-özel bölüm-

849 26 1
                                    

10Bin okumada size bir sürprizim var demiştim. İşte size özel bölümmm.

Vote ve bol bol yorum atmayı unutmayınnn.

13.01.2001

Yetiştirme yurdunun, büyük bahçesindeydim. Elimde solmuş bir papatya vardı.

Papatya'yı açtığım çukura attım. Üzerini toprakla örttüm. Ölen şeyler toprağa gitmeliydi, her ne kadar topraktan çıkmış olsa bile.

Arkamda duyduğum adım seslerini umursamadım. Yine kamil amacıdır dedim.

Kamil amca, o kötüydü. Kimsenin kötü olabileceğine inanmıyordum, Kamil amca'yı tanıyana kadar.

O bana kötü davranıyor saçımı çekip, kötü sözler söylüyordu. Sonra da, özür dilemek için bana dokunuyordu. Elleri istemediğim yerlere dokunuyordu.
Müdire hanım, bana inanmıyordu, çünkü Kamil amca 10 yıllık çalışandı. Ve ben, burada hiç sevilmezdim.

Arkamdaki kişi bana biraz daha yaklaştığında, kafamı çevirip gelene baktım.

Kamil amca'yı görmemek, beni rahatlattığı kadar da şaşırtmıştı. Kimse bana yaklaşmazdı.- zarar vermek dışında.

Gelen kişi kimdi bilmiyorum. Burada tanımadığım çok kişi vardı.

Boş gözlerle karşımdaki çocuğun, gece gibi kara saçlarının aksine, açık yeşil gözlerinin zıtlığına bakarken buldum kendimi.

"Yeni misin?" Çıktı dudaklarımdan.
Onu daha önce görmeniştim. Evet kimseyi tanımıyor olabilirdim, ama herkesi görüyordum.
-zorbamın aşık olduğu çocuğun, onun en yakın arkadaşını öptüğünü gördüğüm gibi.

Çocuk yavaşça yanıma gelip oturdu.
Çiçeği gömdüğüm toprağı işaret parmağıyla gösterdi, "Neden toprakla oynuyorsun? Arkadaşın yok mu!?" Diye iki soru sordu.

İkinci sorusunu es geçerek, "oynamıyor." Dedim. Çocuk bana yeşil gözleriyle anlamsızca baktı. "Ama, demin orayı kazdığını gördüm!"

Toprağa baktım. "Evet kazdım. Ama oynamıyordum." Kafamı kaldırıp çocuğun yeşil gözlerine baktım. "Bir ölüyü görmüyordum." Dedim sakinlikle, ama çocuk benim aksime gerilmişti. "Neden?" Dedi. "Çünkü ölüler gömülmeli." Dedim aynı sakinlikle.

Yaşım beş olabilirdi, ama aklınızın bile alamayacağı kadar zorluk çekmiştim. "Adın ne?" Diye sordum, toprağa dokunurken. "O ne?" Şaşkınlıkla çocuğa döndüm. "Nasıl yani!? Bir adın yok mu!?" Kafasını iki yana salladı.
"Yok." Dedi.  Benim de yoktu yakın zamana kadar. Ayaz vermişti ismimi, bende ona isim vermiştim. Şimdi farkettim de, bu çocuk ayaza çok benziyordu.

"Ben, Yeşim." Dedim.
"Ayaz, verdi ismimi." Elimi uzattım.
Uzattığım elime bir süre baktı, "Kardeşim mi?" Dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. "Ayaz'la kardeş misiniz!?" Diye sordum. kafasıyla onayladı.
Elimi sıktı. "Bana senden bahsetmişti." Dedi, yanakları kızarırken.

Kaşlarım havaya kalktı. "Bana bahsetmedi." Dedim hayal kırıklığıyla. Elini hala tutuyordum, ve bırakmak gibi bir düşüncem de yoktu.

Birleşen ellerimize baktı.benden çok büyüktü ve uzun.

Kafamı sola yatırıp gözlerine baktım.
"Kaya." Dedim sevinçle.
"Senin adın Kaya olsun mu?" Dedim yine aynı sevecen sesle.
"Olmaz!" Dedi kaşlarını çatarak.
"Taş ismi istemiyorum! Hem neden ben taşım da sen, değerli taşsın?"

"Taş değil Kaya! Ayrıca aynı şey değil! Kaya güçtür. Bütün değerleri taşlar kayaların içinden çıkar. Ben saklanmak istediğimde Kaya'ya girmeliyim ki değerli olayım!"
"Tamam. Kaya olsun. Ama bir şartla!"
Dedi.

Psikopat(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin