16.paletteki bozuk renk;Mavi

866 27 10
                                    

Son kez miş gibiydi. Herşeyin sonu gibiydi. Saatlerdir bu odada oturuyordum, delirmek üzereyim!

Boş odada yaslandığım duvardana yordım, sırtımı.
Saatler önce kapıya vurmayı bırakmıştım.
Ölüm gibiydi, dışarıdan ses de gelmiyordu.

Kalının açılma sesiyle kafamı, kolarımın arasından ayırdım.
Yerimden hafifçe doprularak gelene baktım.
Buse?

Şaşkınlıpım oka da yansımış olacak ki, "sonra açıklarım! Gitmemiz gerek!" Dedi hızlıca.
Ona uyarak kafamı hayır analmında salladım. "Kızım burada, gidemem!"

Yutkunarak yanıma gelip kolumdan tuttu. "Gitmeliyiz, Yeşim!" Beni çekiştierek odadan çıkarttı.

Neden burada olduğu ya da, neden anahtarın onda olduğunu daha donra soracaktım.
Bunları aklıma not ederken, "onu bulmalıyız!" Dedim. Beni hala kolumdan çekiştirerek götürürken cevap verdi."bu artık imkansız." Dedi kısık sesle.

Anlamıyorum. Neden imkansız olsun ki?
Gözlerim çıktıpım odaya kaydı. Yan odada demişti.

Kolumu Buse'den kurtararak geldiğim yöne doğru koşmaya başaldım. Buse arkamdan seslenmeyi bırakmıştı. Odaya geldiğimde, hemen solunaki odanın kapısını açtım.
Kendimi içeriye attığımda, beyaz bir bebek odası vardı.

Hayır. Bu bir bebek odası olamayacak kadar korkunçtu. Beyaz bebek beşiğine doşru ilerledim. Beyaz odanın aksine, koyu kırmızı bir beşik vardı.

Aklımdaki bütün gerçekleri atıp, hayallerle doldurdum. "Hayır." Dedim fısıldayarak.
"Hayır!" Dedim gözümen bir damla uaş düşerken. Sesim onu korkutmamak için alçaktı. "Reha'm, miniğim ben geldim. Uyan. Annen geldi." Dedim ağlamaya devam ederken. Ellerim, koyu kırmızıyla kaplı, beyaz örtüye kaydı. Kızım uyuyordu, üstü örtüktü. Kafasına akdar örtmüşlerdi bebeğimi. Nefes alamazdı ki o, burnu miniciktir onun.

Örtüyü gavaşça aşağıya indirirken, beşiğin korkuluklarına tutundum. Korkulukları tutan elimde ıslaklık hissetsem de umursamadım. Olabak vermedim. İmkansızdı. O bir bebekti. Bebekler ölemezdi ki! Ölemezdi dimi!? Ölmesinler. 

Daha çok ağlarken bacakalrımın titrediğini hissettim. Yavaşça beşiğin yanına çökerken hala korkuluktan destek alıyordum.
O bir bebekti!

"Güzelim, minik bebeğim! Annen geldi! Yaşa bebeğim!" Dedim fısıldayarak. Dizlerimin üstüne çöktüğümde, ellerimle yüzümdeki yaşları sildim.

O bendim. O benimdi. O benim minik bebeğimdi. bebekler ölmezdi!

Bebeğim, benim kurtuluşumdu. O giderse ben yine hapis olurdum! Ben ölürdüm!  Yüzümü sildipim ellerim yüzünden, yüzüm kan olmuştu.
Daha çok ıslanan yüzüme kanı daha çok bulaştırdım.

Hayır! Kan değil, boyaydı! Şakaydı! Bu bir şakaydı! Korkunç bir şaka!

Arkamdan gelen sesle gözyaşlarım'ın aktığı gözlerim öfkeye büründü.
"Sorun yok." Diyordu Özgür sakinlikle.
"Bu sefer, benden olacak şekilde yeniden yaparız." Dedi. Sonda güldü. Gülüşü sinirlerimi bozarken adım sesleri bana yakınlaştı.
Arkama oturduğunu biliyordum, ama önemsemedim.
Kollarını bedenime sardı, çenesini başımın üstüne sabitleyip saçlarımı öptü, kokumu soludu.
"Seni özledim." Dedi.

Ağlama, demedi!
Yanındayım, demedi!
Geçecek, demedi!
"Seni özledim!" Dedi!

Yutkundum.

O bir pislikti, ondan nefret ediyordum! O katildi! O kızımın katiliydi!

Gözlerimi sıkıca yumup yumruklarımı sıktım.
Aniden, boğazımda iğrenç bir tat oluştu.
Bu adam bende kusma isteği uyandırıyordu.

Oturduğum yerden bebeğime tekrar baktım.
Gözlerini bile kapatmamıştı, blue eyes doğruca karşıya bakıyordu

Psikopat(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin