Minho'nun kaşları çatılmıştı. "Lanet olsun!"diyerek önündeki sehpaya bir tekme atmıştı. Minho'nun bu hareketi Jisung'u çok korkutmuştu. Oturduğu yere iyice sinen beta, korku dolu gözlerle deltaya bakıyordu.
Minho telefonunu aldı ve hızla ayağa kalkıp birini aradı. Salondan çıkıp gittiği için, Jisung Minho'nun kiminle konuştuğunu, ne konuştuğunu bilmiyordu. Deltanın ne kadar güçlü olduğunu, kendisi gibi zayıf bir betayı tek bir yumrukla hastanelik edebileceğini biliyordu. Eski Minho'nun ona zarar vermeyeceğini biliyordu; ama yeni Minho'ya güveni yoktu.
Bir süre sonra delta aşırı stresli bir şekilde solana yeniden döndü. Deltanın feromonları betayı yormaya başlamıştı.
"Lanet olsun! Nasıl bir şansızlık bu?"
"Ne oldu hyung?"
"Siktiğimin Seul'ün de boş yurt yok!"
"Hyung bana biraz süre versen, birileri ile tanışıp, ev arkadaşı arayan birilerinin yanına çıkabilirim." Jisung oldukça zorlanarak konuşmuştu.
Minho, betanın ortaya attığı fikri bir süre düşündü. İyice ölçüp tartınca betanın fikrinin şu an için en iyisi olduğuna karar verdi. Sinirli feromonlar biraz azalınca Jisung derin bir nefes aldı. Bu stresle, birlikte yaşamaları mümkün değildi.
"Peki öyle yapalım! Zaten şu an için başka çaremiz yok gibi görünüyor. Umarım sosyal bir kelebeksindir; ama hatırladığım kadarıyla bir tane arkadaşın vardı."
"Yani çok içine kapanık değilim ama dediğin gibi sosyal kelebekte değilim. Güvenilir insanlarla arkadaş olurum. Bu da anne ve babamın bana güvenmesini sağlıyor. Bu yüzden bir arkadaş bulduğumda onunla eve çıkmama izin vereceklerdir."
"Her neyse bu ev arkadaşı konusunda elini çabuk tut!"
Jisung'un iyice sinirleri bozulmuştu. Karşısındaki delta olmasa en azından bir iki yumruk atmak için şansını deneyebilirdi. Fakat hayat buradan da yüzüne gülmemişti.
"Peki hyung!"
"Öylese bir arada kaldığımız sürece dikkat etmen gerekenleri sayıyorum. Birincisi yüksek ses, her türlü yüksek sesten nefret ederim. İkincisi dağınıklık, en sevmediğim şeylerden biridir. Üçüncü olarak çalışma odama ve yatak odama girilmesinden nefret ederim. Bunlara uyduğun sürece bir sıkıntı olmaz. Bak ailelerimiz uzun süreli arkadaş, o yüzden bu evden gidene kadar seni idare edeceğim, tamam mı?"
"Tamam hyung"
Minho'nun odasına çıkmasının ardından Jisung bir süre daha salondaki kanepede sessizce oturmuştu. Sessizce göz yaşı akıtan beta o çok sevdiği anne babasına, ilk defa bu kadar kızmıştı. Beta bir süre daha salonda sessiz göz yaşlarını akıtıp, gecenin hüznüne bırakmıştı.
Jisung odasına geçip yatağına yatmış, tüm gece ne yapacağını düşünmüştü. Hevesle başladığı okulu şu an tam bir kabus olmuştu. En başından yurtta kalsa çok daha iyi olurdu.
~~~~~~~~~~~~~
Jisung sabah zoraki kalkmış, sessizce hazırlanıp evden çıkmıştı. Okulun ikinci günü de diğer günden farklı geçmiyordu. Birkaç kişi ile iletişim kurmak istemiş ama ikinci cümleden itibaren muhabbetin dışında kalmıştı. Öğle vakti kafeteryaya indiğinde gördüğü kalabalık ile geri çıkmak istedi; fakat inanılmaz derecede açtı. En sakin olan güzergahı takip ederek, satış yapılan yere gitmeye çalıştı. Kalabalık onu tedirgin etse de başka çaresi yoktu. Sonunda ulaştığında hemen sıraya girdi. Yaklaşık 10 dakika sonra sıra ona geldiğinde siparişlerini söyledi. Ödemesini yaptıktan sonra arkasını dönüp, masalara baktı. İşte asıl sıkıntılı kısım gelmişti; elinde yemek tepsisi ile oturacak yer bulmak!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beta/Minsung
FanfictionBeta olan Jisung üniversiteyi okumak için, Busan'dan Seul'e gelir. Fakat bir sorun vardır. Ailesi yakın aile dostlarının delta oğlu ile kalmasını ister. Jisung yıllar önce tüm bağını kopardığı delta ile kalmak isteme de ailesine karşı gelemez. Ev h...