24.toplantı.

480 14 2
                                    

Üstümü giymiştim. Dağıttığım odayı da toplamıştım.

Canım çok sıkılıyordu. Kaya'nın sandalyesine oturmuş, gelişi güzel yayılıyordum.

Telefonumu elime alıp saate baktım. Kay gideli yarım saat olmuştu. Sıkıntıdan ölmek üzereyim. Koltuktan kalkıp etrafı kurcalamaya başladım.

Dev masanın üstünde elimi gezdirerek etrafında döndüm.

Dolaplardan birinin yanına geçip, kapaklarını tek tek açıp inceledim.

Bir sürü dosyalarla doluydu hepsi. Her birinde kişilerin adı vardı.

Suat T,
Ekin O,
Derya U,
Furkan H,
Hasan Can K,... Gibi gibi.

En sonunda, rafların birinde kendi adımı görmemle durdum. Kırmızı bir dosyaydı. Hiç beklemeden, cam dolabın kapağını açmaya çalıştım ama, kilitliydi. Merakla dudaklsrımı kemirerek, masanın çekmecelerine yöneldim.

Belki bir umut, anahtarı unutmuştur diye.

Çekmeceleri teker teker kurcaladım ama hiç bir şey yoktu. Saçma sapan dosyalar dışında.

En sonunda Kaya bana söyler düşüncesiyle sıkılıp diğer dolaba gittim. Dolabın çekmecesini açtığımda , beze sarılı bir silah buldum.

Çekerim emaneti, sikerim adaleti!

Ne diyon lan yine!?

Bilmiyorum.

İç sese göz devirerek silahı aldım.
Doku olup olmadığını kontrol ettiğimde, dolu olduğunu gördüm.
Kaya, bunu neden şirkette tutuyor ki?

Silahı kemerime taktım. Askılıkta duran, Kaya'nın ceketini de belime bağladığımda silahı gizledim. Ne olur ne olmaz.

Gözlerim tekrar, adımın olduğu dosyaya kaydığında, iç çekerek önüme döndüm. Beklemekten sıkılmıştım. Odadan çıkarak kendimi koridora attım.

Uzun koridorda gezerken, karşılaştığım herkes bana sorgulayıcı bakışlar atıyordu.  Kaya toplantıda olduğu için onu rahatsız ermek istemiyordum. Ama etrafa bakmamda da bir sakınca olduğunu düşünmüyorum.

Koridorda sağ döndüğüm sırada, yanıma bir adam yaklaştı. İrem neredeydi?

Uzun boylu, kahve gözlere sahip, dağınık saçlı bir adamdı.
"Merhaba?" Dediğimde sakince ona döndüm. "Merhaba." Diyerek karşılık verdiğimde sırıttı.
Elinde iki tane kahve vardı.
"Sizin gibi güzel bir kadının, burada ne işi var?" Diye sorduğunda, anlamayarak ona baktım.

Siktir, kaya buradaki kimseye beni anlatmamıştı. Sevgilisi olduğumu söylersem inanmazdı. o da yetmezmiş gibi, bana yavşayacaklardı.

Elindeki kahveyi bana uzattığında, cevap vermeyeceğimi anladı. Uzanıp kahveyi elinden alacağım sırada, bir el arkamdan uzanıp benim yerime kahveyi aldı. "Üzgünüm, Necdet. Burdan sana delik çıkmaz!" İrem'in sesiyle kafamı ona doğru çevirdim.

Adının Necdet olduğunu öğrendiğim adam sinirle, "sen neden benim işime karışıyorsun! Gidip patronun kardeşine götünü versene sen!" Dediğinde sinirle ona döndüm. "Düzgün konuş!" Diye bağırmamla şaşkınlıkla bana baktı.

Sonra gülerek,"vay, konuşmayı da biliyormuş." Diyerek bana sataştı.

1/C Necdet konuştu.

İlk defa sana hak verdim.

İrem kaşlarını çatarak. "Kiminle konuştuğuna dikkat et Necdet!" Dedi sakinlikle, aldığı hakaret umrunda değil gibiydi. "Ne? Yoksa beni, götünü verdiğin patronuna mı şikayet edersin?" Dediğinde, İrem kahkaha attı. "Hayır," dedi gülüşünün arasından, "seni öldürmek için onayına ihtiyacım yok!" Dediğinde belinden bir silah çıkartıp Necdet'in alnına dayadı.

Psikopat(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin