Sabah uyandığımda Altay hala uyuyordu. Aşağı inip kahvaltıyı hazırladığımda Altay yukarıda telefonda konuşuyordu. Sefa olduğunu anlayabilmiştim.
Aşağı geldiğinde gözlerini devirerek telefonu kapatıp bana baktığı an yüzüne gülümsemesini yerleştirip yanağıma ince bi öpücük bırakmıştı. "Günaydın güzelimmm" elimdeki son tabağı da masaya bırakıp gülümsedim ve yanağını okşadım. "Günaydınn otur hadi"
Masaya oturup kahvaltı işini hallettikten sonra bugünün işlerini halletmek için hazırlanmaya başladık. Davetiyelerimiz çoktan dağıtılmıştı bugünse fotoğraf çekimi için ekiple görüşücektik ayrıca düğün dekorasyonları için seçtiğim her şey bugün hazırdı. Ben yarın evleniyordum. Hemde hayatımda kimseyi böylesine sevemeyeceğim kadar sevdiğim adamla...
Yeni bi hayat için adım atıyorduk ve ikimizde o kadar cesur hareket ediyorduk ki. Birbirimize yaslandığımızda, birbirimize hep destek olduğumuz sürece üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir şey yoktu. Bu bizi ayakta tutan düşünce bu.
Hazırlanıp arabaya geçtiğimizde Damlayla mesajlaşıyordum. "Güzelim bıraksan ya telefonu artık" gülümseyip telefonu bıraktım ve gözlüğümü saçlarımın arasına takıp Altay'ın yanağını okşadım. "Ellerin mi titriyor senin?" Ellerime baktığımda titrediğimi hissetmeye başlamıştım. "Heyecandan oluyordur" gülümseyip arabayı park etti.
Arabadan inip elini sıkıca tuttuğumda gözlüklerimizi tekrar taktık ve dekorasyon ekibinin yanına doğru ilerledik. Salon dün ne kadar güzel gözüküyorsa bugün 3 katı hatta sayı veremeyeceğim kadar güzel gözüküyordu. O kadar ferah ve güzeldi ki. Ayrıda tekne de süslenmişti. Yine sadelikten yanaydık.
"Beğendin mi" hala gülümsüyordum "o kadar güzel olmuş ki" yanağıma uzun bi öpücük bırakıp alnını başıma yasladı. "Şu an ne kadar mutlu olduğumu tahmin edemezsin" elini daha sıkı tutup gülümsemeye devam ettim "benim kadar mutlu olamazsın" diyip yüzümü ona döndüm ve Altay başını eğerek boylarımızı eşitledi.
Birazdan dans ve girişimiz için prova yapacaktık. Ama şu an tek odaklandığım Altay'ın kokusuydu.
Bir süre sonra tekrar etrafta gezinmeye başlamıştım. Altaysa birileriyle konuşuyordu.
Bir süre sonra provaya başladık. Girişimizden sonra dans provasına geçtiğimizde Altay sürekli gülerek yarıda kesiyordu."Ya ama böyle olmaz ki!" Altay gülmeye devam ediyordu. "Ya valla içim çok komik oluyoo" ellerimi belime koyup gözlerimi kıstım. "O zaman doğaçlama yapıcaz. Durup bana baktı "nasıl?" Omuzlarımı silktim. "Bildiğin. Şarkı çalıcak bizde kısa bi süre öylece sallanırız sanki çok ciddi bi düğün olucak ya" gülümseyip yüzümü elleri arasına aldı. "Akıllısın ha. İyi almışım seni" kaşlarımı çattım. "Sinirli biraz ama ayarlarız artık orasını. Aldık bi kere kızı" gözlerimi büyüttüğümde gülmeye başladı. "Tabi Altay efendi. Atsan atılmaaazz satsan satılmaaazz" başını salladı. "E tabi aldık bi kere napalım" ağızım açık kalmıştı. "Seni tokat manyağı yaparım çocuk" bi süre daha güldükten sonra sonunda susmuştu. Aslında rahatsız değilim. Böyle çocuk gibiyken öyle güzel gözüküyor ki. Bıraksalar saatlerce çocuklaşmasını izler hatta uğraşırım. Ama şu an yapmamız gerekenler var.
Salondan çıkıp arabaya bindik. Bugün için yapılacak tek bir şey vardı o da yarın için heyecandan karın ağrılarımla uğraşmak. Eve ilerlerken Altay'ın annesinin aramasıyla yol boyunca telefonda yarın için konuştuk.
"Annem bizden daha çok heyecanlı" gülümsedim. "En küçük çocuğusun aynı zamanda son evlenen çocuğu. O yüzden daha ayrı bi heyecan içinde. Tabi gitmemiz de var işin içerisinde" aynı anda dudaklarımızı büzüp başımızı salladık. Ve fark ettiğimizde gülmeye başladık."İŞTE BU YÜZDEN EVLENİYORUZ. BİZ AYNIYIZ AYNI" dediklerime gülümseyip şarkının sesini açtı. Ve duyar duymaz söylemeye başladım.
"Ateşle barut aah yan yana durmaz gönül dilinden anla birazz"
Saçlarımı sallayıp dans ediyordum. Altayda hem arabayı sürüp hemde beni izleyerek gülüyordu. Şarkı bittiğinde arkama yaslandım ve saçlarımı düzelttim.
"Hadi in bakalım. Daha yarın oynıcaksın şimdiden başlama" arabadan inip Altaya yaslanarak eve doğru yürüdüm. Altay kapıyı açtığında hızla salona geçip devrildim. Tabi Altayda benim üzerime.
Bu akşam ayı evlerde olmamız gerekirken biz aynı evdeydik. Heyecanımızı görebiliyorduk. Aslında evli gibi yaşıyoruz Altayla. Bu resmen kağıt üstü oldu. Birlikteliğimiz boyunca aynı evde kalıyorduk ki bunda hiç bir sorun bulmuyorduk. Evlenmemiz işin ciddiyetiydi aslında. Tabii bir de gerçekten istememiz.
Hele ki ikimizin de bir çocuk sahibi olmayı ne kadar istediğimizi biliyordum. Tam köşesinden dönmüştük ve bu aklıma geldiğinde genelde iyi hissedemiyorum. Ama şu an üzerimde yatan Altay beni öyle huzurlu hissettiriyordu ki. Saçlarını derin bir nefesle kokladım.
"Kalbin çok hızlı atıyo?" Gülümsedim. "Heyecanlı mısın?" Başımı sallayıp olumlu anlamda mırıldandım. "O kadar mutluyum ki ne hissedeceğimi çözemiyorum" saate baktığımda 22:07 olduğunu gördüm. "Bence uyuyalım. Yarın erken uyanıcaz. Malum düğünüm var benim" Altay başını kaldırıp kaşlarını çatarak gülümsedi. "Allah Allah. Kimle evleniyon" gülümsedim. "Buldum birini kendime göre" başını salladı
"Eee yakışıklı mı bari" dudak büzdüm. "İdare eder ya" gözleri büyüdüğünde gülmemek için zor duruyordum. "Seviyon mu bari"
"O kadar seviyorum ki. Şu an ne anlatabilirim ne de sen anlayabilirsin" gülümsedi "o seni çok daha fazla seviyomuş" kaşlarımı çatıp gülümsedim "sen nerden duydun""Kuşlar söyledi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Ne zamandır sendeyim..." (Altay Bayındır)
ChickLit"Nolursun kaç kurtar kendini bu diyardan yar."