|Unclear Intentions: "Living With My Sins.."|

77 10 66
                                    

Her şey dahil olmak üzere toplam 1139 kelime ile iyi okumalar millet, 50 yorumda yb gelecek~

~~~

Albedo öylece çizdiği saçmalığa bakıyordu, bir an için bile düşünmeden sayfayı yırttı, ve hemen yanındaki çöp kutusuna attı. "..."

Parçalar o an Xingqiu'nun zihninde bir araya geldiğinde, mırıldandı: "Demek sorun buydu.. Kaeya bir şey yapmış.."

"..." Albedo sıkıntıyla nefes verdi ve yüzünü elleriyle kapatarak gizledi.

"Albedo, anlat bana."

"İstemiyorum.."

Xingqiu'nun bakışları, Albedo'nun ellerinden aşağı kaydı, izi o sırada fark etmişti. "Tabii ya.. Geçen gün, siz ikiniz tüm gün birlikteydiniz.. Belki o günün akşamında bile-" Xingqiu kendi kendine mırıldanırken Albedo konuştu. "Lütfen, sus artık. Hatırlamak istemiyorum, ancak unutamıyorum da." Gözleri dolduğunda, Qiqi boş boş gözlerini kırpıştırdı, hiçbir şey anlamasa da Albedo'nun üzgün olduğunu görebiliyordu."..."

"Albedo, bana bak." Albedo'nun, yüzünü kapatan ellerini indirdi, hâlbuki Albedo onunla göz göze bile gelememişti. "Sadece, kalbine ağır gelen ne varsa, ondan bahset bana."

"..." Albedo uzunca bir süre, öylece yere bakarken, dudaklarını araladı, ancak yine tek kelime edemeden yutkundu. Derince bir nefes aldı, verdi, aldı ve yeniden verdi. Xingqiu, arkadaşı için sabırla beklerken, Albedo alt dudağını hafifçe dişledi, Dili, dudakları veya boğazı bile çok kuru hissediyordu, sağındaki çantasından küçük bir şişe çıkarttı, su içti, ardından konuşmak için yeni bir deneme yaptı.

Gözleri dolu şekilde, bir an için dâhi solunda oturanlara başını çevirmezken, sakince durumu açıklamayı başarmıştı neyse ki.

"Bize- ... 'Biz' bile demek istemiyorum. Ben, oldukça mutluydum, Xingqiu. Hayatım ancak bu kadar güzel gidebilirdi- en azından ben öyle sanarak kendimi kandırana kadar. Başta, benimle flört etmesi hiç ilgimi çekmiyordu. Nasıl desem.. Etrafındaki insanlara veya yaşadığı olaylara olan tepkileri hiçbir zaman bir şeyleri önemsiyor, umursuyor gibi hissettirmiyordu. Ciddi değildi. Ben de, karşılık vermemiştim. Çünkü verirsem, bir şekilde kötü biteceğini düşünmüştüm. ... İşime odaklandım, görevlerim, sorumluluklarım, ve insanlara yardım etmeye dair hissettiklerime.. Nasıl yaptı bilmiyorum, fakat bir gün- gerçekten gülümsetti. O kadar iyi konuşuyordu ki, onunla yakışacağımıza inandım. Ardından, çıktığımız görevlerde bile onun güvenliği konusunda endişe ederken buldum kendimi. 'Ya başına bir iş gelirse?' diye korkmaktan kendimi alıkoyamadığım zamanların olduğunu hatırlıyorum.." İstemsizce dilinin ucu alt dudağında durduğunda, ellerini alnına yasladı.

"Şu anda ise, başım ağrıyor- ona dair hiçbir anı hatırlamak bile istemiyorum, ancak aklımdan çıkmıyorlar da.." Derin bir nefes daha aldı, verdi: "Ne kadar saf ve aptal olduğumun yeni farkına varıyorum. Hiç bu denli.. boş hissetmemiştim. Yaşayabileceğim en güzel anı yaşadıktan sonra bir köşeye, yalnız olarak bırakılmak kadar.. iğrenç bir şey olamaz. Korkunç hissediyorum.."

"Albedo.."

"Teselli edebileceğin bir yol yok, Xingqiu, dinlemen de yeterli benim için. Ben sadece.. Sanmıştım ki- .." Ofladı, kelimeleri bir araya getirmek bir an zorlaşmıştı, yine de elinden geleni yaptı: "Sanmıştım ki.. 'Biz', iyiyiz. Fakat, hepsi hayalde kaldı. En kötüsü de ne biliyor musun?"

Albedo'nun ona bakmasıyla, dinlediğini belli etmek için göz temasını bile kesmedi Xingqiu, yalnızca elini Albedo'nun sırtında tutuyordu, bir çeşit destek olarak.

"En kötüsü de, Kaeya'nın bunu çok basit bir şekilde atlatabiliyor olması. O kadar ki, düşünme şeklim yüzünden beni suçladı, düşünebiliyor musun?"

The Prophecy Of The Wind Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin