Her şey dahil olmak üzere 1234 kelime ile iyi okumalar millet, 50 yorumda yb gelecek~
~~~
"Xiao." Onları ziyarete gelen kişinin Zhongli olduğunu fark ettiği an kapıyı açtı Xiao. "Evet Mister Zhongli?"
"Aether nasıl?"
"Dün gece bir türlü uyuyamamış, bu yüzden gün ortasında dinlenmesini söyledim, şuan yatıyor."
"Anlıyorum. Bizimle gelmeye ne dersin? Göreve çıkacaklarını söylediler."
"Aether'a onunla kalacağıma söz verdim Mister Zhongli, Aether kendisini toparlayana kadar hiçbir göreve gitmeyeceğim."
"Anlıyorum, kendisine dikkat etmesini söyle. Bu şekilde zayıf düşmesi yalnızca düşmanın yararına olurdu."
"Söyleyeceğim, sen de dikkatli ol."
Zhongli'ye el sallamasının ardından yatak odasına geri dönünce, Aether'ı uyanık görmüştü, yatağının bir köşesine oturarak Aether'ın salık, uzun saçlarını okşadı. "Yine uykun mu bölündü?"
"Xiao.. Ben.." Uzun uzun bir şey düşünüyor gibiydi, Xiao ise sessizce, sabırla bekledi. "Ne hakkında konuşmak istiyorsan, önemi yok, senin için elimden geleni yapacağım."
Aether'ın sesi fısıltı gibi çıkmışt; "..Of, kafam çok dolu, nereden başlayacağımı bile bilemiyorum, ne kadar uyursam uyuyayım, yorgun hissediyorum. Sanki günlerdir dinlenememişim gibi. Aç hissetmiyorum, hissetsem bile yemek yiyesim gelmiyor. Hiçbir şey yapmak istemiyorum ama intikam almalıyım. Scaramouche için, Lumine için, ve herkes.. Fatui'nin aldığı kararlar altında acı çeken herkes için.."
"Yalnız yapmak zorunda değilsin, biliyorsun. Tek gereken kendine güzel bir şekilde bakmak, iyileşmek ve bir plan kuracağız. Dottore'yi düşünme. Seni bulduğu, alabileceği anlamına gelmiyor. Sana dokunamaz bile."
"Benimle konuştu.."
"..Ne?"
"Biz araçla uzaklaşırken, bana bakıyordu ve arkamdan konuştu.."
"Ah.. sadece senin duyabileceğini bilerek yapmıştır. Ne dedi peki?"
"Bana 'Lumine, sana ulaşana kadar vereceğimiz kayıplardan yalnızca biri, ancak en önemlisiydi. Sırada kim var? Yanında kim oturuyor, Honorary?' diye sordu ve güldü.."
"..Aklınca beni kullanarak seni mi korkutacak? Sanki bu teslim olmanı sağlarmış gibi." Göz devirdi, Aether'ın bir elini tutarken diğeriyle yanağını okşadı. "İnsanların kurtulmak için bir şansı var, Aether, ve büyük ihtimalle, bir ilaca, veya her ne gerekiyorsa ona ancak bağışıklığı olan biri üzerinden ulaşabiliriz. Sen, Scaramouche, veya başka özel biri, biliyorsun, değil mi?"
Aether yorgunlukla karışık, başını onay anlamında eğdiğinde, Xiao saçlarının bir tutamını okşadı. "Fatui'nin ne gibi yöntemler kullanarak bir sonuca ulaşmaya çalıştığı çok açık. Knights of Favonius'a güvenmekten başka şansımız da olmadığına göre, en kısa zamanda harekete geçmeye başlamalıyız. Yalnızca sokaklarda devriye gezip insanlara kimlik vermek ve zombileri öldürmek de önemli, ancak yeterli değil, beni anlıyorsun, değil mi?"
"Evet.. Albedo ile konuşup-... başlamalıyız.."
"..." Xiao öylece Aether'ın tedirgin yüz ifadesine baktı. "Sen- korkuyorsun.. ... Aether, beni yanlış anladın. Kendini kötü hissedeceksen veya deneylerin seni herhangibir şekilde etkileyeceğini düşünüyorsan, yapmak zorunda değilsin. Knights of Favonius'ta daima bir seçeneğin oldu, öyle değil mi?"
"Evet, oldu.."
"O hâlde korkacak ne var?"
"Deney kelimesinin ta kendisi, beni rahatsız ediyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Prophecy Of The Wind
FanfictionXiao boş sokaklarda yürüyordu ki, bazı çığlık sesleri duyduğunda eli tabancasına gitti. Herhangibir şekilde dikkat çekmemek adına sessiz olması gerektiğini biliyordu, yavaş adımlarla ilerlemeye devam ederken sağına, ve yavaşça arkasına da bakmayı ih...