ŞEHADET - Vatan İçin / 18

570 69 15
                                    

Eğer bölümleri beğeniyorsanız lütfen oy vermeyi ihmal etmeyin ve yorumlarınızı bizde esirgemeyin. 

Her şey aslında sizin elinizde...

Sadece birkaç tık :)

*

Keyifli okumalar (kalp)

*


TOPRAK

"Hala burada olduğuna inanamıyorum."

Şaşkınlığını sesiyle de vurgulayan kuzenime gülümsedim. Tamamen sahteydi ama kimse beni bunu fark edecek kadar iyi tanımıyordu. "Açıkçası uzun bir süre daha bende geleceğimi düşünmezdim," dediğimde o bilindik yüz ifadesiyle sırtımı sıvazladı. Hüznümü hafifletmeye çalışan bir derbeder gibi...

"İyi ki geldin."

Aile içinde bana, bir hastaya veya yaralı bir kişiye duyulan ilgi ve şefkatle yaklaşıyorlardı. Yıllar önce uyutularak kabullenmeye zorlandığım durumun anestezi etkisinden çıktığım anda ne denli anlamsız olduğunu ve ruhumun bu acıyı çekip çıkaracak kadar güçlü durduğunu fark edeli çok olmuştu. Lakin onlar bana, ne kadar zaman geçerse geçsin hala küçük çocuk muamelesi yapmayı ihmal etmiyorlardı. Babamı kaybettiğim için ne hastaydım artık ne de yaralı. Çocuk bile değildim. Şehit kızıydım ben. Bu topraklara kanı bulaşmış, özel harekât polisi bir babanın göremediği ama yaşadığı süre zarfında alacağı yaralardan gurur duymasını öğreten bir adamın kızı. Yüreğimin ortasına taht kurmuş bu acı, belki de bu hayattaki en büyük gurur kaynağımdı.

Dün de öyleydi. Bugün de öyle, yarın da öyle olacaktı.

"Hoş geldin."

"Hoş buldum." Konunun kapanmasını isteyen bir acelecilikte "Ee siz ne yapıyorsunuz? Alıştınız mı buralara?" diye sordum. Merve, halamın ortanca kızıydı ve aramızda sadece birkaç yaş vardı. Onun dışında da pek fazla ortak özelliğimiz olduğu söylenemezdi. Yine de ailelerimiz tarafından ısrarla kıyaslanan o iki kuzendik ve bundan öteye gidemedik. Hayatlarımız sürekli birbirimizle rekabet halinde geçmişti. Ta ki babamın vefatının ardından annemin intiharına kadar.

"İzmir'den sonra biraz zorlandım açıkçası. Bu şehir alışılacak bir yer değil ama lojman sayesinde yaşanabilecek bir yer."

Babaannemden duyduğuma göre derslerinde en az benim kadar başarılı olan Merve liseden sonra okul hayatını bırakmıştı. Üniversite yerine evlenmeyi tercih etmiş, karşı komşularının kendinden bir hayli büyük olan oğluyla baş göz edilmişti. Bu mürüvvette oğlanın astsubay olmasının ve oldum olası hava atmayı seven halamın büyük etkisinin olduğuna emindim. Bu hayatta hiçbir şey olamayan kızının asker eşi olunca seviye atlayacağını düşünmüştü belli ki. Oysa ki hayalleri vardı Merve'nin, onları hiç umursamamış olmalıydı. Ana okulu öğretmeni olmak istiyordu. Çocukların içinde olmak, tüm gününü oyunlarla geçirmek. En azından hatırladığım kadarıyla istediklerinden biri buydu.

"Geçen sene mi gelmiştiniz?"

Merve önündeki şişeden bardağına su doldururken beni onaylayan bir mırıltı çıkardı. Bir gözü sürekli telefondaydı. Daha önce sadece fotoğraflarda gördüğüm eşi henüz aramıza katılmamıştı. O gelmediği içinde yemeğe başlamak istememiştik ve açlığımızı su ile bastırıyorduk. "Mutlu musun?" Baş başa olmamızın verdiği rahatlıkla sormuştum bu soruyu. Merve suyundan aldığı yudumlarda birkaç dakika oyalandıktan sonra "Olmamam için bir neden yok," dedi tekdüze bir sesle. Bu, önceden çalışılmış bir cevaptı ve benim gibi ipucu bulmayı meslek edinen birinden kaçacak değildi. Bu konu hakkında konuşmak istemediğini anladığım için uzatmadım. O da karşı bir hamle yaparak konuyu değiştirmeyi amaçlamıştı.

ŞEHADETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin