Selam güzelliklerim, uzun bir aradan sonra nihayet tekrar birlikteyiz. Bu kitabı yazmaya başladığımdan beri sanırım ilk defa bu kadar uzun bir ara verdim. Oldukça yoğun bir tempom var ve bu temponun arasında uzun bir bölüm yazmak gerçekten çok zor. Umarım keyifle okuyacağınız bir bölüm olur.
Bu bölümü çift part yapmaya karar verdim. Çünkü çok uzun. Zaten siz bu partı bir haftada anca okuyabileceğiniz için ben diğerini o zamana kadar yazmış olurum diye düşünüyorum 😂
Keyifli okumalar💫🖤
Bol yorum yapıp bölümü şenlendirmeyi unutmayın lütfen🌸
_____________________________
Bu hayattaki her şey için bir açıklamam, savunmam, betimlemem olabilirdi ama şu anki huzurun hiçbir tanımı yoktu bende. Bir kere daha çektim içime müptelası olduğum kokuyu. Saat sabahın beşiydi. Dışarda serinlik vardı ama ben ilk defa üşümüyordum. Günlerden sonra lanet ciğerlerim havanın nasıl solunduğunu hatırlamış gibiydi. Yarım saatten fazla bir süredir uyanıktım ama yerim o kadar güzeldi ki kımıldamayı aklımdan bile geçirmemiştim. Duyduğum kalp ritimleri bile bana farklı hissettiriyordu. Benim için atıyormuş gibi...
Ama artık yeterdi. Romantiklik de bir yere kadardı. Bu ne böyle sapık gibi iki saattir yattığım yerden kıpırdamıyorum ya!
Kaşlarımı çatarken buldum kendimi bir an. İyice Ali'ye benzemiştim. Adam covid gibi her hücreme sirayet etmiş resmen!
Dün gece nasıl uyuduysak hâlâ o pozisyondaydık demeyi çok isterdim ama değildik. Dün oturuyorduk, sabah bir uyandım bir de ne göreyim? Koltukta yan yana uzanmışız. üzerimizde benim pikem, Ali kolunu başımın altına koymuş, benim başım onun sol göğsüne dayalı, o sırt üstü yatarken ben ona doğru dönüp yan yatmıştım. Saçma sapan bir pozisyondaydık!
Dizilerde bu böyle değildi ama. Nasıl yatarlarsa öyle kalıyorlardı hani? Biz nasıl bu duruma gelmiştik?
Hafifçe kıpırdandım önce, sonra başımı Ali'nin göğsünden kaldırarak kendimi uzaklaştırmak istedim. Boynumun altından uzattığı eli ile omzumdan tutuyordu Ali. Ahtapot gibi sarılmış bu da be! Elini omzumdan yavaşça çekerek biraz sola kay-
-pat-
"Ah!"
"Nevra!" Diye bir anda uyanıp etrafa bakınan Ali'ye baktım aşağıdan. Evet, aşağıdan! Çünkü az önce kanepeden düştüm!
Ali'nin gözleri bende odaklanınca ilk ne olduğunu anlayamadı galiba çünkü gözlerini arka arkaya kırpıştırarak baktı bana. Pis yakışıklı herif! Çok yakışıklı uyanmıştı bugün. Acaba bu hep böyle yakışıklı mı oluyordu? Mesela sümüğü akmıyor mu bu adamın hiç? Niye hep böyle mükemmel anasını satayım.
"Nevra, ne yapıyorsun aşağıda?" Diye sordu güzel güz- pardon, şaşkın şaşkın bakarak.
"Hiç ya aşağıda havalar nasıl diye bir bakayım dedim. Hatta inmişken koltukların altından az biraz mikrop toplar onlarla da seni öldürürüm diye düşündüm" dedim boğuk sesimle. Zaten boğazımın Allah belasını vermişti bir de yeni uyandığım için sesim Hayko Cepkin'nin sesi gibiydi.
Ali, tek eli ile gözlerini ovuştururken söylediğim şeylere güldü.
"Aslında kendini kanepeden atmana gerek yoktu, zaten hep aşağılarda olduğun için havayı biliyor olmalıydın" dedi, gülüp eliyle başımdan karnına doğru hayali bir çizgi çizerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAÇİN
ActionO, dağlarda bilinen adıyla Laçin... Özel kuvvetler mensubu olan bir istihbaratçı Birbirinden deli iki tim Onları bekleyen güzel ve zorlu günler Çıkılacak zor görevler Görevlerden bile zor ve karmaşık olan gönül işleri... Güçlü karakter...