"8- Bir garip suikast"

3.1K 176 21
                                    

Yine yeni yeniden hepinize sevgiler💙

Bu bölümde çok fazla bir değişiklik olmadığını söyleyeyim öncelikle. Daha çok yazım yanlışlarını düzelterek bir iki ufak düzenleme yaptım.

Bunun haricinde size sormak istediğim bir şey var. Kitapta önceki bölümlerde mevsim ve ayla ile ilgili hiç bilgi verdiğimi hatırlıyor musunuz? Ben hatırlamıyorum. Hikayeyi baştan okumaya da vaktim yok maalesef. Hatırlıyorsanız yazarsanız sevinirim.

Keyifli okumalar yorum ve beğeni yapmayı unutmayın lütfen seviliyorsunuz kendinize iyi bakın 😍

______________________

Tim koltuklara oturmuştu. Ben ve agit ise yere. On dört kişilik oturma alanı vardı helikopterin. Bu yüzden rahatça sığmıştık.

Her ne kadar koltukta oturmam icin ısrar edilmiş olsa da bu pislikle onlara daha fazla yakın olmak istememiştim. Kim bilir nasıl kokuyordum?

Bok bile daha güzel kokuyordu bence. En azından şu an aldığım iğrenç koku yanımdaki şerefsizden değil benden geliyorsa...

Gözlerimi sabitlediğim yerden ayırdığımda bana bakmakta olan bir çift göz ile kesişti. Turan dı bana bakmakta olan. Zaten karşılaştığımızdan beri, hayalet görmüş gibi dikkat ile bakıyordu bana. Ali'den öğrenmiştim ki lacine olan hayranlığından geliyormuş bu bakışları. Gülümsedim ona ve ondan da aynı karşılığı aldım.

Daha sonra Gözlerim helikopterin ön kısmındaki hareketliliğe kaydı.

Helikopter yardımcısı başını bölmesinden bu tarafa döndürmüştü. Bu sima bana çok tanıdıktı ama bir türlü nerden tanıdığımı çıkartamıyordum. Onun da gözleri beni bulduğunda benim aksime, onun beni tanıdığını belli eden bir ifade yerleşmişti yüzüne.

"Komutanım" dedi, bana doğru. Onun seslenişiyle diğer gözler de bana dönmüştü.

"Sizi almaya geldiğimizi bilmiyordum komutanım. Sizi sağ salim gördüğüme çok sevindim" dedi cümlelerine, yüzündeki gülümseyişle devam ederken.

"Erdem?" Kafasını salladı onaylar bir biçimde. Gülümsedim bende.

"Görevdeyim" dedim devam ederek. Daha fazla bir şey ifşalamaması için. Aslında sorun değildi bu bilginin verilmesi ancak ben görev bitirme emri almamıştım. Doğal olarak da kimliğimin gizli kalmasi gerekiyordu.

Kafasını salladı onaylar bir biçimde ve komutanla bir şeyler konuşup bölmesine geri döndü.

Herkesin gözü üstümdeydi. Büyük ihtimalle rütbemi tartmaya çalışıyorlardı.

"Buldum lan askermiş işte" diye bağıran Ahmet ile kahkahayı bastım. Benle birlikte birkaç kişi daha gülmüştü.

"Aferin sana, eril müge anlı seni" gülüşlerimin arasında kurduğum cümleyle bu defa herkes gülmüştü ve benim gözlerim otomatik olarak bir kişiye kaymıştı.

Bakışlarım ona kaydığında onun bakışlarının zaten bende olduğunu görmüştüm. Öylece birbirimize bakarken bakışmamızı bölen şey agitin sözleri oldu.

"Vay be berfin, bu hallerinde vardı demek ki. Gülüp şaka yapmayı da biliyorsun"

Cevap vermemiştim. Niye verecektim ki? Ama o inatla devam ediyordu.
Benim gozlerim onda onunkiler bende birbirimize bakıyorduk. Yüzünde değişik bir ifade vardı. Ne olduğunu anlamlandıramamıştım.

"Bana bir kere gülümse diye yapmayacak şeyim yokken sen, bunlara kahkaha atıyorsun" diyerek gözlerini helikopterin içinde dolandırmıştı. Bir de kendine ve geldiği çöplüğe bakmadan şanlı askerlerime, üniformalarına bakarken iğrenir bir yüz ifadesi takınmıştı. Şeytan diyordu ki at uçaktan gitsin...

LAÇİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin