Her şey dahil 409 kelimeyle iyi okumalar, 25 yorumda yb gekecek~
~~~
"Dikkatimi dağıtmaya çalışma bile!!" Xiao aniden daha yüksek ve ciddi bir tonda cevap verdi, gözleri daha da keskinleşti ve çok sinirlendiğinde sesini de etkilemişti. "Sorduğum soruya cevap ver!" Öfkeli bir yüzle Aether'ın gözlerine bakıyordu.
"Fatui için çalışıyor musun, çalışmıyor musun??!" Xiao'nun bakışları daha da keskinleşti.
Aether bu soru üzerine gözyaşları dökmeye başladı, vücudunu geriye doğru hareket ettirdi ama bu sadece hareketlerini sınırladı, hâlâ yatakta otururken sırtı duvara değiyordu ve Xiao resmen onun bacaklarını ayırdığında öfkeyle yaklaştı.
"B- ben sadece.. lütfen onun yerine adımı sor.."
Yani Aether'in başından beri planı buydu; Başlangıçta adını söylemedi, bu yüzden bir anlaşma yaptıklarında Xiao sadece adını soracaktı..
Xiao'nun gözleri daha keskinleşti ve Aether'a soğuk bir şekilde baktı, Aether'ı duyunca ona sessizlik ile bakarken yüzü ona karşı biraz daha sertleşti. Aether'ın ağladığını gördükçe kalbi kanamaya devam etti, ama Xiao'nun ağzından küçük, kızgın bir 'ah' sesi kaçtı, sonra gözlerini kapattı ve yüzü sertleşirken, daha da korkutucu olmaya başlamıştı, derince iç çekti. Bu noktada masadaki yemeği ve suyu bile unuttu ve orada oturup kızgın bir yüzle Aether'e baktı.
Birkaç uzun saniye sonra Xiao tekrar gözlerini açtı, Aether'ın ağladığını görünce gözleri öfkeyle doldu, sessizce ona bakmaya devam ederken gözleri Aether'e soğuk ve delici bir bakış attı, dudakları düz bir şekilde birbirine bastırılmıştı. Yüzü çok daha ciddileşirken, bir süre sonra Xiao yeniden, uzun ve öfkeli bir iç çekti.
"Kahretsin.. kahretsin.." Alçak bir ses tonuyla fısıldadı, Aether'e soğuk, delici bir bakışla bakmaya devam ederken, kalbi giderek daha çok kanıyordu, Aether sesi titrerken fısıldadı; "B- ben ... sadece.. beni bir daha görmeyeceksin!" Cevap vermeden kaçmak için Xiao'nun yanından geçmek üzere köpek pozisyonunda yürümeye başladığında, Xiao, Aether'ın kaçamaması için onu yatağa geri sabitleyerek vücudunun hareket etmesini önleyecek bir şeyler yapmalıydı.
Bu yüzden, Aether'ın kaçmasına ya da geri dönmesine fırsat kalmadan, Xiao hızla kollarını hareket ettirerek Aether'ın kollarını arkasına sıkıştırdı, bunu yaparken vücudu Aether'ınkine arkadan yaklaştı, gözlerinde agresif ve delici bir bakış vardı, Aether'ın bileklerini tutarken yüzü biraz daha ciddileşti Aether'a tepeden bakmaya devam etti.
"Bana öncelikle.. hemen adını söyle!!" Sesi artık daha talepkâr hâle gelmişti.
Xiao, Aether'ın sırtına oturup kaçmasını engellemek için bileklerini tutarken Aether gözyaşları içinde bağırmaya başladı.
"Aether! Benim adım Aether! Şimdi lütfen bırak beni! Bir soruna söz verdiğim gibi cevap verdim!"
Xiao tam hafifçe tutuş sertliğini gevşemeye karar vermek üzereydi ki, Aether onun altında sıyrılmak için mücadele ederken bir şey gördü.
Aether'ın boynunda bir şey var..
Bekle bir dakika.
Yoksa bu bir.. ısırık izi mi?!
~~~
Yb?
Acayip şok oldunuz dimi?
Evet evet..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Prophecy Of The Wind
FanfictionXiao boş sokaklarda yürüyordu ki, bazı çığlık sesleri duyduğunda eli tabancasına gitti. Herhangibir şekilde dikkat çekmemek adına sessiz olması gerektiğini biliyordu, yavaş adımlarla ilerlemeye devam ederken sağına, ve yavaşça arkasına da bakmayı ih...