"Her yerde sen"

198 12 0
                                    

ALTAY'dan

Sabah uyandığımda saat çok erkendi. Simayı uykusundan uyandırmadan bir öpücük bırakıp sabah antremanı yapmak için salona gittim.
Giderken aklımda hep Simay'ın ailesi vardı.
Bana belli etmemeye çalışsa da kafasına takıp üzüldüğünü biliyorum. Ama ona zarar gelmesine ne olursa olsun engel olucam.

SİMAY'dan

Uyandığımda Altay evde değildi. Aşağıya bahçeye bakıp göremeyince telefonumdaki mesajı gördüm. 

Antremandan sonra yemek yemeyip kahve içtiğini bildiğim için kahvaltı hazırlamakla uğraşmayıp koltuğa yayılıp telefonumla ilgilenmeye başladım. Bugün tatil için hazırlandıcağımız için heyecanlıydım. Kapının açılmasıyla gözümü kapıya diktim. Altay çantasını bırakıp yanıma koştu.

Gülümseyip yanağımı sıktı "ayılamadın mı halaa" esneyip başımı boynuna gömdüğümde kıkırdayıp saçımı öptü. Derin bir nefesle kokumu içine çekti.
"Kokunu hissedince kendimi iyi hissetmeye başlıyorum" gülümseyip boynuna öpücük bıraktıktan sonra başımı kaldırıp gözlerimi ovaladım. "Bugün hazırlanıyoruz dimi?" Başını salladı. "İlk sana geçelim. Valizi hazırlayıp döneriz"
"O zaman kalkkk gidelim hemen. Hatta sen kal istiyosan." Altay ayağa kalkıp gözlerini kıstı. Zaten çekik olan gözleri kısıldığında yok oluyo. O kadar tatlı ki... "Bensiz olmaaazz hadi kalk" zaten yürüme mesafesi olan evime geldiğimizde giyinme odama geçip valizimi hazırlamaya başladım.

Altay her zamanki gibi eşyalarımı kurcalarken beni bekliyordu. "Altay elimdekini de ver. Ay küçük çocuklar gibi eşyaları kurcalıyosun bu odada" yanıma gelip oturdu. "Oda mağaza gibi. Valla askım sen aç kalmazsın. Kıyafet çanta ayakkabı satar satar geçinirsin he" gülümseyip valizi kapadım. "Hadi gidelim yaa. Hem ne alaka o kadar fazla eşyam yok. Hatta azı var" Altay gözlerini dikip bana bakmaya başladı. "Nee! Allah için söyle bana şu odada kaç dolap var" duraksayıp etrafa baktım. Saydığımda 5 dolap vardı 2 tane de çekmeceli küçük dolaplar. "Ya oturup saymakla mı uğraşıcam be!"

"Birtanem ayakkabılara ayrılmış dolabın var ya. Ama neyse bende alırım aralarına koyarsın." Gülümsedim. "Hadi gidelim artık senin valizin var daha." Altay valizimi aldı ve evine geçtik. Aslında burası artık benimde evim olmaya başlamıştı. Resmen evli gibiyiz sadece ne yüzük ne de kağıt üzerine yazılmış birşey yok.

Altay'ın odasına geçtiğimizde valizini çıkarıp yatağa bıraktı. Bense Altay'ın bana yaptığı gibi odasını karıştırıyordum. Günlerdir burda olmama rağmen karıştırma fırsatım olmadı. "Altay bu ne?"
"O benim küçüklükten kalma oyuncağım" gülümsedim. Altay valizini toparlarlayıp kenara bıraktı. "Sen sabah kahvaltı yaptın mı?"
"Eeee yooo yapmadım. Ama acıktım he" gülümseyip telefonunu çıkardı. "Pizza mı söylesek?" Gözlerimi fal taşı gibi açtım. "Pizza mı olurr" telefonundan pizzayı söylediğinde bahçeye geçtik. Hava o kadar güzeldi ki. Altay'ın başı omzumdayken fotoğrafımızı çekip hikayeye attım;

 Altay'ın başı omzumdayken fotoğrafımızı çekip hikayeye attım;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Uyuya kalmıştı... Antremandan sonra valizlerle uğraşınca yorulmuştu tabii
Bir süre sonra kapı çaldığında Altay uyanıp yemekleri alıp tekrar bahçeye döndü. Bense dolaptan içecek getirdim. Yemeği yedikten sonra bilgisayardan izlediğimiz diziyi açıp izlerken Altay yeniden uyuyakalmıştı. Saat erken olsa da ben her zaman uyuyabilirim.

Altayı da uyandırıp odaya çıktık. Sabah için alarm kurup yattık.

"Ne zamandır sendeyim..."  (Altay Bayındır)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin