"Ne olursa olsun, kaybolmana izin vermeyeceğim, beni yalnız bırakmana izin vermeyeceğim... Seninle kalmam için ne kadar sürerse sürsün evrene karşı çıkacağım."
"Sen kim olduğunu sanıyorsun ha?"
"Umutsuzca kendisinin okyanusuna yansıdığını görmek is...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"En katı kalplerin bile katılaşmak için sebepleri vardır."
"Ah Minho hyung, bir şeye mi ihtiyacın var?"
"Ah... evet Felix."
"Nedir?"
"Jisung."
"Ha?" Hepsinin gözleri dönerken, Felix'i durdurdu.
"B-ben, yani onunla konuşmak istiyorum."
"Ah tamam o zaman, Jisung biz-"
"Felix, Jeongin eve gidebilirsiniz." Minho, Felix'in sözünü kesti.
"Ama ka-"
"Jeongin, sorun yok. Siz önden gidin." Jisung, arkadaşlarına söyledi. İkisi başlarını salladılar ve Jisung ve Minho'yu soyunma odasında bıraktılar. Jisung, büyüğüne bakmamak için elinden geleni yapıyordu.
"Dışarı çıkıp konuşalım mı?"
"Olur." Diye cevapladı Jisung, odadan ve binadan çıkarken. Bahçeden yürüyüp, kapıya vardıklarında Minho durdu. Jisung da onu takip etti. Kendini ısıtmak için sürekli avuçlarını birbirine sürtüyordu. Minho fark etmemiş değildi. Minho, Jisung'la yüzleşti.
"Ee... Han Jisung, neden dün antrenmanda değildin?" bunu duyan Jisung biraz gerildi. Minho, çocuğun konuşmasını beklerken kollarını göğsünde kavuşturdu.
"B-ben kendimi iyi hissetmiyordum." Yutkundu.
"Ne oldu?"
"Üşüdüm."
"Pratikten sonra soğuğu halledebilirdin değil mi?" dedi Minho ve Jisung gözlerini kapattı. İnsanların onu azarlamasından nefret ediyordu, özellikle Minho'nun.
"Üzgünüm ama gerçekten pratik yapacak durumda değildim."
"Kelimelerle aran çok soğuk." Minho kıkırdarken Jisung tuhaf bir şey hissetti. İnsanların ona 'soğuk' demesine alışıktı ama neden Minho deyince inciniyordu?
"Dünü telafi etmek için ne yapacaksın?" diye sordu.
"Spor salonunda on tur koşmak mı? Yoksa oyun alanı mı?"
"Sen-"
"O zaman aynı şey senin için de geçerli Minho!" Minho'nun nefes nefese küfür ederken gözlerini kapatmasına sebep olan yumuşak ama azarlayıcı bir ses duyuldu. Jisung'un kafası karışmıştı. Sesin kaynağı nihayet önlerindeyken, Minho karnına kasıtlı olarak zayıf bir yumruk yedi.
"Ah, Iseul neden buradasın? Varlığını hissedemediğimi biliyorsun, bu yüzden birdenbire ortaya çıkmayı bırak!" Minho'nun sesindeki hayal kırıklığı barizdi.
Kwan Iseul, Minho'nun çocukluk arkadaşı ve aynı zamanda sınıf arkadaşı. O koyu kahverengi gözleri ve bileğine kadar uzanan, baş parmağının arka tarafında mavi bir kelebek olan güzel, genç bir kız. Bu Toprak burcuydu. Aurası altın rengindeydi. İki çocuğun önünde birdenbire çıkması onun yeteneğiydi. Bacakları yere değdiği sürece istediği yere hareket edebilirdi. Minho'nun çocukluk arkadaşıydı ama bu ikili hakkında bir şey daha vardı. Minho'nun önünde durdu ve çocukça davranışına iç geçirdi.
