Senin bile, 'Master Diluc'~"
"Bana 'Master' diyen kişi sen iken sinir oluyorum, 'Calavary Captain'."
"Bak, istesen sen de şaka yapabiliyormuşsun!"
"Hah. Ayrıca, üzüm suyum ile oldukça mutluyum. Sarhoşlardan da, içtikleri içkilerden de nefret ediyorum.."
Xiao'nun bakışları sürekli o ikisi arasında gidip gelirken, eli ise hâlâ Aether'ın omzundaydı, fakat elini sonrasında yukarı, Aether'ın yüzüne getirip yanağını okşamaya karar verdiğinde biraz endişe etmeye başlamıştı. "Diluc, Kaeya.." Nasıl seslenmesi gerektiğini bilemediği için direkt olarak isimlerini söylemesine hiçbiri aldırmadı.
"Evet, Xiao? Seni dinliyoruz. Sana içki ısmarlamamı mı isteyeceksin?"
"Hayır, Aether.. ..Onun sanki, ateşi var. Savaşmaya çalıştığı virüs gerçekten çok fazla, bedeni daha ne kadar dayanabilir bilemiyorum.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Prophecy Of The Wind
FanfictionXiao boş sokaklarda yürüyordu ki, bazı çığlık sesleri duyduğunda eli tabancasına gitti. Herhangibir şekilde dikkat çekmemek adına sessiz olması gerektiğini biliyordu, yavaş adımlarla ilerlemeye devam ederken sağına, ve yavaşça arkasına da bakmayı ih...