"Ne olursa olsun, kaybolmana izin vermeyeceğim, beni yalnız bırakmana izin vermeyeceğim... Seninle kalmam için ne kadar sürerse sürsün evrene karşı çıkacağım."
"Sen kim olduğunu sanıyorsun ha?"
"Umutsuzca kendisinin okyanusuna yansıdığını görmek is...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Sadece senin yanında nefes almak istiyorum~"
"Uzun zaman oldu."
"Gerçekten." Minho, sırtını Jisung'un balkonunun duvarına yaslayarak iç geçirdi. Terk edilmiş yere gitmek istediler ama hava çok kötüydü. Bu yüzden Jisung'un balkonundan yıldızları izlemeye karar verdiler. Odasındaki ısıtıcılar Jisung'un vücudunu saran battaniyelerle birlikte takıldı, sıcak kalmasına yardımcı oldular.
Jisung, Minho'nun yanına ilerledi ve gövdesini kucakladı, başını Minho'nun göğsüne dayayarak onun atan kalbini dinledi. Minho'nun eli yavaşça Jisung'un saçını okşuyordu.
"Acıyor mu? Kolunu kastediyorum?"
"Hayır."
"Yalan söylüyorsun değil mi?"
"Sen yanımda olursan hiçbir acı hissetmem."
"Sen gerçekten Han Jisung musun?"
"Hayır, ben senin Hannie'nim."
"Sen gerçekten o değilsin. Hannie bunu asla söylemez, o asla o kadar sevimsiz değil."
"Ben benim."
Bir an durdular ve birlikte kıkırdadılar. Minho, Jisung'un başının üstünü öptü. Rahat bir sessizlik ortamı ele geçirdi, ikisi de günlerce süren zihinsel tacizden sonra kendilerini rahatlamış hissettiler. Jisung bir yumruyu yuttu ve konuşmadan önce boğazını temizledi.
"M-minho hyung ben-"
"Ne söylemek istediğini biliyorum. Fikrimi değiştirmeyeceğim. Sadece üç ila dört yıl sonra bunu iyi olaca-"
"İyi!?" Jisung bağırdı ve kaşlarını çatarak Minho'ya baktı. "Ya ben? Bir daha aynı şeyle yüzleşmek istemiyorum. Annemi dört ameliyattan sonra bile yıllarca yatalak gördüm, Ben... korkuyorum."
"Düzelecek."
"Bu öylece atlanacak bir şey değil." dedi Jisung Minho'dan çekilirken. "Gerçekten acı çekmeni istemiyorum. Başka bir tedavi arayamaz mıyız?"
"Babam bunun tek çare olduğunu söyledi."
"Güvenli değil."
"Umurumda değil. Hannie," Minho, Jisung'un yüzünü avuçladı. "Merak etme, her şey yoluna girecek. Yatalak olacağım ama en azından nefes alıyor olacağım, değil mi? İhtiyacım olan tek şey bu, seninle nefes almak."
"Ya bir şey olursa? Nasıl yaşayacağım?"
"Ben de aynısını sorabilir miyim?" diye sordu Minho, Jisung'un okyanus mavisi gözlerine bakarak. Genç bir süre durakladı.
