Doktor evden çıkınca Tony yorgunlukla yatağın yanında ki koltuğa oturdu. Tony ilk defa Jarvis'in yanılmasını istemişti ama Jarvis tespitin de haklıydı Elisabeth hamileydi. Tony sinirle saçlarını çekiştirdi. Elisabeth'in yaptığını hazmedemezdi halbuki bunu bir kaç saat önce dünyada ki en mutlu adam Tony Stark olurdu, yada Elisabeth'in tabiri ile Anthony. Tony Anthony'i annesinin ölümü ile içine gömmüştü zayıflık göstermemek için babasının tabiri olan Tony'e tutunmuş ve hep günlük yaşamıştı. Ama Elisabeth içinde sakladığı Anthony'i ortaya çıkartıp onu tekrar hayata tutundurmuştu. Şimdi ise Anthony yıkılmıştı, bu darbe en az annesinin ölümü kadar canını yakmıştı. Tony bunları düşünürken Elisabeth mırıldanmaya başladı. "Özür dilerim, seni sevmek hesabım da yoktu. Affet beni Anthony." Tony duydukları ile gözlerini kapadı. Ona dayanamıyordu, ağlamasına dayanamıyordu ama artık ona güvenemezdi de. Keşke dedi "keşke hiç kameradan izlemeseydim Lisa'yı yada gidelim dediğin de arkama bakmadan gitseydim." Ama Tony'de biliyordu ki düşünceler beynini kemirecek ve hastalık gibi onu ele geçiricekti. Her şekilde mahvolucaktı. "En azından şimdi gerçekleri biliyorum" diye düşünmeden edemedi. Elisabeth uyanınca Tony oturduğu yerden kalktı. "Anthony ne oldu bana?" Tony derin bir nefes aldı onu daha fazla kırmak istemiyordu. Doktor bunun bebek için tehlikeli olduğunu, Elisabeth'in de yarası olduğu için ikisinin de hayatını riske atacağını söylemişti. "Bana Anthony deme Elisabeth. Baş ucundaki kağıda bak." Elisabeth yanında ki kağıda bakınca şaşkınla gözler büyüdü. Hamile olduğuna sevineceği sırada olanlar gözünün önüne geldi. Tony'in söyledikleri beyninde yankılanmaya başladı. "Bebeği aldırmanı istiyorum." Tony'in söylediği ile Elisabeth daha da şaşırdı. "Ne saçmalıyorsun, ona nasıl kıyarız." "Biz diye birşey yok Elisabeth, beni kandırdığın günler bitti artık. O çocuk seni affetmem için bir neden değil." "Bunun bizim sorunlarımızla alakası yok Anthony. Ben seni gerçekten sevdim bu da sevgimin kanıtı." "Bana Anthony demeyi kes, onu bugün öldürdün sen. O mağarada Tony Stark'ı kurtardın ama bugün Anthony'i öldürdün. Herşeyi sen mahvettin. Beni sen mahvettin Elisabeth....Tamam madem bebeği doğurmak istiyorsun doğur, ama benimle bir bağınız kalmayacak ne kadar istersen söyle vereyim ve git." Elisabeth duraksadı "Tony ona gitmesi için para mı teklif etmişti?" Ayağa kalkıp Tony'i kendine çevirdi. "Bunun para ile alakası olduğunu da nereden çıkarttın?" "Başka ne olucaktı ki senin de diğer kadınlardan farkın yok, aşık oldum ayağına görevi bırakıp bana yamanıcaktın ama Fury planlarını bozunca da şimdi de bu bebeği bana yamamaya çalışıyorsun. Ama artık sana kanmam ben istediğin kadar paranı al ve gitsin hayatımdan. Ne seni ne de karnındaki bebeği istemiyorum ben." Elisabeth'in omuzları çöktü ayakları geri geri giderken sevdiği adama hayretler içinde bakıyordu. "Ben hiçbir zaman senin paranı istemedim, çocuğum için de istemiyorum. Ben seni yanımızda istemiştim ama madem sen yanımızda olmak istemiyorsun öyle olsun Tony. Ben bu bebeği doğuracam ve sen istesen de onu göremeyeceksin." Elisabeth yatağın yanındaki ayakkabılarını ve kenarda ki çantasını alarak evden çıktı. Tony muhafız modunda bir zırhını Elisabeth'in peşine taktı. "Uzaktan takip et Jarvis ve bana görüntü ver. Bu saatte taksi bulamaz." Labratuara inip masasına oturdu.
Elisabeth ağlıyordu. Çantasını açtı ve telefonunu bulmaya çalıştı. Bulamayınca Tony'in verdiği yapay zekaya çağırdı. "Kyli Barton'ı ararmısın." "Tabiki Lisa" telefon otomatikman hopörler moduna geçince çalmaya başladı. "Güzelim iyimisin, neredesin?" "Herşey bitti Clint beni istemiyor bebeğimi de istemiyor nerde olduğumu bilmiyorum gelip beni alırmısın?" "Tamam bir kaç saniye bekle yerini tespit edeyim." Elisabeth cevap vermedi olduğu yere çöktü. Hafiften yağmur yapmaya başlamıştı. "Tamam buldum seni ordan ayrılma hemen geliyorum." Elisabeth tamam diye mırıldanınca telefon kapandı. Yağmur yavaştan hızlanırken Elisabeth içinde tuttuğu göz yaşlarını bıraktı. Yağmur hızlanırken Elisabeth artık bağıra bağıra ağlıyordu. Ne kadar orda kaldığını bilmiyordu tamamen ıslanmış ve her yerine çamur bulaşmıştı. Kamyonet yaklaşırken kalkmaya çalıştı başaramayınca daha çok ağladı. Clint arabadan inip kadına sarıldı. Sakinleşmesini bekledi. Sakinleşmeyeceğini anlayınca onu kucağına alıp arabaya bindirdi. Arka koltuktan aldığı ceketi Elisabeth'in üstüne serip kemerini bağladı. Arabanın sıcak ayarını açıp u dönüşü yaptı ve gitti.
Araba uzaklaşınca Tony zırhı geri çağırdı. Ne kadar onu üzmek istemiyor olsa da yapıcak birşeyi yoktu. Kendini tüm gece labratuara kapatıp yeni reaktör üzerinde çalışmaya çalıştı. Sonra kenarda Fruy'in yollattığı Howard Stark yazan kutuyu açtı ve sabaha kadar çalıştı.Tony uyandığında labratuardaydı. "Efendim Bay Obadiah geldi. Salonda sizi bekliyorlar." Tony kafasını sallayıp hiçbirşey yokmuş gibi yukarı çıktı. Piyano çalan adamı görünce umursamadı ve koltuğa oturdu. "Ne oldu Obadiah?" Obadiah piyanodan kalkıp Tony'e yaklaştı bir omzunu eline koyunca diğer elinde ki cihazı çalıştırdı. Tony hareketsizleşince eğilip reaktörü göğsünden söküp aldı. "Ne çevirdiğinizi anlamayacağım mı sandın? O kadar aptal bir adama mı benziyorum Tony? Sen benim altın yumurtlayan tavuğumsun ve son yumurtanı verdin. Burda acı çekerek ölmeni izlerdim ama o pek sevgili yancın Lisa'nın da ölmesi gerek. Beni kandırdı ve benimle oynadı." Tony tepki vermeye çalışınca Obadiah güldü. "Bu muazzam aletin devlet tarafından onaylanmaması ne acı. Unuttun mu bu senin tasarımın kısmi felce neden oluyor. Bence harika sen burda ölümü bekle ben de gidip Lisa'yı öldüreyim. Bu dünyada birleşemediniz ama belki diğer tarafta birleşirsiniz." Obadiah gülerek evden çıktığında Tony hareket etmek için çırpınıyordu.
Clint Elisabeth'in ısrarları ile üçüncü kes Tony'i aradı ama telefona bakmadığında Elisabeth'in endişesi büyüdü. "Sana diyorum Clint, hissediyorum birşey oldu. Sen hemen eve git ben de endüstriye bakayım." "Sen hamilesin burada kal ben ikisine de bakarım." "Hayır vakit kaybederiz. Ayrılmalı ve hızlı hareket etmeliyiz." Clint üstelemedi kadının onu dinlemeyeceğim biliyordu. Kendi kamyonete binicekken Elisabeth onu durdurdu. "Hızlı olmalıyız Barton benim diğer motoru al ve çabuk ol." Clint onu onaylayınca ikisi de çıktılar.
İlk ulaşan Clint olmuştu eve girince gözleri Tony'i aradı aşağıdan gelen kırılma sesini duyunca hızla indi. Tony yerde kırdığı birşeyi almaya çalışıyordu. Clint yerdeki demiri alıp Tony'e uzattı. Tony reaktörü göğsüne takınca derin bir nefes aldı. Bir kaç saniye etrafına bakıp kalkmaya çalıştı. "Elisabeth nerede?" "Endüstriye gitti ne oldu ki?" "Kahretsin!Obadiah onun peşinde ve o resmen adamın ayağına gidiyor." Jarvis zırhı ortaya çıkartınca Tony içine girdi. "Bu reaktör zırhı ne kadar idare eder Jarvis?" "Gücümüz %67 efendim bu reaktör zırh için güçsüz kalıyor." "Ben %87 ile bir hurda yığını ile teröristlerin arasından kaçtım Jarvis dayanmak zorunda." "Barton Elisabeth'e ulaşabildin mi?" "Hayır beni buraya o gönderdi sana birşey olacağını hissetmişti ne olduğunu bilmek için açmalıydı ama açmıyor bir terslik var." "Tersliğin adı Obadiah, ajan dostlarına haber ver. Endüstri de buluşalım"
Tony vardığında Obadiah koca bir zırhla ortaya çıkmış Elisabeth'in üzerine yürüyordu. Elisabeth'in eli karnındaydı, kendi için değil bebeği için korkuyordu. "Kendine denk birine bulaşsana Obadiah." "Seni nalet Stark evde acısızca ölmek varken gebermedin demek. Madem öyle önce seni geberticem sonra da bu kadını." Zırhın tersi ile Elisabeth'e vurduğunda kadın acı ile bağırıp duvara çarparak bayılmıştı. "Jarvis" mavi ışık Elisabeth'e ulaşınca Tony cevabı bekledi. "Lisa da bebek de iyi. Acıdan bayılmış." Tony derin bir nefes aldı. Sinirle bebeği aldırmasını istemişti ama onlara birşey olmasını istemiyordu. Obadiah durmadan Tony'e saldırdığında zırhı zorlanıyordu. Hem gücü azdı hem de Obadiah'ın zırhı çok büyüktü. Kaskı ve kolunun biri parçalanınca Tony yarı savunmasızdı. Enstitünün parçalanmış çatısını sağlam olan zırhlı eli ile tutmuştu. Obadiah Tony'in kafasına nişan alınca herşey bitti dedi. Aşağıda gördüğü Clint ile bağırdı. "Tüm düğmeleri aç ve ben söyleyince büyük kırmızı düğmeye bas Barton" "Seni nalet velet nişan alma sistemi mi bozmuşsun neyse bunu ben halledeyim." Obadiah nişan almaya çalışırken arkasında gördüğü kadın ile gözleri büyüdü Tony'in. Elisabeth gelmiş ve öfke ile Obadiah'a yürüyordu. Clint "Hazır" diye bağırınca Tony "Ben söyleyince bas" diye bağırdı. Elisabeth bulduğu yükseklikten Obadiah'ın zırhının üstüne atladı. Kaskı parçalanan zırhtan faydalanıp Tony'in öğrettiği hassas bölgeye bıçağı sapladı. Obadiah son anda Elisabeth'in bacağını tutmuştu. Zırhla beraber eli de kitlenince Elisabeth Obadiah'tan kurtulamadı. İkisi çatıya düştüklerinde Elisabeth karnının üstüne düşmüştü ve büyük bir çığlık attı. Obadiah' göre daha kenardaydı. Tony'in yaptığı riskli bir hesaplamaya göre Elisabeth'e reaktörün etki etmeyeceği ihtimalinin yüksek olmasına güvenerek "Şimdi" diye bağırdı. Reaktörün etkisi ile kenara fırlarken tahmin ettiği gibi Elisabeth e birşey olmamış, reaktörden gelen akım ile Obadiah Elisabeth'in bacağını bırakmıştı. Tony hızlıca Elisabeth'e koştu, Elisabeth eskiye nazaran daha kısık sesli olsa da hala bağırıyordu. Tony Elisabeth'i tutup kucağına aldı. Pantolonuna yayılan kanı görünce duraksadı. "Tony bebek.." Elisabeth devamını getiremeyince ağlamaya başladı. Nefesi kesikleşirken son gücü ile "Anthony, bebeğimiz..." cümlesini tamamlayamadan bayıldı.
Tony Obadiah'ın işini bitirmişti ama Obadiah tek gitmemiş yanında bebeğini de götürmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stark'ın Doğuşu
FanfictionIf Not Us, Who? If Not Now, When? . . . . BİZ DEĞİLSEK, KİM? ŞİMDİ DEĞİL İSE, NE ZAMAN?