Abiminde içeri girmesiyle bende kendimi mutfağa atmıştım 10 dakika sonra ise peşimden Meryem gelmişti. Suratı kıpkırmızı ve asıktı. Kolunu sıvazlayıp "iyi misin ne oldu sana?" Dedim.
Cevap bile vermeden annem geldi "kızım 3 sade 3 şekerli." Deyince iki cezveyide alıp ocağa sırayla koydum ve köpüklü şekilde tutmaya çalıştım. Meryem de başka bir tepsiye lokum ve su alıp peşimden geldi.
Odaya girer girmez başımı kaldırıp herkese baktım. İlk önce Ali ağa, Nurhan hanım ve Baran'ın oturduğu üçlüye gittim ve ağadan başladım servise, Nurhan hanım ve en son Baran. Gülümsedim teker teker.
Sonra ise annem babam ve en son müstakbel damada Azad ağaya bugün tıraş olmuştu. Sakallarını kısaltması hoştu lakin sıfır kesmemişti.
Kahveyi alırken yüzüme baktı dikkatle bende yanında benim için ayrılan diğer tekliye oturdum.
Ali ağa "eline sağlık güzel kızım çok güzel olmuş kahven." Dedi gülümseyip "teşekkürler" dedim.
Ali ağa tekrar lafa atlayıp "sebebi ziyaretimiz malumdur oğlum; Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızınız Zeynep'i oğlum Azad'a isteriz."
Babam lafa girmeden ilk önce bana baktı ardından ise "benim kızlarım değerlidir. Ben Azad ağadan söz isterim bildiğim kadarıyla sözünün eridir. Kızıma iyi bakarsa ben de veririm. He bakmazsan kapı da orda ağa!" Deyip kapıyı eliyle işaret etti.
Herkesin bakışları Azad'ı bulunca bende yanımdaki adama baktım. Bana bakarak "ben iyi bakmayacak olsam zaten istemem tutar kolundan götürürüm. Ben hem sizin hemde kızınızın rızasını almak istedim. Ama içiniz rahat olsun söz. Evimdeki herkese nasıl iyi bakıyorsam ona da öyle bakarım."
Babam başını sallayıp "o zaman hayırlı olsun!" Deyince herkes ayağa kalktı ben Nurhan hanım ve Ali Ağa'nın, Azad ise annem ve babamın elini öptü. Ardından Azad ceketinin iç cebinden yüzükleri çıkarıp ağaya uzattı besmele çekerek "hayırlı olsun o vakit." Dedi ve ipi kesti.
Nurhan hanım iç cebinden iki bilezik çıkarıp koluma taktı ardından Ali ağa ise boynuma bir Reşat altınlı kolye taktı.
Sonunda herkes kapının önünde toplanmıştı. Ali ağa "bir haftaya ziyarete gelicem seni kızım." Deyince "hadi dikkat edin." Deyip gitti.
Sevgili nişanlım ise bana yaklaştı ve "2 gün sonra bende sendeyim." Deyip o ve arkasından hepsi gitti.
Ben ise direk yatağa attım kendimi. Günler hızla geçmişti ve bugün nişanın üzerinden iki gün geçmişti. Sözde Azad gelecekti. Bende kalktım ve üzerime siyah bir kazak ve altıma, kahverengi bir etek giydim. Saçlarımı da toplayıp odadan çıktım.
Aşağı inip kahvaltıya oturmuşken kapı çaldı ve içeri Azad ağa ve Yeşim girdi. Ben onlara bakarken annem "gelin çay vereyim." Dedi onlarda oturdu.
Kahvaltı bitince Azad ayaklanıp "babam alış verişe çıkar gelinini dedi de." Diye açıklayınca annem "hadi o vakit." Deyip ayaklandı.
Hep beraber arabaya bindik ben annemle arkada, Yeşim ise abisiyle öndeydi. Araba yarım saat sonra bir mağza önünde durdu. Azad eliyle gösterip "istediğini al" diyince Yeşim koluma girip beni elbiselerin yanına götürdü.
Bana kırmızı bir elbise verip "bu sana çok yakışır eminim!" Dedi neşeyle elime alıp baktım hem kısa hemde dekolteydi.
Azad da arkadan gelip "bunla odada bile gezemezsin haberin olsun!" Diyince elime alıp "bunu alalım o zaman." Dedim.
Burnundan gülüp "iyi bakalım al sanki giyebileceksin." Diyerek güldü. Elbiseyi elkme aldım ve Yeşimle diğerlerine bakamya başladık.
Birkaç parça elbise, etek ve kazak almıştım. Sonra ise ayakkabılara yöneldik. Bir tane siyah bot ve beyaz spor ayakkabı aldım.
Arkamdan gelen Azad ise elimdeki ayakkabıyı alıp numarasına baktı ve beş altı tane daha alıp kadına uzattı. "paketleyin bunları da!" Dedi.
Bana yaklaşıp kulağıma eğildi ve "merak etme kocanın parası bitmez. Alabiliyorken istediğin kadar al bence." Dedi ve ellerini cebine koyup geri çekildi.
Ellerimin ucuyla göğsünden hafifçe itip "senin parana mı kaldım ben? Kendini avut anca birde kocammış mış."
Yeşimle kasanın yanında beklemeye başladık ama benim aldıklarım hariç bir düzine daha renk renk, çeşit çeşit elbise, kaza, etek, ayakkabı ve mont vardı.
Azad'a baktığımda bana bakıp göz kırptı ve "siz dışarıda bekleyin hadi" deyince Yeşim, ben ve annem dışarı çıktık.
Kapıyı açacakken elimin üzerinde elini gördüm "konuşalım" diye net şekilde konuştu. Başımı salladım.
Annemler arabaya binince bana dönüp "cuma nikah var ona göre hazırlan."
Kaşlarımı çatıp "nikah mı ne nikahı?" Anlamaya çalışıyordum. Umarım düşündüğüm değildir.
Gülümsedi ve parmağıyla beni gösterip "bizim nikâhımız dedem imam nikahını kıyın yaza düğün yaparız dedi. O sırada evi filan hazırlarız resmi nikahı da kıyarız."
"Bunlardan benim niye haberim yok peki?" Diye sordum sinirle.
"Olmuş oldu bak hadi bin arabaya hava soğuk zaten."
Arabaya binince bende yan koltuğa kaldım bindim ve kuyumcu önünde durduk. Yılmazlar kuyumculuk yazıyordu. Muhtemelen ya onların ya akrabalarınındı.
Birlikte içeri girdik ve kuyumcu neşeyle "hoşgeldin abi buyur." Dedi. "hoşbulduk Burak bize evlilik yüzüğü, bilezik filan çıkar."
Adam ilk önce yüzük tablalarını çıkardı. Ben elime ince taşlı bir yüzük seçince "taşı nerde onun bak bu daha güzel." Deyince elindeki yüzüğe baktım fena değildi. Elimi tutup yüzük parmağıma taktı.
Sonra havaya kaldırıp "bak yakıştı sen ne dersin anne?" Diyip anneme döndü o da benim kadar şaşkın bir kaç saniye sonunda bize yaklaşıp "güzel olmuş yavrum." Dedi bana dönünce başımı salladım.
Tezgaha bakıp gümüş yüzüklerden birini ona seçip ona uzattım o ise elini bana uzattı. Hızla parmağına geçirdim ve gülüp "çok yakıştı" Dedim neşeyle.
Bu halime gülüp "yakışır bana tabi ne sandın gülüm" Diyerek güldü ben ise gülüm de takılı kalmıştım. Sonra ise bileziklerden kalın olanı eline alıp "bundan on tane ver. Takımlara da bakalım."
Altın takımlar çıkınca ben vitrindeki beyazlara baktım daha güzel ve zarif duruyorlardı. Baktığımı anlamış olacak ki Azad "vitrindeki beyazları da çıkar yengene." Dedi.
İnen beyazlara baktım ve zinciri, küpesi ve bilekliği olanlardan birini seçtim. Kuyumcu ise "bunlar yeni çıktı su yolu diye geçiyor parlıyor birde." Diyince sad ve başımı salladım.
Azad onu ve birkaç birşeyi daha alınca kuyumcudan da çıktık. Yan taraftaki magzanin önüne oturup bir zarf çıkarıp Yeşime vardı. "sen buna bakma yakışan ne varsa topla. Abime ağaya göre de seç." Deyip gülünce nereye geldik merak ettim açıkçası.
Azad'ı kapının önünde sigara içerken bırakıp içeri girdik. İç çamaşır, gecelik vardı. Anneme dönünce "hadi bak kızım hızlı ol az." Dedi.
Yeşim "seç yenge bak abim gelmeden hızla seç bence. Onun gelmesi daha kötü."
Önümdeki geceliklerden beyaz olanı elime aldım arkası ise nerdeyse komple açıktı. Beline kadar dantelli, önü göğüs çatalına kadar açık, uçlarında ise yine danlteli vardı. Geri bırakıcakken annem elimde çekip "senin alacağın yok belli." Dedi.
Yeşim ve annem benim yerime hepsinden bol bol almış bana ise onları izlemek kalmıştı. Köşedeki saten geclikler pijamaydı en azından bende bir kırmızı, bir siyah onlardan alabildim.
Sonra kasaya gidince kadın hesap yaparken aldıklarını görmekle bile kızaran ben onları giyipte ne yapabilirim diye düşündüm.
Ama evlenince hep pamuklu, paçalı pijamada giyemezdim demi. O da adamdı karısını öyle görmek isterdi. Hele ki Azad ağa ise o kişi.
Allah'ım yardım et nolur bu kadar kızarmayayım yanında da, diye dua etmekten başka çarem kalmamış bir durumdaydım şuan. Yılda bir filan anca aynen kızım sen anca kendini kandırırsın. Off offf!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köy Aşkı
Teen FictionKöyün ağası ve hizmetçinin kızı arasında 2000lerde geçen bir aşk hikayesi. Azad annesinin ısrarları üzerine önüme gelen ilk kızı sana gelin diye almazsam der ve odaya o gün annesine yardım etmek için gelen Zeynebin girmesiyle gelinini bulur. Hırçı...