New York'taki saldırının üstünden 3 gün geçmişti. Ekip kendince aldığı bir kararla Fruy ile ters düşerek Steve'i değil Elisabeth'i takım lideri seçmişlerdi. Tony bunu ne kadar yansıtmasa da memnun olmuştu. Yüzbaşının komutlarını dinleyeceğini düşünmüyordu.
Saat gece 3'ü geçerken Tony sakar Dummy'in döktüğü kahvesi yerine yenisini almaya mutfağa çıktı. Yaklaştıkça kapının arasından gelen ışığı gördü. Büyük ihtimalle Elisabeth gene uyumamıştı. Son 3 gündür uyumuyordu. Tony bunun farkındaydı ama sormaya cesareti hiç olmamıştı. Derin bir nefes alıp kapıyı açtı. Elisabeth yere oturmuş Tony'in hamur olduğunu düşündüğü şey ile uğraşıyordu. Tony biraz daha dikkatli bakınca Elisabeth'in kulağında ki kulaklığı gördü. Dudakları da hareket ediyordu, "müzik dinliyor" diye düşündü. Elisabeth öyle dalgındı ki Tony'in geldiğini fatkedememişti. Halbuki aldığı eğitim de birşeyleri farketmekte vardı. Tony masanın üzerinde duran telefondan müziği kapadı. Elisabeth kafasını kaldırmadı bile "Kyli müziği neden kapattın? Şarjım az bile olsa aç müziği." Ses gelmeyince Elisabeth kafasını kaldırıp baktı. Tony sandalyeyi çekmiş masada oturuyordu. "Geldiğini farketmedim." "Biliyorum, ne yapıyorsun?" "Clint sabaha poğaça istedi." "Sabah istemiş sen neden bu saatte yapıyorsun?" "Sabaha hazır olsun diye." "Hadi bu akşam poğaça yapıyorsun, peki ya önceki 2 gün? Neden uyumuyorsun?" "Yooo uyuyorum ben." "Hayır, Newyork olayından sonra adam akıllı uyumadın hiç." "Sen beni mi izliyorsun?" "Ben hepinizin değerlerini kontrol ediyorum." "Yanlış kontrol ediyorsun demekki ben uyuyorum." "Neredeyse rekorumu kırmak üzeresin, tabiki uyumadığına eminim." Elisabeth laf dalaşının uzayacağının farkındaydı. Elinde ki hamuru bırakıp arkasına yaslandı. "Tamam haklısın uyumuyorum." "Hayır uyumuyorsun.... Ne sen bana haklısın mı dedin?" "Şımarma!" "Tamam tamam. Şimdi söyle bakalım neden uyumuyorsun?" "İsteyerek olan birşey değil. Uyuyamıyorum. Eğer uyursam saçma saçma kabuslar görüyorum. Bende görmemek için uyumuyorum." Sözleri bittiğinde Elisabeth derin bir nefes alıp parmakları ile başına masaj yapmaya başladı. Tony Elisabeth'in kendi ile aynı şeyi yaşadığını öğrendiğinde garip hissetmişti. Sandalyeden kalkıp Elisabeth'e yaklaştı. Hareketliliği farkeden kadın elini başından çekip yaşlandığı yerden doğrulup Tony'e baktı. Tony Elisabeth'in arkasına geçip çömeldi ve başına masaj yapmaya başladı. "Kabus görmek nalet birşey biliyorum, ama uyumayarak bundan kaçamazsın bu bir çözüm değil." "Bana diyene bak benden farkın olduğunu sanmıyorum." Elisabeth adamın parmakları altında sakinleşti. "Bir zamanlar evet. Sen Shield üssüne gittikten sonra 4 gün boyunca uyumadım. Sonrasında uyuyakalmışım. Kabusumu gördüm, uyandığımda panik atak krizi geçirdim. Bir müddet daha uyumaktan korktum ama kaçışım olmadığını anlayınca uyumaya başladım. Eskisi kadar çok olmasa da kabuslarım var ama baş etmeyi öğreniyorum." "Yani bir yerden sonra ben de öğrenebilir miyim? Bir kabusu atlatamadan yenisi eklendi Anthony. Bunu başarabilir miyim?" Tony artık alnında gezen parmakları Eliaabeth'in saçlarına doğru kaydırmıştı. "Elbette hemen olur diyemem ama illa ki alışıcaksın ve bu durumu aşıcaksın." Elisabeth'in gözleri istemsizce kapanmıştı. Tony gülümsedi "Saçlarını kestin ama saçlarınla oynamam hala seni mayıştırıyor." Tony kalkıp Elisabeth'i dikkatlice kucağına aldı. Elisabeth'i odasına götürüp yatağına yatırdı. Jarvis'i ters bir durum olursa kendisini çağırmasını tembihleyerek odasına gitti. Tony kahve içmekten vazgeçmiş kendi de uyumaya karar vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stark'ın Doğuşu
FanfictionIf Not Us, Who? If Not Now, When? . . . . BİZ DEĞİLSEK, KİM? ŞİMDİ DEĞİL İSE, NE ZAMAN?