Aradan geçen günlerin sonunda bir anda adamlar Tony Stark'ın olduğu depoya geldiler. Tony Stark ve Yinsen ellerini kaldırmış beklerken teroristlerin başı olan adam konuşmaya başladı. Tony Stark onu sözleri bitene kadar dinledi tam cevap verecekken adam kendi dilinde Yinsen'e bir soru sordu. Yinsen korku ile cevap verdiğin de Tony Stark'ın bir kaşı havaya kalkmış olayı anlamaya çalışıyordu. Diğerlerine işaret verilince teroristler gelip Yinsen'i tutup kafasını masaya bastırdılar. Terorist eline bir demir alıp onu ateşe tuttuğunda Tony Stark Yinsen'e ne olduğunu soyuyordu ama Yinsen birşey demeden teroristlerin başı olan adama birşeyler anlatıyordu. Adam tam demiri Yinsen'e batıracakken Tony Stark konuştu, " o bana lazım, bana yardım ediyor. O olmazsa işi bitirmem zorlaşır." Terorist tereddütte kaldığında Tony Stark hafifçe gülümsedi ama başka bir terorist gelip adamın kulağına birşey söylediğin de adam kocaman gülümsedi ve elindeki demiri Yinsen'e sapladı. Yinsen olduğu yere yıkılırken Tony Stark uğradığı şok ile gözlerini kocaman açtı.
Teroristlerin başı: Merak etme Stark sana yardım edicek dilinden anlayan biri varmış elimizde. Bunu alın ve diğer tutsağı getirin.
Tony Stark sinirden yumruklarını sıkmış Yinsen'in ölü bedenine bakıyordu. Bir kaç dakika sonra içeri getirilen kişi bir çöp parçası gibi Tony Stark'a doğru itildi. Tony Stark onu son anda tutup karşısında ki kişiye baktı. Anca küçülen gözleri tekrar şok ile büyüdü. Karşısında bir kadın vardı ve bu kadına fazlasıyla işkence edildiği belliydi. Tony Stark " Sizin derdiniz ne bu bir kadın. Ona nasıl bu kadar işkence edebilirsiniz?" Dediğinde adam güldü. " İşkence değil, eylence diyelim. Aslında düşündüm de Stark sen füzeye yarın devam et. Bu güzel kadının tadı hala damağımda. Onunla biraz daha eylenmek istiyorum." Kız korkuyla Tony Stark'ın göğsüne saklandığında Tony Stark artık içindeki öfkeyi tutamıyordu. Kızı arkasına alıp adama yürüdü. " Eğer ona dokunursan sana istediğin füzeyi yapmam" Terörist başı ise "Bende o zaman seni öldürürüm Stark." Dediğinde Tony Stark histerik bir kahkaha attı. Elini göğsündeki küçük ark reaktörüne vurarak konuştu " Bu reaktör ile kaç gün yaşayabileceğimi bilmiyorum. En azından bir işe yarar ve kızı korurum." Dediğinde terörist başı yamukça gülümsedi "Seni öldürdükten sonra ona istediğimi yapabileceğimin farkındasın dimi?" Tony Stark önce kıza baktı. Kız fazlasıyla korkmuş görünüyordu, Sinirle ve kendinden emin bir şekilde karşısında ki adama döndü " Evet biliyorum. Beni öldürebilirsin, sonra bu kadını elde edersin ama füzeyi asla edemezsin unutma." Tıslarcasına söylediği bu laflar karşısında ki adamı kızdırmıştı ama adam da Tony Stark'ın haklı olduğunu biliyordu. Verdiği işaret ile kızı Tony Stark'ın arkasından çekip aldılar. " Çok konuşuyorsun Stark. Tamam senin istediğin olsun ama bu kadında bir iz bırakıcam. Böylelikle ne sen ne de o benim varlığımı unutamayacaksınız." Diğer adamın verdiği kızgın denizi kızın bileğine dokundurunca kız güçlü bir çığlık atmıştı. Tony Stark sinir ile gözlerini kapadığında aklında tek bir düşünce vardı. O hiçbir işe yaramıyordu. İnsanları korumak için yaptığı silahlarla insanlar öldürülüyordu, Yinsen gözlerinin önünde ölmüştü onu kurtaramamıştı şimdi de bu kadın acı içinde kıvranıp çığlık atarken Tony Stark gene birşey yapamamıştı. Kadını bıraktıklarında hepsi çıktılar. Tony Stark kadının yanına ilerleyip bileğine baktı. Kadının gözlerinden yaş düşerken Tony Stark yapabileceği tek şeyi yapıp yarasına üflemeye başladı. Sonra suların ne kadar soğuk aktığını hatırladı hızlıca kalkıp bulduğu kaba su doldurdu ve kadının yanına geri döndü. Kenardaki bezlerden biraz kopartıp suda ıslatarak kadının yanan koluna yavaş yavaş sürmeye başladı bir yandan da yarayı üflemeyi ihmal etmiyordu.
Kadın en sonunda acıya dayanamamış olmalı ki bayılmıştı. Tony Stark onu kucağına alarak kendi yattığı yatağa yatırdı. Yaraya pansuman yapmaya devam etti. Kızarıklık tamamen geçince de yavaşça kolunu sararak işini bitirdi. Kadının üstünü örtüp kenara oturdu ve olanları düşünmeye başladı.
Tony Stark düşüncelerinin arasında uyuya kaldı.
Elisabeth uyandığında kolundaki azalmış acı ile hafifçe inledi. Önceki günün düşündüğünde etrafına baktı. Tony Stark sandalye de uyuyordu. Koluna baktığında sarıldığını gördü. Sargıyı yavaşça açıp yarasına baktı. İz kalıcaktı ama Tony Stark'ın yaptığı pansuman hem acısını azalmış hemde kalıcak izin daha az olmasını sağlamıştı. Planı istediği yere ulaşmıştı artık görevine başlayabilir ve Tony Stark'ı buran çıkartabilirdi. Bu kolay olucak gibi görünmüyordu adamların sayısı fazlaydı. Akıllıca davranmazsa Tony Stark'a birşey olabilirdi bu da Elisabeth'in başarısız olması anlamına gelirdi ki bu da en istemediği şeydi. Biraz etrafa bakmaya karar verip yerinden kalktı ve Tony Stark'ın yanındaki masaya bakmaya başladı. Anlamsız çizimleri görünce daha da dikkatli baktı. Birleştirmeye çalışırken Tony Stark'ın uyanmaya başladığını farkettim gene de istifini bozmadan yapmaya çalıştığı şeye odaklandı. Bu çizim bir bütün oluşturuyordu. Elisabet ise bütünün ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Aradan geçen dakikaların sonunda Elisabeth sonunda çizim kağıtlarını doğru hizaya sokmuştu. Kağıdın üzerine baskı yapınca oraya çıkan model ile gözleri kocaman açıldı.
Bu olamazdı dimi. Tamam Tony Stark dahiydi ama bir mağarada çizim yapmak hem de bunu burada yapabileceğine inanmak dahi olmaktan öte bir olaydı. Kafasını çevirip Tony Stark'a baktığın da onun da kendisini izlediğini gördü. Tony Stark yapmak bir şekilde sırıtıyordu. İşaret parmağını kaldırıp dudaklarının üzerine koyduğun da "şşşşt " dediğinde hafifçe gülümsemişti Elisabeth. Adamın deli olduğunu düşündü. Bu neredeyse imkansızda hemde böyle bir yer işin. Tony Stark'ın evinde bunu belki yapabileceğini düşünüyordu ama burda bir mağarada yapabileceğine kanaat getirmiyordu.
" Bak tatlım, ses yapma ve gördüklerini unut. Bu bizim burdan çıkış biletimizi. Ama bu adamlar bunu görürse bu sefer bunu yapmamı isterler ve işler daha da karmaşık bir hal alır. Onun için bunları unut sadece bana yardım et olur mu?"
Elisabeth usulca kafasını sallayıp tekrar çizimlere baktı. "Bu imkansız, hele de burda asla yapamazsın ego yığını Stark" diye düşündü. Düşüncesi onu hafifçe gülümsetmişti. Ama Tony Stark olduğu yerden kalkıp kenarda yapılmış kol ve gövde kısmının üzerinde ki bezi kaldırdığında Elisabeth'in gözler şaşkınlık ile kocaman açıldı. Elisabeth yapamayacağını düşünürken Tony Stark çoğu şeyi yapmıştı bile. " Neredeyse hazır, biraz daha zaman sonra bu bebek hazır olucak ve biz de burdan çıkıcaz. O zamana kadar ağzını sıkı tut ve bana yardım et küçük hanım." Dediğinde Elisabeth yanına yaklaşarak Tony Stark'a yardım etmeye başladı. O ara bildirim verip kapanan bilgisayar ile Tony Stark derin bir iç çekti. Tüm çabasının elinden kayıp gittiğini düşünürken Elisabeth oturduğu yerden kalkıp bilgisayarı önüne çekti. Sarmalları ve olabilecek ihtimalleri kontrol etmeye başladı. Elisabeth'in bilgisayrdanişi bitince Tony Stark'a verdi bilgisayarı. İçeri giren adamlar ellerinde ki tepsileri masaya koyduğunda bir adam Elisabeth'e eğilip " Bu yemeği sana patron yolladı afiyet olsun. " dediğinde Elisabeth yüzünü buruşturup karşısında ki adama tükürerek tepsiyi adamın suratına yapıştırdı. Tony Stark " Güzel gurur yaptın ama aç kalıcaksın zaten düzenli yemek verdikleri söylenemez. Gel madem ondan istemiyorsun bunu beraber yiyelim mi?" Diye sorduğunda Elisabeth yavaşça kafasını sallayıp Tony Stark'ın yanına oturdu. Beraber yemeklerini yiyip yarım kalan zırh için çalışmaya başladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stark'ın Doğuşu
FanfictionIf Not Us, Who? If Not Now, When? . . . . BİZ DEĞİLSEK, KİM? ŞİMDİ DEĞİL İSE, NE ZAMAN?