"3- Kurt esir kalmaz"

3.8K 185 10
                                    

Selammmm güzellikler. Nasılsınız? İyisinizdir inşallah. Yeni bir bölümle daha karşınızdayım. Yorum yapıp beğenmeyi unutmayın lütfen seviliyorsunuz 🤍 🤍
______________

Artık kampı neredeyse toplamışlardı, büyük ihtimalle umutları bekliyorlardı. Gidip Sinan'ı bulmam ve ne yapması gerektiğini anlatmam gerekiyordu. Tabi diğer ikiliyi de unutmamak lazımdı.

Onlardan yana olduğumu öğrenince ne tepki vereceklerini oldukça merak ediyordum. Özellikle ultra yakışıklı olan 'ali üsteğmenin'. Gitmeden bilemezdim. O yüzden tabanlara kuvvetti.

Sinan'ı tuttukları mağaraya doğru yol aldım. İçeri girince başında nöbet tutan ikili beni görüp sen hayırdır bakışları atmaya başlamışlardı. Yanlarına iyice yaklaştım ve:

- gidip kamyonetten devrilen silahları toplayın hemen yoksa başkan sizi keser, ne biçim iş yapıyorsunuz?
Diyerek onları gelmeden önce bilerek devirdiğim silahları toplamaya yolladım.

Bu sırada içerdeki üç adama da hızla göz göze gelmiş ve onları incelemiştim. Eh biraz dayak yemişlerdi ama bir şey olmazdı.

Aynı rütbede olduğum askerle tekrar göz göze geldik.

- Nasılsınız beyler?
Dedim gülerek.

Sinan durup diğer ikiliye baktı. Büyük ihtimal ile onların asker olduğuna inanmamış veya doğruluğundan emin olamamıştı ki bu gayet normaldi.

"Ne istiyorsun?" Dedi Ali kaşlarını çatarak.

"Hiç ya, haremde eksik varmış da bir bakayım dedim buralarda yakışıklı adam var mı diye" diyerek gülümsedim.

Sinan ve Turan bir bana bir Ali'ye bakıyordu.

"Komik değildi." Dedi Ali.

Hâlâ hâlâ paşama bak espiri beğendireceğiz bir de.

"Senle uğraşmayı çok isterdim ama gerçekten hiç vaktim yok." Diyerek Sinan'a döndüm. Sinan gözleri ile askerleri gösterip onay istercesine bakınca gözlerimi bir kere açıp kapatarak sorun olmadığını söyledim.

"Bir an hiç gelmeyeceksin sandım" diyen Sinan ile Ali ve Turan bir bana bir de Sinan'a baktı. Şaşkın balık halleri hoşuma gitmedi değil.

"aşk olsun abi gelmem mi hiç ufak tefek işlerim vardı onları hallettim"
Dedim sırıtarak o da bana aynı sırıtışla bakıyordu. Yüzü gözü şişti, üstü başı kan revan içindeydi ama hala aslan gibi dimdik duruyordu. Gururla baktım ona.

"şu rahatlığın bir gün beni öldürecek kızım. Ben burda esir düşmüşüm, içimizden hain çıkmış, sizi her an enseleyebilirler, sen ortalıkta elini kolunu sallaya sallaya sıfır telaşla geziyorsun"

"ne yapayım abi oturup ağlayayım mı? Yakalarlarsa üç beş leşi de kendimle götürürüm gittiğim yere, sonuçta sıkıntıya gelemem gittiğim yerde de eğlence lazım"
Dedim tekrar sırıtarak. Yüzümü mağaranın girişine dönmüş, kollarımı göğsümde bağlamış ve mağara duvarına yaslanmış bir şekilde, kısık sesle konuşuyordum.

"Ne oluyor lan?" Diye kısık sesle söylenen Turan'a döndüm.

"kısa ve net özetliyecem. Ne ben ne de şu an yanınızda bulunan adam terörist değiliz. Türkiye Cumhuriyeti adına buradayız." Burada durup yüzlerine tek tek baktıktan sonra elim ile esir askerleri gösterdim ve devam ettim. "Bunlar da gerçek türk askeri. Bugün timlerinden ayrı düşünce ve iletişimi de kaybedince esir alınmışlar." Dedim karargahtan aldığım bilgiyi paylaşarak.

"Hadi be" dedi turan.

"Entrikalı türk dizilerindeki gibi birbirinize bakarak şaşırmayı bırakın da işimize bakalım" dedim onların bu şaşkın hallerine sırıtarak.

LAÇİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin