"Her şey çok güzel olmuş, özellikle bibimbap çok güzel, daha önce hiç bu şekilde yememiştim."
Felix, Minho'nun iyi yemek yaptığını biliyordu; ama bu masadaki yemekleri de onun hazırlamadığını anlayacak kadar tanımıştı, deltayı.
"Afiyet olsun hyung" dedi sevimli beta.
"Teşekkürler, sayende bu sabah çok mutluyum."
Sevgilisinin mutluluktan yerinde duramadığını gören Changbin diğerlerine bir açıklama yapma gereği duymuştu. "Felix bu tarz şeylere çok önem verir. Bu yüzden sabah Minho aradığı andan itibaren çok mutlu ve heyecanlı" dedi.
Betalar normal bir kahvaltının omegayı neden bu kadar mutlu ettiğini anlamamışlardı. Betaların bakışlarını fark eden Felix, aslında uzun zamandır içinde tuttuğu şeyleri dile getirmeye başladı.
"Ben pek iyi bir aile hayatı yaşamadım. Annem ve babam birbirini sevmedikleri halde birlikte yaşamak alışkanlıkları olduğu için aynı evde yaşayan insanlardı. Genelde birbirlerini görmezden geçer, işleri ve kendi hayatları ile ilgilenirlerdi. İşlerinde kariyerlerine o kadar odaklanmışlardı ki, evde bir çocuk olduğunu çoğu zaman unuttular. Yalnız büyüdüm ve ailemin kariyeri yüzünden sürekli taşındığımız içim arkadaş edinemedim. 6 ay araya taşındığımız bile oldu. Kariyer işini rekabete çevirmişlerdi. Aile ve arkadaş ortamım olmayınca böyle şeylere hep özendim. Üniversiteye geldiğimde ailemden ayrıldığım için artık normal bir hayatım olur diye umut ettim ama böyle bir ortamım olmadı. Şu üç yılda ilk defa Minho'nun evinde yemek yiyorum. Hyunjin ya da Chan'ın evlerini bilmiyorum bile. Bu yüzden böyle ortamlar beni hep çok heyecanlanıyor ve mutlu ediyor."
Omeganın anlattıkları masadaki herkesi düşündürmüştü. Felix hep neşe doluydu. Neşe dolu insanların bazen mental olarak en büyük çöküntüleri yaşamış insanlar olduğunu tezinin en açık örneğiydi.
"Ay hyung biz evimize taşındığımızda sürekli yaparız. Kocaman bahçesi olan geniş bir evimiz var. Bu tarz şeyler için oldukça uygun." dedi Jeongin. Ortamdaki duygusallık betanın sıcak sesi ile hızla dağılmıştı.
"Buraya çok yakın diyordu Jisung, hangi ev?"
"Şu buz mavisi rengi ile tüm semtte kendini gösteren büyük ev!" Jisung'un söylediği ile ağzındaki kahvesini püskürten Chan ve şaşkınlıkla bakan Minho, herkesi meraklandırmıştı.
"Tanrı aşkına o kadar büyük evi ile ne yapmayı düşünüyorsunuz!?"
"Seungmin bol bol parti veririz dedi." Jeongin söylediği ile lokması boğazında kalan Seungmin öksürük krizine girdi. Chan'ın uzattığı suyu içen beta bakışlarını patavatsız arkadaşına çevirdi.
"Şaka yapıyor şaka, ne partisi!?" dedi Seungmin arkadaşının anlamasını ve daha fazla devam etmemesini umut ederek.
"Ay tutturdun parti parti diye en sonunda Jisung bile eğer mutlu olacaksan gideriz partiye dedi ya ne çabuk unuttun. Sonra evi tutunca biz niye partiye gidelim, parti bize gelsin, dedin."
"Jeongin ev yapımı muzlu süt var, ister misin?"
"Çok severim."
"Ben getireyim öyleyse!"
"Ay sen zahmet etme yeri kolaydaysa ben alırım."
"Dolabın kapağında"
Jeongin kalkıp gidince Seungmin ensesini kaşıdı. Arkadaşının arkasından, "Çok saf, bazen şaka ve gerçekleri ayırt edemiyor."dedi.
Jisung arkadaşına bakıp kahkaha atmamak için kendini tuttu. "Evet öyle, bazen şaka olarak konuştuğumuz şeyleri yanlış anlıyor ama çok tatlı." dedi Jisung. Jisung'un konuşması ile Minho'nun çatılan kaşları düzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beta/Minsung
FanfictionBeta olan Jisung üniversiteyi okumak için, Busan'dan Seul'e gelir. Fakat bir sorun vardır. Ailesi yakın aile dostlarının delta oğlu ile kalmasını ister. Jisung yıllar önce tüm bağını kopardığı delta ile kalmak isteme de ailesine karşı gelemez. Ev h...