"Her şeye değer"

128 9 0
                                    

"Hadi hadi kalk daha düğün salonuna gidicez Altay!"
Beni duymak yerine uyuyordu. "ALTAY DEDİM!"

"Haağ? KALKTIM HAYATIM VALLA KALKTIM" kolundan tutup kaldırdım ve sırtından banyoya doğru ittirdim. "Sakın uyumak gibi bi hata yapma"

Üstümü değiştirip yüzüme çok az makyaj yaptıktan sonra Altayda çıkıp üzerini değiştirdi. "Hadi gidelimm" elini belime doladığında evden çıktık. Arabaya geçip düğün salonuna doğru gidiyorduk.

Salona vardığımızda Boğaz manzarasıyla karşı karşıyaydık. "Nasıll?" Gülümsemekle yetinmiştim çünkü konuşamayacak kadar büyülenmiştim.

"Altay çok... Çok güzel burası" gülümseyerek bana bakarken gözleri parlıyordu.

"En güzellerini hak ediyosun. Bende elimden gelenin en fazlasını yapıyorum" masaların etrafında geziyordum. Tam boğazın dibindeydik. Derin bir nefes daha alıp boğaz havasını ciğerlerime doldururken düğünümüzü hayal ediyordum.

"Bak şimdi güzelim" konuşmaya başlamasıyla gözlerimi açıp ona bakmaya başladım. "Bu alandan içeri girmeye başlıyoruz. Ve tam şurda nikahımız kıyılıyor. Sonra burda ailelerin de olduğu kısa bir eğlenceden sonraa..." beni omuzlarımdan tutup çevirdiğinde büyük bir yat gözüme çarptı.

"Arkadaşlarımızla olan asıl eğlence için oraya gidicez." Gülümsememi tutamıyordum. Tutmak istediğimde söylenemez tabi ki. Altay'ın koluna girip etrafa tekrar ve tekrar göz attım. "Teşekkür ederim..."

"Daha fazla teşekkür etme. Bu bizim düğünümüz Simay. Ve ben bu düğünü kimsenin unutmasını istemiyorum. Sen dahil. Sen ne istersen o olsun istiyorum hayatım boyunca senin iyiliğin hedeflerimde olucak birtanem..." yanağıma kondurduğu öpücükle utanıp başımı eğdikten sonra yüzümün kızardığına adım gibi emindim. Başımı kaldırdığımda kolumu Altay'ın koluna dolamıştım.

Düğün salonundan çıktığımızda arabaya doğru ilerlemeye başladık. Telefonumun çalmasıyla yavaşlamıştım. Arayan numara bana tanıdık geliyordu. "Neden çattın kaşlarını" başımı kaldırıp Altaya baktım. "Numara. Ama çok tanıdık geliyor nedense." Altay telefonu elimden alıp açtı ve hoparlöre aldı.

"Simay ben Eda." Duyduğum sesle donakalmıştım. "Abla?"

Altay bana şaşkınlıkla bakarken telefondaki ses devam ediyordu;

"Sen dinliyor musun bilmiyorum ama annen ve baban gitti. Hemde tamamen. Senden ümidi kestiler artık inatlarını da kırdılar. Gitmelerine mutlu olacaksın. Ol lütfen. Hayatına devam et güzel kızım sen beni görmesen de ben seni televizyonlarda ve ya internette gördüğümle yetinmeye çalışıyorum. Beni de affet olur mu?"

Ağlayarak konuşmasına dayanamıyordum. Gözlerimden akan yaşları serbest bırakıp dinlemeye devam ettim.

"Altay sana iyi bakıyordur umarım. Lütfen iyi bak kendine ve...
Aşkına sahip çık Simay. Onu ne kadar çok sevdiğini hissedebiliyorum. Hiç bir şey durdurmasın seni. Sen ne bizi ne de geçmişi düşünmeden yaşa ki benimde aklım sende kalmasın.
Özür dilerim kardeşim. Yüzüne kapattığım kapılar için, seni babamın dayaklarıyla yalnız bıraktığım için, o evden kaçıp gittiğim o gün için özür dilerim. Beni affetme istersen ama mutlu ol."

Telefon kapanmıştı. Altay telefonu arabanın üzerine koyup ellerinin arasına yüzümü aldı ve gözlerime bakmaya başladı. O da ağlıyordu.

"O dayaklar için bende özür dilerim sevgilim. Daha önce gelmediğim için özür dilerim..." bana sımsıkı sarıldığı an ağlamam şiddetlenmişti. Bütün geçmişin üstünü kapatmışken Eda'nın beni bulmadı beni resmen yerle bir etmişti. Ablamı affeder miyim bilmiyorum ama bildiğim bir şey var;

"Çok özlüyorum abla."

"Ne zamandır sendeyim..."  (Altay Bayındır)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin