(2003-Samsun)
Nevra, "Anne hiç sevmiyorum ben bu kadını." Diye fısıldadı(ğını sandı en azından) Hazal'ın kulağına eğilerek.
Hazal karşısındaki kadına utangaç bir gülümseme yollayarak kızını kulağından uzaklaştırdı.
"Hadi sen gidip çizgi film izle kızım. Biz burada büyükler bir şey konuşuyoruz" dedi Hazal kızına ağzını yüzünü büzüp gitmesini işaret ederek. Ama nafileydi. Nevra yapılan hiçbir mimiği anlamamış, anladıysa da umursamamıştı.
"Ne istiyorsun anneee? Ağzını yüzünü niye eğiyorsun" diye de soru. Hazal derin bir nefes aldı. Şu an Nevra'ya doğru uçan bir terlik atmamak için çok büyük bir savaş veriyordu.
"Canım, sen bir odana mı çıksan? bir şeyler konuşuyoruz burada."
Dedi Nevra'nın asla sevmediği kadın, ağzını burnunu eğe eğe konuşarak. Zaten geldiğinden beri sürekli evi süzüp duruyor sonra da ağzını büzüyordu.
"Gitmek istemiyorum. Çok istiyorsan sen git, burası bizim evimiz. Ayrıca seni hiç sevmiyorum. Saçın da çok çirkin."
Diyen Nevra'ya, Hazal ışık hızıyla döndüyse de kızını yakalayamadı. Bir de kapı eşiğinde durup karşısındaki kadına dil çıkardı ve mahalledeki tek arkadaşı olan, isminin Batuhan olduğunu asla kabul etmediği Bayhan ile oynamak için dışarı çıktı Nevra.
Arkasında bıraktığı manzara ise görülmeye değerdi. Misafir kadının ağzı iki karış açık kalmış kapıya bakıyor Hazal ise elini yüzüne kapatmış sabır çekiyordu.
"Benim kızlarım benden izinsiz ağzını bile açmaz. Çok yüz vermişsin kızına Hazal'cım." Diyen kadına döndü Hazal. Doğruydu, Nevra'nın biraz dili uzundu, biraz da yaramazdı ama yine de böyle arkasından nefretle bakılmasına gerek yoktu. Çocuktu sonuçta. Ve misafir gittiğinde götünde anne terliğinin desenleri çok güzel çıkacaktı.
"Kızıma yüz vermeyeceğim de kime vereceğim Elmas'çım" dedi Hazal da aynı onun gibi sırıtarak. "neyse biz konumuza dönelim" diye de devam etti.
"Bu defa kesin boşanıyorsun yani öyle mi?" Diye sordu elmas.
"Bana kalsa dört yıl önce bitmişti her şey. Ama gel gör ki her seferinde mahkemeden kendi lehine sonuç almayı başarıyor. Evlenmek bir dakika ama boşanmak asırlar alıyor resmen." Dedi Hazal sinirle.
"Üzülme canım. Hallolur ama sen emin misin? Kızın babasız kalacak sonuçta. Hem bu varlık konusu ne olacak" diyen Elmas'a öfkeyle baktı Hazal.
"Birincisi benim kızım babasız değil. Ben, hem annesi hem de babasıyım. Altı yaşında Nevra. Kaç kere gelip gördü onu, kaç doğum gününe katıldı, kaç kere parka götürdü? Parkı bile geçtim kaç kere yüzüne bakma tenezzülünde bulundu. Sıfır. Doğumda bile yalnızdım ben. Nevra hastalandığında yalnız başıma hastaneye götürdüm. Baba demekle baba olunmuyor. İkincisi, varlık dediğin şey benim, babamın ve kayınpederimin emekleri. Bunu da o şerefsize metresiyle yesin diye verecek değilim. O paranın her kuruşu benim kızımın" diyerek öfkesini kustu Hazal. Daha fazla ne bu konulara ne de bu insanlara tahammülü kalmamıştı. Kenan olacak adamın arkadaşlarından da ne beklenirdi ki zaten? onca yol gelmişti ama hâlâ yatırımdan, sahtecilikten bahsediyordu. inanılacak şey değildi doğrusu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAÇİN
AcciónO, dağlarda bilinen adıyla Laçin... Özel kuvvetler mensubu olan bir istihbaratçı Birbirinden deli iki tim Onları bekleyen güzel ve zorlu günler Çıkılacak zor görevler Görevlerden bile zor ve karmaşık olan gönül işleri... Güçlü karakter...