#gelecekbölümlerde

5.3K 134 23
                                    

"tek taşımı kendim aldım..."

"Tek başıma kendim taktım.."

&Girmesinler havayaaaaaaa

Kulaklarım kanıyordu resmen ama kahkaha atmaktan nefes alamayacak hale gelmiştim artık.

Ahmet ve emre Ali'ye zorla radyoyu açtırmış nil'in çıkan pırlanta şarkısına bağıra bağıra eşlik ediyorlardı. Hayır bir de elleriyle de hareketler yapıyorlar, ellerinde mikrafon varmış gibi birbirlerine uzatıp her nakaratı birine söylettiriyorlardı.

Ali ise sık sık çatık kaşlarıyla bakışlar atıyordu arkaya. Ben de kahkahalarımdan fırsat bulduğum anlarda onlara eşlik ediyordum.

Sonuçta böyle eğlenceli bir ortamı kaçıracak halim yoktu ya

"Nasıl geçti yolculuğun" diye sordu Ali radyoyu kapatıp o ters bakışlarından birini tekrar arkaya attıktan sonra.

"İyiydi" dedim kısaca. Orada hissettiklerimi anlatmak istemiyordum.

"Nereye gittiniz ki komutanım" diye sordu Ahmet kafasını ben ve Ali'nin arasındaki boşluktan öne uzatarak. Ali eli ile Ahmet'in kafasını itti ve yerine oturmasını sağladı.

"Evet, en son birlikte çıktınız ama Ali komutanım yalnız geldi" diye de emre lafa girip koltukların arasındaki boşluktan kafasını uzatmıştı öne.

"Sikicem şimdi dedikodunuzu. Yırtık dondan çıkar gibi. Çek lan kafanı" diyen Ali ile emre de yerine geçti.

"Emredersiniz komutanım" dediler ikisi aynı anda. Moralleri bozulmuştu bayağı.

Gülmemek için dudağımı ısırıp cevap verdim arkada dedikodu diye ölen ikiliye.

"İşim vardı biraz onları hallettim" diyerek konuyu kısa kesmek istediğimi açıkça belirttim ki onlar da beni şaşırtarak bunu anlayıp sustular.

Elimdeki su şişesinin kapağını açıp içmek için ağzıma götürmüştüm ki Ahmet'in Ali'ye bakarak kurduğu cümle ile su boğazımda kalmıştı.

"Eeee komutanım ne zaman gidiyoruz pavyona?"

Ben hunharca öksürürken emre arkadan uzanıp sırtıma vurdu. Ali ise aracı hemen kenara çekerek aşağı indi.

Arka kapıyı açtığı gibi Ahmet'i ensesinden tutarak aşağı indirdi. Diğer arabalar da hemen arkamızda durmuşlardı. Gideceğimiz yeri ben seçtiğim için önden gidiyorduk.

"Hayırdır Ali, bir şey mi yaptı yine bu?... Tamam gelsin. Esma da sizin araca gelsin o zaman." Demişti gülerek, Ali ile konuşan serdar abi. Duyamıyordum ama dikiz aynasından onları görebiliyordum.

Evet, dudak okumayı biliyordum.

Aslına bakarsanız öyle askerlik için veya keyfi bir öğrenme değildi benimki.

Neyseeee bunu da anlatırım bir ara

Ali'nin ne dediğini okuyamıyordum çünkü arkası bana dönüktü.

Bu arada Ahmet gitmiş Esma gelmiş ve Ali yerine geri oturmuştu. Benim de öksürüğüm geçmiş öylece oturuyordum.

"İyi misin?" Diye sordu Ali. Ne çok soruyordu bu soruyu bana.

"İyiyim ne diye götürdün çocuğu, emre'sinden ayrı kaldı yazık" dedim Emre'ye bakıp sırıtırken, o da sırıtıyordu.

"Emre çok üzülüyorsa o da gider" dedi ayından ona ters bir bakış atan Ali.

"Yok komutanım ne üzülecem, ben yerimden gayet memnunum" diyerek arkasına yaslandı.

"En başında hata yaptık zaten üçünüzü aynı arabaya bindirmekle" dedi Ali yoldan aldığı gözlerini bana dikerken.

"Ben ne yaptım ya" dedim.

"Onlardan bir farkın yok ki seninde. İki delimiz vardı üç oldu"

"Üç deli mi?" Diye sordu emre de.

"Ha pardon, poyraz'ı nasıl unuturum?, Üç delimiz vardı dört oldu" diyerek düzeltmişti kendini Ali.

"İyi de ben bir şey yapmadım" dedim tek kaşımı kaldırıp ona bakarken.

Dudağı hafif yukarı kıvrılır gibi oldu ya da ben öyle gördüm.

"Çok hareketlisin, enerjiksin... Bu da her an her şeyi yapabilme ve başına iş açabilme potansiyelini artırıyor." Dedi Ali. Gözlerini arkada oturan Emre'ye çevirip "tecrübeyle sabit" diyerek de tekrar önüne döndü.

Sjdisjebdjaksb ben miydim enerjik? Ben var ya hayattaki en tembel insan olabilirim bir kere. Sahi ben size kendimi tanıtmamıştım değil mi?

Ben Pelin Nevra, adımı güzeller güzeli annemin verdiği Nevra.

Bazen huysuz, bazen tatlı; azıcık sinirli ama çoğunlukla gülümseyen, sevdikleri için canını verebilecek, sevmediklerinin canını okuyabilecek kadar göz karartan, ağlayarak da güçlü olunabileceğinin kanıtı olan

Lafını esirgemeyen, yaşadığı pek çok şeye rağmen her defasında daha güçlü ayagı kalkan, birazcık(ufacık) deli Olan

İnsanların söylediğinin tam tersini yapmayı kendine misyon belirlemiş

emir almaktan nefret eden

uyumak ve yemek yemek dışında bu hayattaki her şeyden üşenen

her işini son dakikaya bırakıp yumurta kapıya dayandıktan sonra elleri ayakları birbirine dolanarak işlerini halleden

her şeyde üste çıkmayı kendine adet edinen

hiçbir şeyi ciddiye almayıp her şeye he he diyerek geçiştiren Nevra.

Benim bu hayattaki ilk başarım, bu kadar tembelken askeriyeyi kazanabilmiş olmamdı sanırım. İkinci başarım ise emir almayı sevmeme, insanların ne  yapacağımı söylemelerinden nefret etmeme ve bu üşengeçliğime rağmen, benim bile şaşıracağım kadar iyi bir asker olmuş olmamdı.

Kısacası tek başarım asker olmamdı.

Bu hayatta pek çok şey olmuş, pek çok şekilde nitelendirilmiştim ben.

Anne katili, babasının yurda bıraktığı kız, kimsesiz, zeka engelli, aldatılan kız, o*uspu, kalpsiz, vicdansız...

Ama en doğrusu neydi biliyor musunuz? Mesleğine, üniformasına, vatanına aşık, sevdikleri için canını verebilecek; yüzünün gülüşü kadar, ruhunun kanayışı olan Nevra.

1.68 boyu olan, boyundan dolayı işinde her türlü mobbinge maruz kalan, beyaz tenli, kahvrenegi saçlı ve kahverengi gözlü sıradan bir insan olan Nevra.

Kendine her ben Nevra dediğinde, kendini Pargalı İbrahim gibi hisseden Nevra aksbwjgiekd.

İşte bu da benim ve sevdiklerimin hikâyesi.

Gelin o zaman bu hikayeyi en baştan, timle tanışmadan öncesine, görev zamanından alalım.

____

Olaylardan bir gün sonrasıydı bu. Şimdi olayların olduğu güne döneceğiz. Gelecek bölümden bir kesitin olmasi güzel olur diye düşündüm.

İyi okumalar sağlıkla kalın 🤍💖

LAÇİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin