"Ne olursa olsun, kaybolmana izin vermeyeceğim, beni yalnız bırakmana izin vermeyeceğim... Seninle kalmam için ne kadar sürerse sürsün evrene karşı çıkacağım."
"Sen kim olduğunu sanıyorsun ha?"
"Umutsuzca kendisinin okyanusuna yansıdığını görmek is...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Daha yakınız ama iki dünya uzaktayız~"
"Yapılacaklar listenden bir dileği daha yerine getirelim mi?"
"Ha?"
"Bu kadar soğuk bir havada ısınmak istedin değil mi?" Jisung'un yanaklarında hafif bir pembelik ve açıkça kızararak başını sallamasını izleyerek sordu.
Minho'nun kafası Jisung'u görmek için döndü. Minho ne istediğini biliyordu; onay. Jisung'un ağlamasını dinledikten sonra bile buna inanmak istemedi. Ah, Jisung'unu, aralarındaki bağı kaybedeceğine nasıl inanabilirdi? Sonunda Jisung'dan uzaklaşacaktı, buna nasıl inanabilirdi?
Minho gülümsedi, sahte mi? Evet.
"Ceketlerini çıkar."
"Ceketlerim mi?"
Minho mırıldandı. "Merak etme, soğuk havanın sana ulaşmasına izin vermeyeceğim. Acele et onları çıkar."
Jisung bir an tereddüt etti. Minho'ya güvendi ve Minho'nun kararlı gözlerini izleyerek kabul etti ve vücudunun üst kısmındaki kumaş katmanlarını çıkarmaya başladı. Minho, gümüş ışığın onu ve Jisung'u da içine almasına izin vererek gözlerini kapattı. Minho da paltosunu çıkardı. Bitirdikten sonra Jisung'a zeytin yeşili bir kapüşonlu ve Minho'ya siyah beyaz çizgili bir tişört kaldı.
Jisung'un gözleri şaşkınlıkla açıldı. Çok fazla kan öksüreceğini bilerek bunu asla yapamazdı. Felix onu sıcak tutmaya çalışsa da Jisung hiçbir kışta bu kadar sıcak hissetmemişti. Minho'nun, Atlas'ın hükümdarı olduğunu hatırlayınca kıkırdadı.
"İyi misin?"
"Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama... bu biraz tuhaf."
"Tuhaf mı?"
"Hiçbir kış mevsiminde tek bir çift kıyafet giymedim. Sıcak bir his veriyor."
Minho, Jisung'un başını okşayarak gülümsedi. Bir dilek daha Minho tarafından yerine getirildi. Jisung, büyük olanın onunla ilgili her şeyi nasıl hatırlayabildiğini merak etti. Büyük olanın ona ne kadar değer verdiğini, Jisung'a kendisini nasıl sevdirebildiğini, Jisung'un kalbindeki boşluğun Minho tarafından nasıl sonsuz mutlulukla doldurulduğunu. Onu Minho gibi okuyan var mı? HAYIR. Minho gibi aşk da dahil olmak üzere ihtiyacı olan her şeyi Jisung'a veren oldu mu? HAYIR.
Jisung ona sahip olduğu için şanslıydı ve bunu istediği zaman herkese övünebilirdi. Jisung hiçbir zaman sözlü veya fiziksel bir şefkat gösteremedi, hatta büyük olana sarılmaktan bile korktu. Minho'nun mutlu olup olmadığını merak etti, öpüştüklerinde biraz mutlu muydu, birbirlerine baktıklarında biraz mı mutluydu, birlikteyken biraz mı mutluydu, Jisung'a sahip olduğu için biraz mı mutluydu.
"Hannie..." alçak bir fısıltı Jisung'u gerçekliğe geri getirdi. Dökülmekle tehdit eden gözyaşlarını kırpıştırdı. Minho fark etmediğinden değil, nasıl fark etmez?
