"Bir tek sen kaldın"

163 6 0
                                    

Sabah uyandığımda Altay yanımda değildi. Yatağın yanında alışveriş poşetleri yığılıyken Altay'ın yastığındaki nota gözüm çarptı.

"Beni bekle güzelim baş ucuna bıraktığım elbise senin için. Ben gelene kadar hazır ol. Seni seviyorum"

Gülümseyip yanımdaki kutuyu açtığımda lacivert bi elbise vardı. Laciverti ne kadar sevdiğimi ve kendime yakıştırdığımı o kadar iyi biliyorsun ki sevgilim...

Hızla duş alıp bakımımı yaptıktan sonra saç ve makyaj işini de hallettim ve elbisemi giydim. Spor bir elbiseydi. Büyük ihtimalle yemeğe değil de başka bir yere gidicektik. Aşağıya indiğimde salona geçtim ve telefonuma gelen mesajla duraksadım. Uçak bileti mi?

"Hayatının en önemli görüşmesinde yanımda olmazsan eksik hissederdim güzelim. İngiltereye gidiyoruz:)"

Gülümse dikten sonra Altayı aradığımda telefonu gülerek açtı.

"YA SEN CİDDİ MİSİİİİNNN. GİDİYO MUYUZ GERÇEKTEN GÖRÜŞÜCEK MİSİN? ALTAY CİDDEN BENDE GELİYO MUYUM? LAN GÜLMESENE! CEVAP VER CEVAAAAAAPPP"

Gülmesi sonunda durduğunda cevapladı. "Niye ciddi olmasın birtanem. Hazırlan bak akşam uçağımız" kaşlarımı çattım. "Eee niye elbise peki?"

"Ne elbisesi?" Duraksadık. "Yatakta kutuyla duran elbise Altay? Heyecandan unuttun mu acaba?"

"Ne elbisesi hayatım ben elbise falan bırakmadım ki sana?" Derin bir nefes aldıktan sonra aklımdan geçenle içim çekilmişti. "Simay?"

"Altay. Eve gel!" Telefonu kapatıp elbiseyi çıkardım ve kutuya bırakıp kutuyu aşağı indirdim. Notu da üzerine bırakıp koltuğa oturup titreyerek kutuyu izlemeye başladım. "Nolur tekrar sarma bana Oğuz. Yalvarırım çıkmış olma o hapisten."

Kapı hızla açıldığında nerdeyse ağladığımı gören Altay yanıma oturup gözlerimi sildi ve yanağıma bi öpücük bırakıp kutuyu ve notu eline aldı.

"Kim bu orospu cocuğu? Nasıl girmiş lan eve!"
Derin bir nefes aldım. "Oğuzun işi bu Altay..."
Kaşlarını çattı "Hapise girdi demiştin o piç için"

"Ya demek ki çıkmış ya da birine yaptırmış bilmiyorum ama böyle psikopatlıkları sadece Oğuz yapar." Dudağını ısırıp kutuyu ve notu kenara fırlatıp telefonu eline aldı. Birini arayıp salonda dolanmaya başladı.

"Kral bizim eve uğrasana bir.
Yok sana bahsettiğim bi pezevenk vardı hatırlarsın.
Bu orospu çocuğu bişeyler yapmaya çalışıyor yine belli ben antremandayken Simay'ın baş ucuna kutu bırakmış"

Altayı hayatımda ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. Oğuz kim? Diye soruyorsanız senelerdir başımdaki sapığın biri. Altaya bahsetmiştim öncelerde ama bizi nasıl bulduğunu anlayamıyorum. Şuan tek bildiğim şey içimdeki kötü his ve başımın dönüşü.

"Altay" hala telefonda konuşuyordu. "Altay başım"

"Güzelim?" Yanıma gelip elimi tuttuğunda gözlerimin karardığını hatırlıyordum.

Yazardan

Altay Simay'ı kucağına aldığı gibi hızla hastaneye doğru sürmeye başlamıştı. Simay'ın şu sıralar vücudunda ki değişiklik ve halsizliği gözüne çarptığı için oldukça gergindi. Simay baygın bir halde arka koltukta yatarkan Altay'ın bir eli Simay'ın elini sıkıca tutuyordu. Hastaneye vardıklarında acilde sedyeye yatırdığı sevgilisinin solmuş yüzünü okşayarak muayene odasına gidiyorlardı. Hemşire onu içeri almadığında kenara oturup çaresizce beklerken elinden sadece dua etmek geliyordu.

"Güçlü kal güzelim. Yalvarıyorum güçlü kal..."

ALTAY'dan

"Hasta yakını sizsiniz sanırım?"  Yanına gittiğimde doktorun çöpe bıraktığı eldivendeki kan gözüme çarptı. "İyi mi?" Doktor başını sallamıştı. "Metanetli olun lütfen. Simay hanım yaklaşık 3 haftalık gebeymiş." Yüzümde oluşan gülümseme anlıktı. "Fakat. Bebek anneye maalesef tutunamamış Altay bey... Simay hanımın hiç bir problemi yok. Ayrıca gelecekte ve ya yakında hamile kalmasında da bir sakınca tespit etmedik. Yalnızca yüklü miktarda vitamin takviyesi almalı.  Ayrıca geçirdiği epilepsi nöbetleri de duygusal anlamlara bağlı. Yakın zamanda zor bir durum içinde kaldığından dolayıdır diye düşünüyoruz. Geçmiş olsun"

Duyduklarım kulağımda çınlıyordu. Bi bebeğimiz olucaktı. Ama biz onun haberini aşamadan onu kaybettik. Kendimi toparlamaya çalışıyordum. Simay'ın yanına girebilmek için. "Nasıl anlayamadık güzelim nasıl fark edemedik!" 

Kendimi toparladığımda Simay'ın yanına girdim. Yüzü solmuş göz altları mosmordu yine de melek gibiydi...

Yanına sandalyeyi çekip elini tuttuğumda alnımı eline yasladığımda gözümden düşen yaşları tutmamaya karar verdim.

"Özür dilerim..." başımı kaldırdığımda uyanmıştı.

"Güzelim? Özür dileme birtanem" yanağını öpüp okşamaya başladım. "Senin hiç bir suçun yok tamam mı? Zaten çok kısa bi sürelikmiş" gözlerinden düşen damlaları silerken kendi göz yaşlarımı bırakıyordum.

"Bebeğimi olucaktı Altay... ya bir daha olmazsa?
Ya hiç anne olamazsam?"

"Hayır hayır sakın. Doktorun kendisi söyledi güzelim. Bir daha hamile kalmanda hiç bi problem yok. Sen kendinin ne kadar güçlü olduğunun farkındasın dimi? Ben senin anne olmayı ne kadar istediğini biliyorum ki ne kadar güzel bi anne olucağını da biliyorum. Bizim kocaman bi ailemiz olucak Simay. Ve ikimizde güçlü olucak başka şansımız ya da olanağımız yok" başını sallayıp gözlerini sildi.

Gülümseyip alnına bir öpücük bıraktım. "Su ister misin?" Başını salladığında yerinde dikleşmesine yardımcı oldum ve suyu içirdim.

"Ne zaman çıkıcam burdan?" Dudağımı büzdüm. "Doktor birazdan gelir birtanem. Sen iyisin dimi?"

"Altay gayet iyiyim. Hatta sen benim biletimi iptal edip git o görüşmeyi kaçıramazsın" başımı sallayıp gülümsedim. "Görüşme yarın akşam zaten birtanem. Sen iyiysen ve yolculuğu atlatabilirsen bileti ileriye alırız" gülümseyip başını arkaya yasladı.

Her haliyle bile böyle güzel olması, her gün ona daha fazla aşık olmaktan kendimi alı koyamıyorum.

"Seni çok seviyorum"
"Bende seni..."


⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️

EEEEE ŞEEYYYY BİLİYORUM BİRAZ ERKEN OLDU BÖLÜM SOSHŞSKSŞSBŞSNXŞD ÖZÜR DİLERİM GERÇEKTEN AMA BU ARAYA İHTİYACIM VARDI AŞKLARIM SİZE KAOSLU BÖLÜMLER YAZDIM BAKIN AFFEDİN BENİ🥲🥲🥲🥲🥲🥲🥲

OĞUZU DA MAHVEDİCEZ HEEEE🤭🤭🤭

"Ne zamandır sendeyim..."  (Altay Bayındır)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin