"22. Bölüm"

1.3K 81 57
                                    

Herkese selamlarrrr😍 Nasılsınız? 

Öyle bir bölüm yazmışım ki! OLAYYY (Yani inşallah öyledirDFGVBHNJ)

O zaman bir klasik ne diyoruz: En sevdiğim bölüm bu bölüm oldu.

Bu arada artık bir insta hesabımız yok çünkü kapandı. Bunu da söylemiş olayım.

Bölüm sonu sorularım yok, bu yüzden satır arası yorumlarınızı bekliyorum. Yorumlarınızla bölümü şenlendirin bebeklerim💕

 Keyifli okumalar💫🖤

🌸🍃🌸

"Bir kere sevdaya tutulmaya gör;
Ateşlerde yandığının resmidir.
Aşık dediğin, Mecnun misali kör;
Ne bilsin alemde ne mevsimidir.

Dünya bir yana, o hayal bir yana;
Bir meşaledir pervaneyim ona.
Altında bir ömür döne dolana
Ağladığım yer penceresi midir?"

Karasevda\ Cahit Sıtkı TARANCI

✨✨✨

Yağmurun sesiyle dolup taşarken içimiz, 
Kanın akışı gibi hızlanır kalbimiz. 
Gökyüzünde bulutlar, yeryüzünde aşk, 
İçimizde yağmur, dışımızda kan.

--------------------
Samsun'a iniş yaptığımızda bir saatlik yolculuğun etkisindeydik. Kısa olsa da yorucuydu. Havaalanından bir taksiye atlayıp verdiğim adrese doğru gitmeye başladık. Verdiğim adrese geldiğimizde Ali, taksi ücretini bana ödetmeyi ret edip kendi ödedi ve arabadan inmemi bekleyerek ben indikten sonra indi. "Bakma ters ters" dedi gülerek ve önünde beklediğimiz evin bahçe kapısını açmaya çalıştı. Açamayınca daha sert ittirmeye başladı.

Ona göz devirdikten sonra karşımdaki eve baktım. "Ali" dedim eve bakmaya devam ederek.

"Söyle dağ keçisi" dedi gülümseyerek ama kapının kilidini bulamamış olacak ki sinirlenmeye başlamıştı. Henüz aydınlanmamış olan hava yüzünden yüzünü göremeyecekken sağ olsun sokak lambaları yine yardımıma koşuyordu. Dağ keçisi dediği için isyan ederdim ama şu an haksız bir konumda olduğum için sustum.

"Burası yanlış adres" dedim sessizce. Anında ters bakışlarını bana çevirdi, kapıyla uğraşmayı bıraktı ve dişlerinin arasından sordu. "Yanlış adres derken?"

"Bizim ev burası değildi. Galiba adresleri karıştırdım ben" dedim suçlu suçlu. Tam bu sırada evin bir lambası yandı ve bulunduğumuz yere doğru pompalıyla ateş edildi.

"Hırsız var! Sizin gibi hırsızın ben... Bittiniz da!" diyen adam tekrar ateş etti.

"Abi bir dur be. Hırsız falan değiliz biz." diye bağırdı Ali beni yanına çekip ikimizi de duvar dibine götürüp korumaya alarak. Benimse yaptığım tek şey sırıtmaktı.

"Hırsızın da yüzsüzü gelmiş! Dursun, kalkın ula hırsız var! Anduklar (Ahmak, Aptal) sizi!" Diyen adam bir el daha ateş etti. Ali, elimi elinin içine alarak sıkıca tuttu ve beni de peşinden çekiştirerek koşmaya başladı. Adam arkamızdan bağırıyor, ateş edip duruyordu. Önümüze çıkan ilk sokağa daldığımızda arkama bakıp tekrar önüme döndüm.

"Niye kaçıyoruz lan?" diye sordum gülerken.

"Gülme Nevra, bu adam bizi dinler mi kızım? Vurulalım mı istiyorsun?" diyerek koşmaya devam ediyordu. Kim bilir nereye gidiyorduk. Tanımadığımız sokaklara dalıp duruyorduk. En nihayetinde bu kadar uzaklaşmamızın yeterli olacağını düşünmüş olacak ki Ali beyimiz durdu. O durunca ben de otomatik olarak durdum. Bir yandan gülerken bir yandan da arkama bakıyordum.

LAÇİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin