24

2K 303 187
                                    

Jeongin, uyuduğu odayı aydınlatan güneş ışığı ile uyandı. Hiç sevmediği oda arkadaşları yine perdeleri açık bırakmışlardı. Saate bakmak için elini yastığın altına soktuğunda telefonunu bulamadı. Jeongin geç kaldığını düşünerek telaşla gözlerini açtı. Büyük camları olan, geniş, tamamen beyaz döşenmiş odaya bakınca şaşırdı.

"Acaba dünkü izdihamda ezildim ve  öldüm mü?"

Yataktan kalkan Jeongin üzerindeki beyaz pijamaya baktı. Pijama saf ipekti ve çok şıktı. Odadaki her şeyin beyaz olmasından kaynaklı olarak perdeler açık olmasa da içerisi aydınlıktı. Havanın güneşli olmasına sevinen Jeongin şayet ölmediyse oryantasyon gezisinin güneşli havada olacağına sevinmişti. Nerede olduğunu anlamak için perdeyi açan beta gördüğü manzara ile büyülenmişti. Han nehrine vuran güneş ışığı, bembeyaz olan Eungbongsan dağı muhteşem görünüyordu.

Yerden metrelerce yüksekte olduğunu anlayan Jeongin kaldığı odadan yavaşça çıktı. Mümkün olduğu kadar sessiz hareket eden beta, muhteşem döşenmiş eve bakarak ilerledi. Tanrım her yer bembeyazdı. Beta bu evde yaşasa muhtemelen her gün bir vazo kırılır, bir kaç yere arınmayan lekeler olurdu. Evin içinde ilerlerken Hyunjin'in kokusunu alan beta, Sidarta Gotama Buda'nın Bodhi ağacının altında yaşadığı aydınlanma gibi bir aydınlanma yaşadı.

Gece olanları hatırlayınca hüzünlenen Jeongin, alfanın onu göğüsüne çekip kokusuyla mayıştırdığını hatırlayıp delulu oldu. Alfa nasıl da onu sarmalayıp saçlarını okşamıştı. Bir "ah" çekip tak tak diye seslerin geldiği yere doğru ilerledi. Tedbirli olarak ilerleyen Jeongin, açık kapıdan yavaşça kafasını uzatıp, içeri baktı.

"Ah tanrım ben kesinlikle öldüm! yalnız beni cennetine koyacağın ne iyiliğim vardı, onu bilmiyorum."

Jeongin karşısındaki manzara yüzünden küçük dilini yutmuştu. Alfa, beyaz pijama takımı ile ocağın başında bir şeyler pişiriyordu. İşin en can alıcı kısmı alfanın üst pijamasının düğmeleri tamamen açıktı. Jeongin, Hyunjin kusursuz üst vücuduna hayranlıkla bakarken alfa birden kollarını kaldırıp dağınık saçlarını, bileğindeki saç lastiği ile toplamak için yavaş yavaş saçlarını düzenledi.

Bu nefes kesici görüntü ile Jeongin gerçekten nefessiz kalmıştı. Güçlükle yutkunan arsız beta, "hayır hayır ben dün gece o izdihamda ezilip öldüm ve tüm bunlar bilmediğim iyiliklerimin karşılığı," diye mırıldandı. Saçlarını toplayan alfa kırmızı dudaklarını ıslatıp yeniden ocaktaki yemeği karıştırdı.

Jeongin hala alfayı izlerken Hyunjin bakışlarını kapıda onu izleyen betaya çevirdi. "Daha ne kadar orada durup yaşam ve varlık sorgulaması yapacaksın?"

Hyunjin ile göz göze gelen şaşkın beta, "hyung sen konuşuyorsun?" dedi.

"Jeongin iyi misin? Kafana bir darbe de almadın ama niye böyle oldun?"

"Haaa ben ölmedim ve rüyada da değilim yani?"

"Evet yaşıyorsun ve uyanıksın!"

"Akşam çılgın bir kalabalık tarafından ezilmedim?"

"Ezilmek üzereydin ama ezilmedin."

"Beni kurtardın sonra bana kızdın?"

"Yani şimdi kızdın demiyelim de endişelendiğim için sesim yüksek çıktı."

"Tamam tamam hyung" diyerek kahvaltı için hazırlanan masaya oturdu. Beta rüyasının üzücü kısmını hızla es geçip unutmayı tercih etti. Hyunjin onun değişken tavırlarına gülüp işine devam etti.

Hyunjin'in omleti masaya getirmesi ile kahvaltıya başlayan beta birden durup yeniden ayağa kalktı. "Hyung ben niye yurtta değilim!"

Hyunjin pes ederek elini alnına koyup biraz başını ovdu. "Jeongin uyurken hafızanı mı kaybediyorsun güzelim? Arabamda uyuyup kaldığın için seni evime getirdim. Şimdi de kahvaltımızı yapıp seni yurduna bırakacağım. Dersin kaçta, geç kalmayalım?"

Beta/MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin