"Ne olursa olsun, kaybolmana izin vermeyeceğim, beni yalnız bırakmana izin vermeyeceğim... Seninle kalmam için ne kadar sürerse sürsün evrene karşı çıkacağım."
"Sen kim olduğunu sanıyorsun ha?"
"Umutsuzca kendisinin okyanusuna yansıdığını görmek is...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Ah, sana daha kaç kez âşık olacağım? ~"
"Hadi be!"
"Hassiktir?!"
"Bunu biliyordum." Minho iki arkadaşının şok içinde ölmesini izlerken mırıldandı. Chan ve Minho'nun basketbol takımı ve Iseul'un onlara yardım etmesi hakkında bir şeyler planladıkları spor salonunda oturuyorlardı. Görünüşe göre Minho sabahtan beri gülümsüyordu ve arkadaşları ona nedenini sordu ve tabii ki çocuk da onlara ondan ve Jisung'dan bahsetti.
"Bekle! Gerçekten mi?!"
"Evet hyung." şok olmuş Chan'a cevap verdi.
"Zavallı Jisung bir pisliğe âşık olmuş."
"Hiçbir zavallı, Chan hyung gibi aptal bir gerizekalıyı sevmez."
"Kesin şunu!" Chan ikisini durdurdu. Her ikisi de kaşlarını çatmış yüzlerle baktılar. Chan onlarla işi bittiğinde iç çekti. Birkaç dakika geçti ve kız aniden kollarını Minho'nun omuzlarına doladı ve ona sarıldı ve nefesinin kesilmesine neden oldu.
"Ne oluyor be-"
"Lanet olsun sana Lee Minho! Sonunda nihayet!" diye bağırdı.
"Oh... evet." Minho da ona sarıldı. Chan onları gülümseyerek izledi. Iseul, sürekli tartışsalar bile Jisung'un, Minho'nun en iyi arkadaşı olduğu için onu reddettiğini öğrendiğinde çok üzülmüştü. Artık ikisi bir arada olduğundan Iseul fazlasıyla mutluydu.
"Peki bu nasıl oldu? Yani onu itirafını kabul edecek kadar mı ağlattın?" İkisi dışarı çıktığında Chan şaka yaptı.
"Hayır hyung! Aslında ben-" durakladı. "Kimse ağlamadı. Ona tekrar sordum ve o..."
"Vay be Lee Minho ağladı!" Minho sessiz kalırken Iseul dalga geçti. Ay çocuğunun önündeki çift, Iseul'un söylediklerinin doğru olduğunu anlayınca nefesi kesildi.
"Evet." Minho mırıldandı. Arkadaşları buna güldüler, onun Jisung'u her şeyden çok sevdiğini biliyorlardı. "Bu arada hyung...ben-"
"Evet evet." Chan, Minho'nun ne soracağını bilerek başını salladı. Minho göz kırptı ve spor salonundan çıktı. Binanın boş koridorlarında koştu. Çok geçmeden aynı kahverengi ahşap kapıya sahip bir sınıf göründü. Oraya doğru giderken kapıyı iki kez çaldı ve herkesin dikkatini çekti.
"Günaydın Hanımefendi."
"Evet Bay Lee? Size nasıl yardımcı olabilirim?"
"Han Jisung'u benimle alabilir miyim?" çağırıldığını duyan Jisung gözlerini şaşkınlıkla büyüttü. "Basketbol kulübüyle alakalı." Diye devam etti. Öğretmen artık tamamen kızarmış olan Jisung'a baktı. Minho'nun basketbol takımının kaptan yardımcısı olduğunu ve son yıl nedeniyle yakında bir sonraki kaptanı ve kaptan yardımcısını seçmeleri gerektiğini bilerek başını salladı.
