28. otobüs durağındaki tesadüf +18

606 13 0
                                    

Esin'in bana zorla giydirdiği takım elbisesinin içerisinde olabildiğince rahat olmaya çalışıyordum.

Ama dışarıdaki şiddetli yağış ve fırtınadan farksız hissediyordum.

Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattığımda, bu partiden daha kaç kere nefret edebilirim diye sorguladım. Oysaki partide olmak yerine, Yeşim'in yanında olabilirdim.

Ayaz, İrem'le konuşup Yeşim hakkında bilgi almıştı. O iyiydi, hatta düşündüğümüzden daha iyi, kanepede oturup çikolata yiyerek niloya izleyecek kadar.

Gözlerimi tekrar açtığımda Esin'le karşılaştım. "Esin?" Adı dudaklarımdan sorar gibi çıktığında, yüzünde bir gülümseme oluştu. "Efendim, Sevgilim!" Dediğinde, önüne gelen sarı saçlarını geriye atarak, yüzümde bir gülümseme oluşturdum. "Rolünü fazla abartma, Esin!" Sözlerimle biraz daha yakınlaştı bana. "Ne? Artık Yeşim yok, ona bakıcılık da yapmıyorsun. Neden benimle gerçekten çıkmıyorsun?" Diye sorduğunda midemin bulandığını hissettim.

Esin, sadece şirketten birisiydi. Ve bu görev önemli olduğu için, bizzat ben gelmiştim. "Kendine gel Esin!" Uyarıcı sesimle daha çok yakınşaltı.

Rol icabı, zorunluluktan ellerimi beline koyduğumda, kollarını boynuma sarıp, dudaklarıma bir öpücük bıraktı. "Sen nasıl istersen, patron." Alaylı sesiyle onu sakince kendimden uzaklaştırdım. Aksi bir haraketim bütün planın içine sıçabilirdi.

"Bunu bir daha sakın yapma!" Dediğim gibi adımlarımı tuvalete yönlendirdim. O delinin, sırtımdaki gülüşünü hissedebiliyordum.

Tuvalete girdiğimde ilk iş boş olup olmadığını kontrol etmek oldu. Boş olduğunu anladığımda, dudaklarımı hafifçe suyla yıkadım.

Beni öpmesini istediğim tek dudak, Yeşim'in dudaklarıydı.

Büyük davet salonuna girip, masaya yöneldiğimde gözlerim girişteki kadına çarptı. Bedenim olduğu yerde kas katı kesilirken, beyaz vücut hatlarını belli eden elbisenin içinde, yüzündeki maske ile bana doğru ilerliyordu. Yeşim!?

Gözlerimin dolduğunu hissettim, ama O sadece yanımdan geçip gitti. Bu kadın parfümlerini bile değiltirmemişti.

Hızlı bir hareketle Yeşim'in kolumdan tutarak onu kendime çektim. Tam o anda romantik müzik çaldı ve çiftler salonun ortasında dans etmeye başladı. Ondan bir adım uzaklaşıp önünde eğildim. "Benimle dans eder misin, prenses?" Diye sorduğumda, kaşlarını çattı. Ama, uzattığım elimi tutarak teklifimi kabul etti.

Kollarımı beline dolarken, o da aynı şekilde ellerini omzuma koydu.

Gözlerim, yüzünü gizleyen maskenin üzerinde gezinirken, en sonunda gözlerinde durdu. Salonun ışıklandırmasımdan gözlerini okuyamıyordum ama, gözlerinin dolduğunu görmemek imkansızdı.

Omzundaki sağ eli, sol ğöğsüme indiğinde, sağ elimle, sol elini tuttum.

Küçücük parmakları, avuç içimde kayıp olurken kendimi, onun gözlerine bıraktım.

Sürekli dudaklarını yalıyor, gözleri dudaklarıma hasretle bakıyordu.
Ama gözleri dudaklarıma tekrar kaydığında, kaşlarını çattı. Sinirle, dansın ritmini arttırdığında onu kendi etrafında döndürerek yakaladım. Üzerine doğru eğildiğim sırada, "gözlerin, bir gün benim mezarım olacak." Dediğimde onu tekrar yukarıya çektim. Afallamış bir şekilde bana baktığında, onu belinden tutarak havaya kaldırdım ve döndürdüğümde şarkı bitmişti.

İkimizde nefes nefese kaldığımızda, alnımı alnına yasladım. "Gitme, Sindirella." Çıktı dudaklarımdan. Yalvarır gibi çıkan sesimle gözlerini kapattı. "Üzgünüm." Dedi o hasret kaldığım sesini bans duyurarak.
"Gitme demeyeceğim. Ama, giderken ayakkabını da düşür tamam mı?" Masum kelimelerimle elini cebime soktu. Cebimdeki tükenmez kalemi alarak avuç içime uzunca bir şeyler yazdı. Ve bana sert bir tokat attıktan sonra arkasına bile bakmadan gitti.

Psikopat(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin